Düşündüklerim kadın üzerinden, geri dönüyor.

Her hafta sonu, erkeklerle ilgili yazı yazayım, yeter artık yaptıklarınız, ettikleriniz diyeyim.

Mahfedeyim diyorum.

Bir türlü diyemiyorum.

Düşündüklerim kadın üzerinden, geri dönüyor.

Evde bağırıyorum.

Allah’ım, ey kadınlar akıllı olun, buna mecburuz.

Bıktım sizin erkek merakınızdan.

Bıktım sizin erkeksiz olamama halinizden.

Bıktım sizin, illa da başımızda bir erkek olsun derdinizden.

Kız genç, 30'lu yaşlarda.. Nişanlı..

Evli, yaşı 60’ın üzerinde bir adam ile tanışıyor, adamın maddi durumu iyi.

Başlıyorlar ilişkiye.

Yaşlı adam zorluyor, nişanlından ayrılacaksın.

Beraber yaşayacağız.

Kız nişanlısına gidiyor, “böyle böyle başka biri var, ben onunla hayata devam etmek istiyorum.”

Nişanlı diyor ki, “olmaz.”

“Ben sana çok masraf ettim.

Masraflar, paralar ne olacak.”

Kız gidiyor, yaşlı adama söylüyor. “Peki” diyor adam “beni, nişanlın ile görüştür.”

Yan yana geliyor, yaşlı adam ve genç nişanlı adam.

“Kaç para harcadın yavrum” diyor, utanmaz, nişanlı “20 bin TL” diyor.

Yaşlı adam çıkarıp veriyor.

Ödeme tamam.

Yaşlı adam, kadına ev tutuyor, beraber yasamaya başlıyorlar.

Yaşlı adam evdeki karısına, “ayrılalım, başka kadın var, boşanalım” diyor.

Kadın da “ben boşanmam, bunca yıl emeklerim var, zamanım var, çocuklarım var, bir yere gitmem.” diyor.

“Sana da para ödeyeyim” diyor adam.

“Olmaz” diyor kadın.

Bu arada genç kadın, yaşlı adamdan hamile kalıyor..

Son durum, yaşlı adam, genç kadından DNA istiyor.

Yaşlı adama, yaşından başından utanmıyor musun, diyeceğim.

Genç adama, utanmaz, harcadığın parayı geri alınca, utanmazlığından geriye ne kaldı diyeceğim.

Diyemiyorum.

Ey, genç kadın.

Sen niye akıllı değilsin, sen niye saçma sapan bir kadınsın, sen niye başka yuvayı yıktın, sen niye kendinden bu kadar büyük adamı baştan çıkardın, sen niye bu yaşlı adamdan hamile kaldın.

Al sana, DNA.

Bir erkek, iki erkek yetmez halin nedir.

Hayat, sana bundan sonra çok zor.

Biz, kadınlar akıllı olmadıkça, bu dünya değişmez.

Ümitsizim çok.

Funda'ya takılanlar...

... İstanbul Nişantaşı'nda, bir kafede, plastik eldiveni ve şırınga ile içeriye giriyor. Kendini doktor Nazan olarak tanıtıyor. Kafe müşteri dolu. Hepsi şaşkın seyrediyor. Bir kadının yanına gidiyor ve botox yapıyor. Ameliyata yetişmem lazım, bir ara var, bu arada botox yapayım dedim diyor.. Botox yapan kadın, yaptıran kadın.. Utanmaz kadınlar.. Akıllı olmaya mecburuz diyorum ya.

... İstanbul Kültür Vakfı, 15. İstanbul Bieanali başladı. Bienalin bu ayki teması, "İyi bir komşu” Komşuluk ne demek diye sormuşlar. Bir arada yaşamak, aidiyet ve çeşitlik demiş, bienalin küratörü.

Keşke bana sorsalardı. Komşuluk, haber vermeden 20 yıllık iğde ağacımı kesmek, klimasının motorunu, sormadan, kendi duvarına monte edeceğine, benim duvarıma monte eden, tam pencerenin önünde cep telefonu ile bağıra bağıra konuşan, sabahın köründe, koltuğunu zart diye çeken, saygısız insanlar derdim..

Bir arada yaşamakmış, aidiyetmiş, çeşitlilikmiş..

Hay bin kunduz