İçimde bi telaş var.
Kendime soruyorum neden.
Ülkem çok yorucu, insan ilişkileri cehennem yangınında.
Telaş şu.
Hakkımı korumak, hukukumu korumak için çabalıyorum.
Çakal dolu.
Kendimi çakallara yedirmemek için telaşım var.
Hastanede sıramı vermemek, birisi benim önüme geçmesin diye çabalıyorum.
Önce hemşireden ayar, sonra doktordan azar yememek için çabalıyorum.
İş yerinde çalışanlar mobingden ya da işinden olmamak için çabalıyor.
İşten atılmaktan korka korka, endişe içinde işine gidiyor ve çalışıyorlar.
Eve usta çağırıyorsun, kazıklanmamak için çabalıyorsun.
Pazara gidiyorsun, pazarcı torbana çürük koymasın diye çabalıyorsun.
Sokaklarda, yediğin içtiğinden ne kazık yiyeceğim diye telaşlanacaksın.
Kiracı isen, ev sahibi kirayı artıracak, biz ne yapacağız düşüncesi ile ayları geçiriyorsun.
Ev sahibi isen, kiracı evin nesini kırıp dökecek, bakalım eve ne kadar zarar verecek diye bekleyip duruyorsun.
Çocuklarına sokaklarda, ya zarar veren olursa diye ömür endişesi taşıyarak yaşayacaksın.
Laf sokana, laf sokma telaşında yaşayacaksın.
Kendine, kendi ailesine ya da çocuklarına bakmadan ahkam kesenlere ahkam kesme telaşında olacaksın.
Cimriye, cimrilikle cevap verme telaşında olacaksın.
Sana hiçbir şey vermeme telaşında olana, sen de hiçbir şey vermeme telaşında olacaksın.
Anladım.
Ve gördüm ki.
Samimiyetsizliğin dili her şeyi susturdu.
Çakallığın dili her şeyi susturdu.
Dostlarının dizlerinin bağı çözüldüğünde, eğilip bağlayan hiç kimse kalmadı.
Kaç tane dostun kaldı o da belki değil.
İnsanlar kiri pası, yalanı dolanı çok çabuk benimsedi.
Düşünün Dilan Polat hapisten çıktı diye sevinçten ağlayan kadınlar var.
Akrabası ölür ağlamaz, buna ağlar.
İnsan sonunu kaç defa yaşar ki!
Aman kimse hakkımı yemesin, aman kimse kazıklamasın,
aman kimse kandırmasın diye telaş et dur.
Kimsenin böyle bir hakkı var mı?
Hayatın böyle bir hakkı var mı?
İnsanlar, hayata bir kere geliyor.
Etrafa tabiata ne zaman bakabiliyoruz?
Bak, en büyük ailen toprak var.
Bereketi ile, sonsuzluğu ile, bire bin veren toprak var.
İçinde bin bir canlıya ev olan, can veren toprak var.
Yağmur var.
Bereketi var.
Yağınca o toprak kokar.
Rüzgar var.
Saçlarımızı ucuşturan.
Ya denizler.
Güç denice ilk aklıma gelen denizler.
Nefesimiz onlardan.
Lokmamız onlardan.
Canımız ve aslında yanımız.
O zaman, insanların telaşı nerede.
İnsan cehenneminde.
O zaman çakallar nerede.
Tam da insan cehenneminde.
Funda'nın aklındakiler…
... Domates konserve zamanı.
Büyük kavanoz 22 TL, küçük kavanoz 17.5 TL.
Domatesin kilosu 15 TL.
10 kilo domates al 150 TL.
10 büyük kavanoz al 220 TL
10 küçük kavanoz al 175 TL.
Hepsini eve taşıyacaksın.
Domatesleri tek tek soyacaksın, sonra onları tek tek doğrayacaksın.
Kavanozlar tek tek sıcak suda kaynayacak, kapaklar sıcak suda tek tek kaynayacak.
Hepsi içinde ve üzerinde damla su kalmadan kuruyacaklar.
Domatesler 15-20 dakika kaynayacak, kaya tuzu ile 5 dakika daha kaynayacak.
Sonra tek tek, o kaynar domatesi steril kavanozlara koyacaksın.
Kavanoz kapağını, 2 geri bir ileri sıkı sıkı kapatacaksın.
Soyduğun domates kabuklarını aynı şekilde kaynatacaksın, kaya tuzu koyacaksın.
Blenderdan geçirip, süzgeçten suyunu süzeceksin.
Ve aynı şekilde, 2 geri 1 ileri steril kavanozlara koyacaksın.
Domates suyunu da hazırlamış olacaksın.
Ve çok sıcak olan hiçbir şey sana sıçramayacak.
Bir bakacaksın.
Belin tutmuyor.
Dirseğin şişmiş.
Sağ elin bileğinin damarları çıkmış.
Ağrılar ve sanrılar içinde kalacaksın.
Sonuç.
Elveda yaz domatesi ve kışa hazırlık planları.