Şöyle bir şimdiki durumuma baktım. Ne yapıyorum veya sadece benim için değil tüm toplum için çok bilinmeyenli bir hale dönüşen haziran ayında neler yapmalıyım, neler yapabilirim konusunda kafamda beliren ve net görmek istediğim o fotoğrafı canlandıramadım.
Benim için neler oldu, şöyle arkama baktım ve yazıyı yazdığım haziranın onuncu gününe kadar neler yaptım. Aslında planlayabildiklerim günlük süreçlerdi sadece.
Bu on güne, yani haziran ayının geride bıraktığım on gününe girerken nelere konsantre olacağımı hemen hemen planlanmıştım.
Üç üniversitede öğretim görevlisi olarak derslere gidiyordum ve sözünü ettiğim dönem bu üç üniversitedeki derslerin bahar yarıyılının son haftaları ve final imtihanlarının başladığı dönemlerdi. O nedenle bu günlere konsantre olmakta pek zorlanmadım. Zorlanmadım diyorum çünkü; oralardaki planlama benim dışımda olandı ve ben de uymak zorundaydım.
Haziranın bu ilk on gününü geçerken üniversitedeki final dönemlerini sonlandırdım. Şimdi sıra bütünleme dönemlerindeydi ve belirli olan bu plan çerçevesinde bu süreci de atlatacağız.
Bu süre içinde bir başka çok önemli bir şey vardı ki o da, Ramazan ayının son yarısına denk geliyordu. Ramazan ayı toplumsal değişimin kurallarını belirlediği, Müslümanlığın çok önemli yaşam biçimimizdir ve çok özeldir. Oruçlar tutulur, iftarlar ve sahurlar ve en önemlisi teravih namazları de yaşamımızın çok önemli vecibelerinden biridir.
Ben diyabet hastası olduğum için oruç tutamadaım ama diğer vecibelerimi olabildiğince yerine getirdim. Hayırlısıyla da, mübarek Ramazan ayını, ya kısmet tekrarına diyerek bir hafta içinde tamamlayacağız ve Ramazan Bayramı, diğer bilinen adıyla Şeker Bayramı’nı kutlayacağız.
Bu yıl haziran ayına denk gelen bir başka heyecan daha var ki oda, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği genel seçimlerinin 24 Haziran’da bir arada yapılacak olması.
Haziran ile ilgili yapılan planlar hazirandaki bu çok önemli toplumsal oluşuma endeksli. Tolpum her haliyle 24 Haziran’a konsantre olmuş. Herşey 24 Haziran’da bitmeyebilir. Cumhurbaşkanlğı seçimi birinci turda sonuçlanmayabilir. Ki genel kanı, kesin sonucun ikinci tura kalabileceği şeklinde. İkinci tur seçimi ise 8 Temmuz’da.
Ülke ve geleceğimiz için çok önemli bir dönem. O nedenle toplumumuz en önemli görevlerinden biri olan bu seçimlerde oy kullanmak için kafalarındaki diğer tüm planlarını en azından 8 Temmuz sonrasına ötelediler.
Sonuçlar ne olur şimdiden bilinmez ama tek dileğimiz, seçim sürecinin belirsizleştirdiği tüm dalagalanmaların bir an önce sonlanması ve yaşam biçimimizin normal hale dönebilmesidir.
Bu dönemde bir başka şey çok önemli. Her seçim döneminde yaşanan seçim ekonomisinin piyasaya oluşturduğu dönemsel baskıların bir an önce ortadan kalkması.
Seçim kararı alındığından beri seçim ekonomisi kendini tüm varlığıyla hissettirmeye başladı. Üstüne üstlük, buna, dövizlerdeki hızlı yükselişin eklenmesi, özellikle doların beklenmeyen yükselişi, zaten seçim ekonomisinin etkisinde dağılma durumunda olan çarşı-pazar fiyatları iyice kendini kaybetmeye başladı. Çarşı-pazarda fiyatlar, günlük borsa düzenine dönüşüverdi. Temel tüketim maddelerinin fiyat standardı diye bir şey kalmadı dersek abartmamış oluruz.
Doların bu baş döndüren yükselişi, bu sıralarda biraz durdurulmuş görüntüde olsa da, temel tüketim maddelerine yansımasında geri dönüş olmadı ve her hangi bir yülselişte kaldığı yerden devam edecek görüntüsünde. Çarşı-pazar biraz kontrolden çıktı gibi.
Evet haziran için anlatabildiklerim, benim hissettiklerim ve gözlemlediklerim şimdilik bunlar. Gözlemlerimde çok daha farklı şeyler var ama, prensip olarak siyasi yaşamdaki politik hareketeleri hiç bir zaman yazılarıma yansıtmadım, yansıtmak da istemiyorum.
Şimdilik 24 Haziran ve sonrasına endekslenmiş bu yaşam biçimini yansıtan flu fotoğrafta bunlar görünüyor.