Konu İstanbul'da.
Konu İstanbul'da.
Kadın ZC ile erkek RC evleniyorlar... Evlendikten iki ay sonra adam, karısına, “ben seni seviyorum zannettim, ama evlendikten sonra anladım ki seni sevmiyorum” demiş.
Yani, evlendikten sonra, seni sevmediğimi anladım demiş.
Ve kadına, babanın evine git, seni istemiyorum diye baskı yapmaya, vır vır söylenmeye başlamış,
Sonunda kadını baba evine bırakıvermiş.
Sonra da bir daha arayıp sormamış.
Ne merhametsiz adam, ne terbiyesiz adam.
Zannedersin bir poşet aldı, sonra poşeti yere bırakıverdi.
Dava açılıyor bu arada, aile mahkemesi, hakim, kadına 20 bin TL tazminat, 300 TL nafaka ödenmesine ve ziynet eşyalarının kadına bırakılmasına karar veriyor.
Yani maddi olarak adama ceza veriyor, kadın için elinden geleni yapıyor.
Kanun da var mi bilmem, ama ben olsam, bir kadını hayal kırıklığına uğratmak, gururunu incitmek, gelecek umudunu yok etmek, bir mal gibi davranmak, sorumsuzluk ve aşırı terbiyesizlikten hapse atardım.
Evlilikten vazgeçebilirsin, anlaşamayabilirsin, ama davranışların ve ağzından çıkanlar, ne insanlık ne adamlık denen şeye sığmıyor.
Kadına bir şeyler demek istiyorum.
Bak tatlım...
Yine de şanslısın bu sevimsiz adamdan iki ayda kurtulmuşsun.
İncindiğini biliyorum.
Kalbinin acıdığını hissediyorum.
Burkulduğunu da biliyorum.
Gururunun ezildiğini de anlıyorum.
Haklısın.
Ama şükret ki..
Acıların, dertlerin daha da büyümeden, çok uzun zamanlar geçmeden bitmiş.
Hedeflerin, çıkmazların daha da büyümeden bitmiş.
Hiç de güzel değilmiş evlenmek deme sakın.
Şimdi yaşanmışlıklarını, kalp kırıklarını yanına al ve annenin koynunda erit, bitir, yok et onları.
En çabuk kabul olan dua, anne duasıdır derler, şimdi anneciğin senin için dua etsin.
Bunlar da geçer, adamın suratını bile unutursun.
Kadının omuzları, her yükü kaldırır, kadının kalbi bütün umutsuzlukları yeniler, tamir eder.
Merak etme, hayat herkesten ve her şeyden sonra da akıp gider.
Yeni bir gün başlar, ışığını verir, serer ayaklarının dibine.
Sana gelmeye alışık olan kendi ayakların, bambaşka yollar gösterir sana.
Oraya gidersin ve giden ayaklarını seversin.
Bir de bakarsın o ayaklar, seni mutlu edecek; seni gitgide daha çok sevecek adama doğru gider..
Eninde sonunda dumanı üzerinde tüten taptaze bir aşk, taptaze bir sevda bekler seni.
Kendini sürdürebileceğin yerde olursun.
Hayatına emek verebileceğin yuvanda olursun.
Kendine seçtiğin limanda, yağmur sonrası toprak kokusu gibi mis gibi yaşar gidersin.
Sen, fotoğrafını görmedim ama, biliyorum, güzel bir kadınsın ve güçlüsün.
Seni kimsenin incitmesine izin verme.
Yeter ki yürüyecek cesaretin olsun..
Funda'ya takılanlar...
... Gazete haber yapmış. Murat Yıldırım'ın yeni filmi İlk Öpücük vizyona girdi.. Başrolleri Özge Gürel ile paylaşmış. İkisi de iyi oyuncu.. Fragmanını gördüm, komedi, eğlenceli bir film. Filmde aşk hikayesi var, haliyle öpüşme sahnesi var.. Gazete haberine göre, öpüşme sahnesi karısı Imane'nin, gözetiminde çekilmiş... Film süresince, göz hapsindeymiş kocası.
Haberi hiç sevmedim.. Sevimsiz haber, insanın aklını kurcalıyor. Hem eşlerin birbirine olan güveni, hem de sinema sanatına olan saygı.
... Şarkıcı Atilla Taş, tahliye olmuş.. Twitter’da 2 milyona yakın takipçim var, ama içeride yapayalnızdım demiş.. 14 ay içeride kalmış.. Umarım aklın başına gelmiştir. Ne bekliyordun ki tatlım, sen sosyal medyanın yalanına dolanına, seni sevmelerine, palavracı insanlarına, ne bakıyorsun. Seni oradan yürü be! abi, yürü be! koçum diye diye dolduruşa getirdiler... Yazdın, coştun, kırdın, döktün.. Sonra baktın ki hayat, sen ve yapayalnızsın... Unutma sakın, kimsesizsin aslında...