Obezite ve bağlı sağlık sorunlarının giderek yaygınlaştığı günümüzde bilim insanları yıllardır pek çok insanın hayali olan çözüm üzerine odaklandı.
Fareler üzerinde yaptıkları deneylerde spesifik bir gene müdahale ederek ne kadar yerse yesin hayvanın kilo almadığını tespit ettiler. ABD’deki Teksas Üniversitesi ve Avustralya’daki Flinders Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen çalışmada araştırmacılar metabolik süreçler ve vücut ısısını ayarlamada görevli olan RCAN1 isimli gene müdahale etti. Farelerdeki bu geni durduran araştırmacılar, hayvanların yemeye bağlı kilo almalarının durduğunu ve üstelik metabolizmalarının çok fazla hızlanarak eskisinden kat kat daha fazla kalori yakmalarını sağladığını gözlemledi.
İnsanlarda iki tip yağ hücresi bulunuyor. Beyaz yağ hücreleri ve kahverengi yağ hücreleri. Beyaz yağ hücreleri, enerji depolayan hücreler. Yağ yakmak dediğimizde kastettiğimiz hücreler işte bunlar. Kahverengi yağ hücreleri ise mitokondri taşıyan, enerjiyi yakan ve vücut ısısını üreten hücreler. Kahverengi yağ hücreleri, insanlarda yaş ilerledikçe azalır ve obez ya da diyabet hastalığı olan kişilerde olması gereken miktardan daha az sayıda bulunur. Araştırmacılar, RCAN1 genini devre dışı bırakacak bir tedavi ile beyaz yağ hücrelerinin kahverengi yağ hücrelerine dönüşmesini sağlayabileceklerini düşünüyor.
Henüz sadece fareler üzerinde denenen bu yöntemin ileri obezite ve metabolik hastalıkların tedavisinde insanlarda etkili olabilecek yöntemler geliştirilmesinde önemli bir basamak olduğu düşünülüyor.
Serviste zorbalık yapan çocuğunu okula 8 km yürüttü
ABD’nin Ohio eyaletinde yaşayan bir baba, kızına çok tartışılan bir ceza verdi. 10 yaşındaki Kirsten, servis aracında başka bir öğrenciye zorbalık yaptığı şikayetiyle okuldan üç gün uzaklaştırma cezası aldı. Üstelik Kirsten daha önce bir kez daha servis aracında başka öğrencilere zorbalık yaptığı için ceza almıştı. Baba Matt Cox, aynı hatalı davranışı işlemekte devam eden kızına unutamayacağı bir ceza vermek istedi. Uzaklaştırma cezasının bittiği gün baba Matt, kızını okula servisle göndermedi. Onun yerine evlerinden 8 kilometre uzakta bulunan okula yürüyerek gitmesini sağladı. Tabii Kirsten tüm bu yolu tek başına yürümedi, babası da aracıyla kızını takip etti. Kızının bu yürüyüşünün videosunu diğer ebeveynlere de ders olması için internete yükleyen babanın videosu Facebook’ta tam 15 milyon kere izlendi.
İzleyenler ise bu ceza hakkında farklı görüşlerini paylaştı. Kimi veliler, tüm ebeveynlerin zorbalık suçu karşısında ciddi önlemler alması gerektiğini söyleyip desteklerken kimi veliler baba Matt Cox’un ceza yöntemini çok sert buldu. Psikologlar ise bu tarz cezaların kısa vadeli çözüm olduğunu asıl önemli olanın zorbalığa yol açan kültürün değişmesi olacağını belirtti.
Bir kutu güneş enerjisi alır mıydınız?
Küresel ısınmayı durdurmak için en önemli çözümümüz temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve karbon salınımımızı azaltmak. Yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımı geçtiğimiz 40 sene içinde giderek ucuzladı ve fosil yakıtlara kıyasla tercih edilebilir seviyelere indi. Yine de yaygın ve sürekli kullanımının önünde büyük bir engel daha var, o da erişilebilirliği. Örneğin güneş enerjisini kullanabilmek için yıl boyu sürekli belirli bir miktarda güneş ışığına maruz kalmak gerekiyor ya da rüzgar enerjisini kullanmak için rüzgarın esmesine ihtiyacımız var. Dünyanın en önde gelen teknik üniversitelerinden Massachusets Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) mühendisleri, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin uzun süreli depolanabilmesi ve ihtiyaç duyulan yere gönderilebilmesini sağlayacak bir teknoloji üzerinde çalışıyor. Mühendisler, güneşten elde ettikleri enerjiyi eriyik silikona ısı formunda aktarmayı başardı. Dahası bu enerjiyi eriyik metalden tekrar elektriğe çevirdiler. Bu “kutuda güneş enerjisi” yönteminin lityum baterilerden çok daha verimli olduğu açıklandı.
Profesör Asegun Henry, mevcut yöntemlerle tüm bir şebekeyi sadece güneş enerjisiyle besleyemediklerini söyledi. Bugün bir şebekenin güneş enerjisiyle çalışması için enerjinin yetmediği ya da yeterli güneş ışığı alınmadığı durumlarda fosil yakıt tüketen türbinlerin kullanılması gerekiyor. Yeni yöntemde ise şebeke türbinlerine 2370 santigrat dereceye kadar ısıtılan silikonlar iletiliyor. Özel tüpler yardımıyla bu silikonlardaki ısı, emilerek elektrik enerjisi olarak şebekeye yollanıyor. Mühendisler şimdi bu çözümü geliştirmek üzere çalışıyor. Eğer bu çözüm büyük ölçekli hale aktarılabilirse büyük inşaatlar ve alanlar gerektirmeyen bu güneş enerjisi kutuları her yerde kurulabilir ve böylece hidroelektrik santralleri ve barajlar yapmaya gerek kalmaz. Güneş enerjisi kutularından sadece bir tanesi ile şehirde bulunan 100 bin evin elektrik ihtiyacı karşılanabilir.