Giderek ruhunu kaybetmesine sebep olduğumuz yeryüzünde, hızla yayılan insani krizi durdurmak, dünyanın temel sorunları arasına girmiştir.
Giderek ruhunu kaybetmesine sebep olduğumuz yeryüzünde, hızla yayılan insani krizi durdurmak, dünyanın temel sorunları arasına girmiştir. Aslında yaşanan, bir insani değer erimesidir. Hızla eriyen insanlık için liderler çözüm üretemiyor. Bu krizle başa çıkmak için insan odaklı yeni bir liderlik tarzına ihtiyaç olduğu kesin. Hizmetkâr liderlikten söz ediyoruz.
Liderlik, bir grup insanı aynı amaçlar etrafında toplama, çabalarını koordine etme, onları etkileme süreci olarak bilinir. Ortalama insani özelliklerin ötesinde meziyetleri, farklılıkları ve etkileme gücü olan kişidir lider. Bu farklarının sonucu olarak tarih boyunca bilim, sanat, kültür, askeri ve benzeri alanlarda liderlerin sağladığı gelişmelerle yol alıyor insanlık.
Gönül ve Aklın Birlikteliği
Otoriter, bürokratik, siyasal ve karizmatik lider tiplerinin yanı sıra son yıllarda hizmetkâr liderlik büyük önem kazanmıştır. Zira klasik liderlik yaklaşımları, günümüz insanının yaşadığı ruhsal erime ile başa çıkmada yetersiz kalmıştır. İnsani kriz derinleştikçe insanı ve onun ruh dünyasının hakikatlerini yeniden keşfetme ihtiyacı doğmuştur.
Hizmetkâr lider; fedakârlığı, adanmışlığı, başkaları için katma değer üretmeyi, tüm varlıklarla bütünleşmeyi, onları yaşatmayı, hayatının öncelikli amacı haline getirmiştir. Gönül ve akıl birlikteliğine odaklanmıştır. Hizmetkâr liderin temel kişilik özellikleri arasında; insani değerlere duyarlılık, adalet, dürüstlük, bilimsellik, alçak gönüllülük, açık iletişim, değişime açıklık, sürekli öğrenme isteği, yüksek başarı güdüsü öncelikle sayılabilir. Hizmetkâr lider, düşünce, tutum ve davranışlarında başkalarını kendisine tercih eder. Esasen bu, her insan için arzu edilen ama işi liderlik olanlardan öncelikle beklediğimiz bir davranış biçimidir.
Acaba kaçımız “ben” ile “sen” arasındaki tercihte “sen”e öncelik veriyor? Varlığı, yoklukta arama derdi kaçımızın önceliği? İşimiz ne olursa olsun kaçımız insani değerleri, söylemin ötesinde uygulamada önceliyor? Kaçımızın aklı ve gönlü, şekerin çayda erimesi gibi birbirini tamamlıyor? Kaçımız diğer insanların, varlıkların, eşyanın eksikliklerini tamamlamanın peşinde?
Kuşatmaya Dikkat
Yıllardır bu cevapların peşindeyiz. Tam bir yıl önce 200’ü aşkın liderin katılımıyla yaptığımız 1. Hizmetkâr Liderlik Zirvesi, devlet ricalinde ve medyada ilgiyle karşılandı. Yapılan konuşmaları içeren zirve kitabı da yayınlandı. Bu yıl çıtayı biraz yükselttik. Birçok dostun konuşmacı olacağı ve 4 hafta sürecek Hizmetkâr Liderlik sertifika programımız Ortaköy’de başladı. Gönlünü takipçilerine kaptırmış hizmetkâr liderlik potansiyelini, tüm yönleriyle tartışacağız. Geçen cumartesi yapılan ilk iki oturumda Prof. Dr. Nurullah Genç Hocamızla birlikte yer aldık. Şair, iktisatçı ve T.C. Merkez Bankası Meclis Üyesi Nurullah Hoca, katılımcı liderlere, liderliğin ateşten bir gömlek olduğunu ve ülkemize yönelik oyunları kendisine has üslubuyla aktardı.
Anlıyoruz ki ülkemiz, birçok teknik ve sosyal alanda olduğu gibi, uluslararası mali piyasalar ve ekonomik açıdan da baskı ve adeta bir kuşatma altındadır. Türkiye’nin içeride ve dışarıda itibarını kaybetmesi, aciz ve suçlu duruma düşmesi, kendi içinde yönetilemez hale gelmesi için ciddi bir uğraş var. Afganistan, Irak, Mısır ve Suriye’de yapıldığı gibi. Bu küresel oyunun, nicedir bizi de içine çekmek istediğini görmek durumundayız.
Kuşkusuz toplum olarak kendi içimizde ve uluslararası ilişkilerde eksiklerimiz vardır. Ancak sahnelenmek istenen oyunların nedeninin, devletimizin giderek kendisi olması, ayaklarının üstünde durması ve birçok alanda mesafe almasının yer aldığı biliniyor.
Dünyanın düştüğü insani erime girdabından kurtuluş sürecinde medeniyet birikimimiz çok önemli bir kaynaktır. Küresel güçleri rahatsız eden de bu gerçektir. Yani ki insanlığın ihtiyacı hizmetkâr liderlik anlayışının, öncülüğünü yapmamız mümkündür. Kendisini bir gönül yolcusu olarak gören, içgüdülerini dizginlemiş, insanlık için çalışan ahlaklı kişiliklerden söz ediyoruz. Devletimizin sonsuza dek yaşaması için öz değerlerimiz ve ahlakımızı koruyarak demokrasimizi oturtmak, bilimsel bakışı geliştirmek, sadece kendi bildiğimizin bekçisi olmaktan çıkarak inadına çok çalışmak zorundayız. İçimizdeki ayrılıkları, görüş farklılıklarını zenginliğimiz görerek devletin varlığı, birliği ve bütünlüğüne yönelen saldırılara, milli mücadele ruhuyla karşı koyma vaktidir. Anne baba, öğretmen, işçi, işveren, siyasetçi kim olursak olalım, birer hizmetkâr lider olmanın aktif çabası içinde olmamız elzemdir.