Bir ilginç lig yaşayacağımız daha başından çok net belli idi. Türkiye Futbol Federasyonu ve onun önemli kurullarından biri olan Merkez Hakem Kurulu yaptığı bu yanlışlarla bu ligin ikinci yarısının altından nasıl kalkacak kocaman bir soru işareti.
Spor Toto Süper Ligi Lefter Küçükandonyadis Sezonu’nun ikinci yarısı geçtiğimiz hafta sonu başladı. Daha zorlu virajlara gelmedik ama, ligimizin bulunmaz Hint kumaşı gibi sarıldığı VAR sistemindeki uygulamalardan giderek yükselen çatlak sesler de gelmeye başladı çoktan.
Avrupa’daki karşılaşmaları izliyoruz. Oradaki hakemlerin kullandıkları VAR sistemi neredeyse farklı gibi. Acaba bizler VAR sistemini de kendimize mi uydurduk. Hakemlerimiz neredeyse taç atışlarını bile VAR sistemine bakarak verecek durumdalar. Hakemlerimizin kendi inisiyatifleri neredeyse yok oldu. Bu arada Avrupa’da izlediğimiz futbol karşılaşmalarındaki hakemler, karşılaşmanın yönetiminin kendilerinde olduğunu maç içinde her zaman hissettiriyorlar. “Maçı ben yönetiyorum” kararlılığını göğüslerini gere gere gösteriyorlar ve gerek görürlerse VAR’a başvuruyorlar.
VAR sisteminin son durumuna ve bu sistemin açıklanmasına şöyle bir bakalım; “Uygulanmasına başlandığından sonra, ilerleyen dönemde bu teknolojinin daha da geliştirilip, maçın skoruna direkt etki edebilecek pozisyonlar için uygulanabilir versiyonu gündeme geldi ve hakem hatalarının minimize edilmesi amacıyla ''Video Hakem Uygulaması'' VAR konuşulmaya başlandı. Bu fikre göre VAR; gol, ofsayt, penaltı, kırmızı kart gibi oyunun kaderini değiştirebilecek olaylarda tartışmaya açık pozisyonlarda hakeme yardımcı olarak bu konuda en doğru kararı vermeye çalışan bir sistem olarak nitelendiriliyor.
Maçın yönetilmesini gerektirecek kararları veren hakem tek yetkili ve gerek görürse VAR sistemine başvuruyor. Yabancı maçlarda izlediğimiz hakemler genelde böylesine bir kararlı uygulama sergiliyorlar.
Bu sezonun başlangıcında bizde uyulanmaya başlayan VAR Sistemi’nin uygulanması biraz farklı gibi. Hakemlerimiz neredeyse birçok kritik kararında mutlaka VAR Sistemi’ne başvurma ihtiyacı hissediyorlar. Pozisyon hakkında VAR odasındaki hakemlerin yorumuna müracaat ediyorlar. Bu durum hakemlerin kararlarında kendine olan güvenlerinde erozyona yol açabiliyor. Bu nedenledir ki, bu dönem ligimizde VAR sisteminin hakemlerce uygulanmasında tartışmaya yol açan, oldukça fazla karmaşık bir ortam var.
Üstelik öylesine tartışılır bir ortam oluştu ki, neredeyse eski yöntemi arar olduk.
Ülkemizi Avrupa’da temsil eden FİFA kokartlı hakemlerimizden en popüler olanı bile bu konuda oldukça tartışılan uygulamaları sergiler oldu. Bu hafta, bu konuda yaşananlar hala konuşuluyor. Eski önemli VAR uygulaması örnekleri kaynak gösterilerek tartışmalar iyice sertleşecek gibi.
Hep söyleniyor, yazılıyor, hakemlerimizin en önemli hatalarından biri ve belki de en önemlisi, kararlarındaki istikrarsızlık, standarttan uzak olmaları. Bunlar faal olmayan eski hakemlerimizin değerlendirmelerinde bile var. Yıllardır ülkemiz hakemlerinin bilinen en büyük eksiği bu. Kararlarında bir standart yok, sarı ve kırmızı kart kararları çoğunlukla tartışılıyor. İhlallerde gösterilen kartlarda, verilen penaltı kararlarında genelde standart yok.
Bu durum sahadaki futbolcunun kafasını iyice karıştırıyor ve kafası karışık futbolcunun daha kolay hata yapmasına neden oluyor.
Hakemlerimiz her pozisyonda VAR hakemlerinden gelecek yardıma sırtlarını dayayınca, sahadaki futbolcularının VAR beklentisini de alışkanlık haline dönüşmesine neden oluyor. Ve malum tartışma gündemin birinci maddesidir. “VAR’a gitti gitmedi, neden gitmedi”. Son zamanların en çok tartışılan uygulamadır bu. Bu durumda hakemlerimiz de zor durumda kalıyor. Sık sık VAR’a başvurmak oyunun sık sık kesilmesine veya VAR’a başvurmadan devam ettirmek de “neden VAR’a gitmedi” tartışmalarına yol açıyor.
Ligimizin ikinci yarısının ilk haftasını geride bıraktık. Daha zor haftalara gelmedik. Şampiyonluk mücadelesi daha kızışmadı. Ligde kalma mücadelesi daha başlamadı.
Bu şartlarda son 16 hafta kolay geçmeyecek gibi görünüyor.