Yurt içi ve yurt dışında başarılarıyla adlarından söz ettiren iki başarılı piyanist Yudum Çetiner ve Selin Şekeranber (Blanc & Noir), beraber yorumladıkları J.S.Bach'ın Toccata eserine çekilen sıradışı klipleri ile klasikseverlere tatlı bir sürpriz yaptı. Blanc & Noir, Toccata ve kendileri hakkında merak edilenleri anlattı
Piyanistler Yudum Çetiner ve Selin Şekeranber, Moskova Çaykovski Konservatuvarı, Lozan Devlet Konservatuvarı ve Münih Devlet Konservatuvarı’nda solo piyano eğitimi aldıktan sonra oda müziği dalındaki çalışmalarını Stuttgart Devlet Konservatuvarın’nda dünyaca ünlü piyano ikilisi Prof. Hans-Peter ve Prof. Volker Stenzl ile gerçekleştirerek “İki Piyano Bölümü”nü bitiren ilk Türk piyanistler olarak Türkiye için klasik müzik tarihine kalıcı bir başarı kazandırdılar. Blanc & Noir, ödüllü yönetmen Ecem Lawton’ın çektiği Toccata klibiyle başarılarını taçlandırdılar. Blanc & Noir, sanat yolculukları hakkında konuştu.
-Bir araya gelme süreciniz nasıl gelişti?
Y.Ç: Selin ve ben çocukluğumuzdan beri tanışan iki dost ve meslektaşız. Biz son on yıldır kendimizi adadığımız bu yolda, düzenli olarak konserler ve projeler üretmeye çalışıyoruz. Müzikal yolculuğumuz 12 yasımızdayken Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde sevgili hocamız Prof. Dr. Namık Sultanov’ un sınıfında başladı. Ankara´da başlayan müzik eğitimimize Moskova, Almanya ve İsviçre’de devam edip ardından iki piyano repertuvarına duyduğumuz ilgiden dolayı Stuttgart Konservatuar’ında iki piyano oda müziği Master eğitimimizi dünyaca ünlü Stenzl Duo ile tamamladık.
S.Ş: Çocukken başlayan müzik yolculuğumuz sayesinde hem meslektaş hem de çok iyi iki dost olduk.
Bizim için her zaman birlikte olmak yalnız başına olmaktan çok daha özel ve anlamlıydı. Hatta çok güzel bir söylem var; "Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git ama uzağa gitmek istiyorsan yola birlikte çık“
-Duo Blanc & Noir Toccata klibi sizce nasıl bir iş oldu?
S.Ş: It’s Electric“ adlı son albümümüzün içinde bulunan Toccata eseri için hazırlanan klip bizim için bir sanat eseri oldu. Tamamı çok yetenekli bir Alman kreatif ekipten oluşan prodüksiyon, klasik müzik tarihinde bir ilk oldu. Klipte Ecem Lawton bizi gizemli bir şehrin gizemli bir speakeasy caz kulübü olan ‘Blanc & Noir’ın müzisyenleri olarak tanıtırken, klip boyunca izleyicileri sürreal bir gece yolculuğuna çıkarıyor. Biz eseri çaldıkça, eserdeki değişimler konukların değişimine ve olayların gelişimine yol açıyor. Büyük bir metafor olan Blanc & Noir klibi, çözümlenmeye açık bir pandora kutusu gibi. Günümüzdeki savaşların dehşetine karşı bir duruş sergileyen ‘Toccata’, sanatın ve müziğin dünyadaki kötülüklerin üstesinden geleceği, kazananın iyilik ve insanlık olacağını temalarını da içeriyor..
Y.Ç: Toccata videomuzu Berlin'de Mart ayında bir jazz klüpte çektik. Aslında bundan bir yıl öncesinde kurmaya başladığımız bir hayaldi bu klip. Eser J.S.Bach’ın Toccata’sı ama bizim için Tobias Forster tarafından tekrar düzenlendi, Rhodes piyanosunun sesine uygun jazzy bir aranjman oldu. Eserin uzunluğundan ve klipte anlatılanlardan dolayı bir nevi kısa bir film çektik.
Muhteşem bir kadınlar gücü buluşması oldu, yönetmenimiz zaten çok yetenekli ve özel bir kadın Ecem Lawton’dı, bizim kostümlerimiz Raisa Vanessa’dan, takılarımız Begüm Khan’dandı. Ayrıca oyuncuların kostümlerini düzenleyen Dr. Şiir Ünlü, koreografımız India Rischko, neon ışığımızın tasarımcısı Tuba Elmas, makyözümüz hep kendi dalında başarılı kadınlardı.
-Sözsüz bir piyano parçasına çekilen ilk olma özelliğini taşıdığı belirtiliyor. Projenin devamı gelecek mi?
Toccata klibi sözsüz bir müzik parçasına çekilen, hikayesi olan, ilk büyük klip prodüksiyonu olma özelliğini taşıyor. Projenin devamında Toccata eserinin yer aldığı “It’s Electric” albümün tanıtım konserlerini İstanbul, Berlin ve New York’ta gerçekleştireceğiz.
-Beraber en çok çalmayı sevdiğiniz eser hangisi?
S.Ş: Son albümümüz ‘It’s Electric’ içinde dinleyeceğiniz J.S.Bachˋın dehasını yansıtan ölümsüz eserler şu an en çok severek çaldığımız yapıtlar.
Her albümümüzün yeri bizde çok başka, hepsinin bir hikayesi ve misyonu var fakat bu beşinci son albümümüz çok farklı oldu. Öncelikle şimdiye kadar akustik olmayan ilk albümümüz bu albüm. Cazın kült enstrümanı Fender Rhodes olarak da bilinen Rhodes Piyano'nun naif tınısı ve tuşe yapısı ile J.S.Bach'ın armonik zenginliğini "It’s Electric" adlı bu albümümüzde buluşturduk. Geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan güçlü bir akımla zamana meydan okuyan ve ezber bozan bir albüm oldu, dünyada bir piyano ikilisi tarafından kayıt edilmiş ilk Rhodes Piano albümü.
Y.Ç: Ayrıca dünyamızın ve yaşamımızın devam edebilmesi için sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak dünyamıza zarar vermeden üretilen elektrik enerjisinin gücüne daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde olduğumuz için de ‘It`s Electric’ ile tüm dünya toplumlarını çocuklarımızın geleceği için daha az karbon ayak izi bırakarak yaşamaya davet ediyoruz.
'Fazıl Say her zaman ilham veriyor"
-Ortak beğendiğiniz takip ettiğiniz sanatçılar var mı?
Bize her zaman ilham veren sevgili dostumuz ve piyanist, besteci Fazıl Say; Martha Argerich, Kathia Buniatishvili, Kristiana Pärn, Refik Anadol, Herbert Egl, Martin Schmidt, Amin Maalouf, Michael Ende…
-J. S. Bach size ne ifade ediyor?
J.S. Bach Barok dönemde yaşamış ama müziği ve müziğe etkileri sonsuz olan bir bestecidir. Bizim için müziğin ruhunu matematik gibi bir mükemmellikle kurgulayıp, armonik bir uyumla yüzyıllar boyunca insanları etkilemiş eşsiz ve aslında zamansız bir bestecidir.
-Yönetmen Ecem Lawton ile çalışmak sizin için nasıl bir deneyimdi?
Ecem Lawton’un bitmeyen enerjisi sette bizi hep çok yükseltti. Onun her sahneyi bir tablo gibi kurgulaması bu klibin bir görsel şölene dönüşmesini sağladı. Muhteşem bir zihnin içinden çıkan çok farklı renkler ve kurgular onun her işini çok özgün kılıyor. Bizi en iyi şekilde anlayıp yansıttığını düşünüyoruz. Çalışmalarında her sahne adeta canlı bir tablo gibi...