İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, Başbakanlık Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) tarafından 1990'larda yürütülen İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi'nin (İTEP) bir birimi olarak planlanmıştı.
Tecrübe, herkesin hatalarına verdiği addır.
Oscar Wilde
İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, Başbakanlık Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) tarafından 1990’larda yürütülen İleri Teknoloji Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi’nin (İTEP) bir birimi olarak planlanmıştı.
Havalimanı inşaatı 1998-2000 yılları arasında gerçekleştirildi ve meydan
08 Ocak 2001 tarihinde trafiğe açıldı.
Havalimanı’nı işletmek üzere de 2000 yılında hisselerinin yüzde 97’si SSM’ye ait olan Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ) şirketi kuruldu.
“Neden yapıldı, gereksizdi” diye eleştiri alan bu Havalimanı’nda ihtiyaç duyulan tesislerin özel sektör eliyle yapılmasını sağlamak amacıyla da 09 Temmuz 2007’de Sabiha Gökçen Havaalanı Yeni Dış Hatlar Terminal Binası Ve Mütemmimleri Projesinin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması” için bir ihale gerçekleştirdi. İhaleyi Limak İnşaat Sanayii ve Ticaret A.Ş., Hintli GMR Infrastructure Limited ve Malaysia Airports Holdings BERHAD Ortak Girişimi kazandı. (Daha sonra Limak ve Hintli GMR ortaklıktan ayrıldı ve Malaysia Airports tek kaldı.) Bu grup Bakanlar Kurulu Kararı’yla “İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş. (İSG) adlı bir şirket kurar ve bu şirket, 01 Mayıs 2008 tarihi itibariyle terminaller, (iç hatlar-dış hatlar-kargo), otopark ve akaryakıt tesislerinin işletimini ve yer hizmetleri 20 yıl süreyle devralır.
Tüm bunlar olurken 2008 yılından itibaren şirketin CEO’luğuna Havaş Antalya Başmüdürü Gökhan Buğday atanır. Buğday, emekleme dönemindeki yeni bir tesisi tam 8.5 yıl yönetti. Üst düzey yöneticilik geçmişi az olduğu için çok deneyimli sayılmazdı. Bazı konuları İSG'de öğrendi, olgunlaştı. Üçlü bir ortaklıkta Genel Müdürlük yapmak da elbette kolay değildi. Zor dönemler de yaşandı, ancak önemli bir operasyonel ve finansal sıkıntı yaşanmadan Sabiha Gökçen'i belli bir noktaya kadar taşıdı.
Mart 2017’de de sessiz sedasız ayrıldı veya ayrılmak zorunda kaldı. Ne üçlü konsorsiyum ne de Gökhan Buğday bu konuda hiçbir açıklama yapmadılar.
CEO arayışına giren İSG üst yönetimi İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden 1998’de mezun olan ve Çelebi’de, Gözen’de ve TAV’da İstanbul Havalimanı Genel Müdür Yardımcılığı, Tiflis, Batum (Gürcistan), Ohrid (K. Makedonya), Endifa, Hammamet, Monastır (Tunus) ICF Antalya Havalimanı Genel Müdürlüğü ve sonra İGA- İstanbul Havalimanı’nda Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaparak işinde çok fazla deneyim kazanan Ersel Göral’ı transfer etti. Göral, 5 Eylül 2017 tarihinde göreve başladı.
Parlak bir ismi transfer eden Malaysia Airports Genel Müdürü Badlisham Ghazali o dönemde şunları söylüyordu: “Göral’ın Malaysia Airports ailesine katılmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Grubumuz için değerli bir şirket olmaya devam eden İSG, Türkiye ekonomisine önemli katkıda bulunmayı sürdürecek. Sayın Göral, dönüşüm yaratmaya ve İSG’yi bir sonraki büyüme aşaması için hazırlamaya yönelik gelecek planlarımıza liderlik edecek.”
Ersel Göral, hakkını yemeden belirtmek gerekir ki, Sabiha Gökçen’i belli bir yere getiren Gökhan Buğday’dan sonra İSG’yi daha da ileriye götürdü, yolcu sayısını ve haliyle gelirini de attırdı. Her şey çok iyi gidiyor, Sabiha Gökçen rakip meydanlar arasında adını iyice duyuruyordu.
1991’den beri havalimanı işletmeciliği yapan, halen 5’i uluslararası olmak üzere 39 havalimanı işleten, bir milyon ton kargonun naklinde, 44 milyon yolcuya ve 47 havayoluna, 100’den fazla bağlantıyla hizmet veren, Malaysia Airports Holdings Berhad gibi büyük bir grupta olması gereken de buydu. Her şey çok iyi gidiyor sandığımız bir sırada geçen hafta ortasında İSG CEO’su Ersel Göral’in istifa ettiği haberi havacılık camiasında şaşkınlık yarattı. Başarı grafiği her gün yükselen ve Kovid-19’a rağmen en çok yolcu ağırlayan böylesi bir havalimanın üst yöneticisi neden istifa eder ki. Demek ki, bir şeyler vardı. Yani kol kırılıyordu, fakat yen içinde kalıyordu.
Ersel, satır aralarındaki şifreleri şimdilik çözme şansımızın olmadığı bu duygusal veda mektubunda şunları söylüyordu;
“Aranıza geldiğim 5 Eylül 2017’den bu yana 3,5 yıl geçmiş. Geriye dönüp baktığımda bu kısa süreye ne de çok şey sığdırmışız. Başarılar, ödüller, birliktelikler, edinimler, kazanımlar, vb. Bazen sevindik, bazen hüzünlendik. Bazen umutlanıp, bazen de yorulduk. Ama hiç umutsuzluğa kapılmadık. Hep daha iyisini denedik, hep üstesinden gelmeye çalıştık. Aslında bu maceraların daha uzun yıllar devamı olabilirdi ama profesyonel yaşam bazen istemeden de olsa bizlere birtakım kararlar alıp uygulamayı şart koşuyor. Ben de şimdi tam bu aşamadayım.
Hepinizin bildiği gibi Yönetim Kurulumuz geçen sene ani bir kararla organizasyon yapısında bir değişikliğe gitti. Bana sorarsanız bu karar hem salgının tam ortasında alınmış olması nedeniyle çok zamansızdı, hem birçok açıdan bizim yapımıza elverişli değildi, hem de yakaladığımız başarı ivmesini yavaşlatacak bir unsurdu. Uygulama esnasında da bu uyumsuzluğun güne veya işimize olumsuz yansımasını defalarca kere şahit olduk, oluyoruz. Bunları düzeltmek istediysem de yönetim bu karardan ödün vermek istemedi.
Bu karara elbette ki saygı duyuyorum. Ama öte yandan da mevcut görevimi ifa etme gayretimin bana ve şirketimize bu noktadan sonra bir katkı sağlamayacağı kanaatindeyim. Bu nedenle görevimi – üzülerek de olsa- bırakma kararı aldım. Sizlerin de kararımı destekleyeceğinizden ve bana bu süreçte hak vereceğinizden en küçük bir şüphem yok.”
Burada, Malezyalı yönetim organizasyon yapısında nasıl karar veya kararlar aldı henüz bilmiyoruz. Alınan bu kararları kabul etmeyerek istifa eden Göral’ı bu noktaya getiren ne olabilir ki. Şirketin organizasyon yapısı neden değiştirildi?
Mektubunun son bölümünde ise şöyle ifadeler yer alıyor. “Hep birlikte dünyanın bu en güzel şehrinin en güzel havalimanına sınıf atlattık. Sabiha Gökçen’in dünyada bilinirliğini ve saygınlığını kat kat artırdık. Daha çok şey yapabilirdik, ama hızla akıp giden zaman bana “sen dur, buraya kadar” dedi. Ama siz şunu lütfen unutmayın, bu havalimanı bu ülkeye ait bir değer ve gerçek sahibi de sizlersiniz. Sabiha Gökçen Havalimanı sizinle beraber var olmaya ve büyümeye devam edecek.”
Havacılık sektöründe “dört büyükler” diye tabir edilen TAV, IC Fraport (Fraport TAV), İGA ve son olarak da İSG şirketlerinin hepsinde yöneticilik yapmış tek profesyonel olan Ersel Göral mesleğinin zirvesine doğru kararlılıkla yol alırken neden ayrıldı? Başarılı CEO neyi kabul etmeyerek işini bıraktı. Bir CEO kolay yetişmiyor. Hele havacılık sektöründe sayısı çok az olan böyle başarılı yöneticileri küstürmek veya önünü kesmek hem bu şirkete hem de ülkemize fayda değil zarar verir.
Malezyalı diyerek bir ayrımcılık yapmak ırkçılık ve fanatik milliyetçilik yapmak gibi bir amacım yok. Fakat, her şeyiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olan bu çok önemli ve stratejik tesisin markasının zarar görmesini hiç mi hiç istemeyiz. Malezyalı dostlarımızın yeniden CEO arayışına girmesi kaçınılmaz. Fakat aynı başarıyı sürdürebilecek veya yukarıya taşıyabilecek yönetici bulmak o kadar kolay olmayacak. Keşke bu kararı almadan önce Genel Müdürlerinin üstte yazdığım güzel sözlerini okusaydılar. Onlara da üstün başarılar diliyorum.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.