Bir aydır huzur içinde ifa ettiğimiz mübarek Ramazan'ı yarın akşamki iftarla sona erdiriyoruz. Yarın Arefe, salı günü her zaman olduğu gibi Ramazan Bayramı'nı kutlayacağız….
Bir aydır huzur içinde ifa ettiğimiz mübarek Ramazan’ı yarın akşamki iftarla sona erdiriyoruz. Yarın Arefe, salı günü her zaman olduğu gibi Ramazan Bayramı’nı kutlayacağız…. Bu Ramazan, bir süredir ülkemizin karabasanı haline gelen terör olayları, Doğu ve Güneydoğu’dan gelen şehit haberlerinin yarattığı travmanın psikolojik bozukluğunda geçti.. Yaşananlar her şeyi unutturdu.. Tam bir güvenlik karmaşasına dönüşen, tedirgin, korkan insanların yaşadığı bir toplum olarak Ramazan Bayramı’nı karşılayacağız. Bayramların en etkin özelliği dargınlıkların ve özlemlerin giderildiği günleri yaşatmasındadır. Aylardır kırgın, dargın olanlar, aylardır bir araya gelip görüşemeyenler bayramlar vesilesi ile bir araya gelir görüşür ve özlem giderirler. Dargınlar barışır, yeni yeni dostluklar filizlenir.
Ramazan Bayramı’nın bir diğer adı ise Şeker Bayramı’dır. Bayramlardan Kurban Bayramı’na verilen adı anlayabiliyorum da Ramazan Bayramı’na neden Şeker Bayramı dendiğini bir türlü anlayamamışımdır. Bayram ziyaretlerinde gelenlere tatlı, şeker veya çikolata ikram etmek bayram geleneklerindendir. Ama bu bir anlık seremoninin bir bayrama adını verecek kadar etkin olabileceğini düşünmüyorum. Bu nedenle de ben Ramazan Bayramı demeye devam edeceğim… Salı günü bayram ve ben bayram kutlaması içeren bir yazı yazmayı düşünürken son aylarda yaşanan terör olaylarını, Doğu ve Güneydoğu’da yaşananları ve oralardan her gün gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına yansıyan şehit haberlerini anımsadım ve hele hele son yaşanan İstanbul Atatürk Havalimanı bombalı saldırısının yarattığı travma ve üzüntü aklıma geldi. Böylesi bir ortamda Bayram gelse ne olur demekten de geri kalamadım. Yaşananlardan iyice bunalan, güvenlik konusunda endişeleri olan bir toplumun, bayram gelmiş neyine.. Son aylarda yaşanan bombalı saldırılardan, terör olaylarından hayatlarını kaybedeblerin ailelerine; ; yakınları, arkadaşları, anneleri, babaları “Bayramınız Kutlu Olsun” nasıl diyecek? Hep öyle oluyor, geride kalan sadece bir başsağlığı ve üzüntüleri paylaşan sade sözcüklerdir..
Terör korkusunun olmadığı, insanımızın kendisini her an güvende hissedebildiği bir ortamda, bayram coşkusunu hayal edebilmek varken bu ortamda insanın içinden doyasıya bayram keyfini sürmek de gelmiyor ama her şeye rağmen çok az zaman yaşayabileceğimiz hoşgörü ve mutluluk ortamının buruk da olsa keyfine varmak da gerek… Bir arkadaşımdan gelen bayram mesajını buraya aktarmak istedim “Mavi enginlerdeki yakamozların coşkusunda geleceğe umutla bakarak ufuktaki bayramların daha sevecen daha geçmişi özletmeyen boyutta geçip geçemeyeceğini düşledim... Bayramlar!.. Geçmişten geleceğe... İnsanın kendi kendisiyle seviştiği ruhların zenginliğindeki cümbüş. Çünkü seyreden biz, seyredilen de biz değilmiyiz
Dante'nin yaşam tiyatrosunun sahnesindeki oyuncular gibi ya da istiridyenin içinden süzülüveren incinin sevgi huzmelerinde dostlarımızın ruhuna yansıyan yüreğimizin içinde bulunduğu bir cam fanus. Öyle bir çember ki sevinçleri ve üzüntüleri ile çevirdiğimiz ne başı belli, ne de sonu. Bilen varsa söylesin; nereden geldik nice bayramlarla. Nereye gidiyoruz nice bayramlard
Aydınlık Türkiyem’in aydınlık insanı dostlarım. Sevgi imbatı ruhunuzun yelkeninden hiç eksilmesin. Gülen yüzleriniz hiç solmasın!” Ne güzel temenniler ve insanın içini ısıtan bir bayram mesajı... Doğru söze ne denir...Dilerim en kötü bayramımız bu olur ve bir daha böylesine bir ortamı paylaşmak, korkuların kader, yaşananların olağan hale dönüştüğü, günlük olağan haberler olarak alnımıza yazıldığı bir Türkiye’de yaşamak zorunda kalmayız... Yüzünüzden gülücüklerin eksik olmadığı, terörsüz, şehitlerimize ağıt yakmadığımız, eğer mümkün olursa, sağlıklı, mutlu bir bayram, nice bayramlar dileklerimle.. Mübarek Ramazan Bayramınız kutlu olsun...