Bir süredir televizyonlarda yer alan programlarla ilgili analiz, eleştiri yazıları yazmıyordum. Son aylarda bir kaç kez televizyon izleyicilerini peşinden sürükleyen haftada bir, periyodik olarak yayınlanan programlarla ilgili yazılar yazmıştım ama uzun zamandan beri ilk kez bir programdan burada söz edeceğim.
Yıllardır televizyonda yaptığı programlarla adından söz edilen Acun Ilıcalı, bu başarısını her dönem üzerine katarak devam ettirdi ve sonunda bu başarıyı yayında olan bir televizyon kanalını satın alarak zirveye çıkardı. Acun Ilıcalı’nın en önemli özelliklerinden biri ise dünya televizyonlarını iyi takip ediyor olması, orada ilgiyle izlenen bir çok programı yaptığı anlaşmalarla uzunca bir süre Türk televizyonlarına kendi yapımı olarak taşımasıydı. Allah’ı var bu konuda; rakipsiz bir çok programa da imzasını attı. Bunlardan yıllardır ilgiyle en çok izlenenlerinden biri “O Ses Türkiye”, Acun ile özdeşleşen, bakıldığında oldukça iyi bir uğraş ve prodüksiyon gideri olan “Survivor” ve “Survivor Panaroma” en akılda kalan ve izlenen, medyatik programlardan. Güzel programlar; bazen benim de zaman zaman izlediğim olmuyor değil. Özellikle “O Ses Türkiye”yi oldukça fazla takip ettim.
“Yiğidi öldür ama hakkını teslim et” derler ya, bir çok güzel programa imzasını atmış bir televizyoncu.
Yıllardır diğer televizyonlarda yaptığı programlarını, şimdi sahibi olduğu kendi kanalı TV8’de sürdürüyor. Özellikle, sözünü ettiğim ve daha bir kaç programı ile de iyi bir izleyici kesimini yakalamış. Belki, reytingleri diğer televizyon kanalları kadar yüksek olmayabilir ama, bir televizyon eleştirmeni olarak gözlemlerim, izlenme oranlarının oldukça iyi olduğu şeklinde. Şunu söylemeliyim ki, ben o ortalığa serili olan ve yayın kalitesini yansıttığı iddia edilen, şu reyting saçmalığına pek inanmam. O nedenle de yayınlanan o reyting oranlarına hiç bakmam.
Ben genelde çevremdeki, değişik sosyal sınıflardan yansıyanlar arasında yaptığım, oradan gelen değerlendirmelerden yansıyan örnekleri izler, duruma göre izleme oranlarına bakarım. Diğer göstergeler beni hiç ama hiç etkilemez.
Televizyonlarda yayınlanan yemek programlarıyla pek ilgilenmem. Çoğu, biraz “şov” ve “gösteriş” içeriklidir ama, zaman zaman, ilgi çeken, evde yapılabilecek yemek tariflerine rastladığım da olmuyor değil.
Televizyonlarda yayınlanan yemek tarifleriyle ilgili sosyal medyada sıkça dönen çok güzel bir espri var, bana göre oldukça da güzel, o espri şöyle: “Televizyonlardaki yemek tariflerini ilgiyle takip ediyorum. Ancak baktığımda verilen o zengin yemek tariflerinde kullanılan malzemelerde bende var olan tek şey tencereler!”.
İşte böyle bir yemek programı da; “10 bin TL ödüllü yarışma” olarak bir süredir TV8’de, dizi oyuncusu Onur Büyüktopçu sunumunda, haftanın beş günü akşama doğru yayınlanıyor. Beş yarışmacını her gün evinde yaptıkları, formatı belli, yemek menüsünün sunulması şeklinde devam ediyor, her günün birincisi belli oluyor. Beş gün sonrasında ise; tüm yarışmacıların birbirlerine verdiği notlara, programı yöneten sunucunun verdiği final notlarıyla sonuçlanıyor. 10 bin TL’yi kazanan haftanın birincisi belli oluyor. Baktığınızda; iyi, merakla izlenen bir yemek yarışması gibi. Ama, hafta süresince iyi “yemek yarışması”ndan farklı formata, özellikle taşınan bir görüntüsü var. Zaman zaman, yemek masasına oturan yarışmacılar arasında, özellikle günün ev sahibi yarışmacısının hedef alındığı, yarışmacılar arasında gereksiz ve yarışma formatını olumsuz etkileyen yakışıksız tartışmalar, bir anda oluşan gruplaşmalar, giderek kişiselleşen yemek dışı eleştiriler, bazen onur kırcı davranışlara dönüşen tartışmalar ve en önemlisi yapılan yemeklerin lezzet olarak değerlendirilmesinin çok ötesine geçen kişiselleşen eleştirilerin, özellikle de bu tartışmaların programın ilgi çekmesine yönelik, ortamın körüklendiği, böyle bir ortamın yaratıldığı, böyle bir izlenimin yer aldığı. Zaman zaman da sunucunun bu ortama izin verdiği bir yemek yarışma programı.
İlgiyle izlenen bu program; özünden sapmadan, zaman zaman kontrolden kaçan bu tür seviyesiz tartışmaların oluşturduğu olumsuzluklardan temizlenirse çok daha iyi olacak.
İzleyenlerin, hem yarışma güzelliğini yaşamak, hem de, tarifi ve yapımıyla örnek olabilecek iyi yemeklerin; tarifinin, canlı yapımının, tadımının keyfini çıkarabilmek özlemiyle izledikleri bu programa yazık etmeyin.