Allah Hayy' dır. Yani hayat sahibidir.
‘Dirilik’ kavramı Allah ile alâkalıdır, çünkü “Ruhumdan ruh üfledim” diyerek bizi de diri kılan Allah’tır. Ezelî ve ebedî diri olan, yaşayan, var olan yalnız Allah’tır. “Vahded-i vücûd” kelimesi de buradan gelmiştir. ‘Vücûd’ ‘varlık’ demektir; varlık Allah’a aittir. Kulda ‘varlık’ olmaz. Kul, gölge veya ayna gibidir, ancak Allah’ın üflemesiyle belli bir devre ona Allah ruh bahşeder ve bu üflemeyi bir kere yapmaz; her nefeste yeniden yapar ki, ânı idrak edebilelim, onunla bağlantı kuralım ve biz de diri yaşayalım diye. Halbuki insanların çoğu ölü yaşarlar. Şeklen diri gibi gözükürler fakat ölüdürler, çünkü nefislerinin esiridirler. Nefsin esaretinden kurtulmuş insan ise, hakiki diriliğe erişir, yani ruhtan ibâret kalır. Velhasıl vücûdunun önemi kalmaz; o da ezelî ve ebedî olan Allah’a kavuşur.
İnsan ezelî ve ebedî diriliğe kavuşmasıyla huzur bulur. Yani her insan da Allah’la ilişki kurduğu zaman ancak huzur ve mutluluk bulur; rahat olur. İnsan o ilişkiyi devam ettirirse ve kesintisiz devam ettirirse hakiki dirilerden olur. Kendimiz dirilelim ki, hayatı doğru yaşayabilelim şükür etmeyi öğrenelim, bu da cennette olabilir. Çünkü Allah Hayy’dır; ezeli ve ebedi diridir. İnsanın Allah’la olan irtibatı kulluk mesabesindedir. Allah’a hakiki bir kul olabilirsek, salih amellerimizle Ona yönelebilirsek dirilerden oluruz. Allah’la irtibat demek bir an olsun Onu hatırdan çıkartmamak demektir. Onun davetine gönülden icabet etmek demektir. Emirlerini yerine getirmek, nehyetti şeylerden de kaçınmak demektir. Bunun için önce yapılacak yapılacak en güzel şey, nefis mücâdelesidir. Nefsin, yani ölü kısımlarımızın yok olması için mücâdele etmek lâzım… Beni bencillikten temizlemek ve korumak demektir. Nefsin terbiyesi onun olgunlaşması için bir çileden geçmek gerek. Bu fani dünyanın gelgeç olduğunu bilmek, gelgeç hevesler uğruna da dünyamızı ve ahiretimizi yakmamak gerek. Gaflete düşüp de isyankar olmamak demektir.
Allah Hay’dır dedik. Halk arasında söylenen bir söz vardır. “Haydan gelen Hû’ya gider.” Bu söz haybeden kazanılan para ve edinilen haybeden malların elden kayıp gitmesi anlamına gelen bir söz halini almıştır. Bu arada haram paranın ve malın hayır getirmeyeceğini vurgulayan bir söz olarak da kullanılmaktadır. Oysa bu sözün anlamı çok derindir. Allah ‘Hayy’ ismi ile her nefes diriltir. Bizim de nefesi verirken, o dirildiğimizin farkında olarak, dirilişin sebebinin Allah olduğunu idrak ederek ve hizmet ederek o nefesi Allah’a geri göndermemiz lâzımdır. Çünkü bir dahaki nefeste aynı dirilikte uyanabilelim. Dolayısıyla buna ‘halk-ı cedîd’ derler. Her nefeste ölür ve dirilir insan ve Allah’ın büyüklüğü ki, bizi bırakmaz, tekrar tekrar üfler. Bizi yeniden tekrar tekrar diriltir. İnsanların anladığı reenkarnasyon değildir bu durum. Hayy’dan gelen, yani Allah’tan gelen nefesi, Hû’ya, yani O’nun ezelî ve ebedî varlığına geri yollamaktır bu nefes alış veriş. Elbette Allah’ın emirlerine uyarak ve onun rızasını kazanacak şekilde yaşayarak hizmetlere talip olmak, o şekilde nefesimizi geri yollamak lâzım gelir. Bunun için de insanın biraz, kendisinin de mübârekleşmesi gerekiyor yani. Ne yazık ki biz bunu her zaman ve kesintisiz olarak yapmadığımız için bu deyim; “Ooh sen ölü yaşıyorsun, Hayy’dan geldi ama bir iş yapamadın bak Hû’ya gitti, ama farkında bile değilsin” anlamında da kullanılıyor. Elbette herşeyi Allah yarattı. Yarattıklarına ruh verdi. Tekrar geri dönüşümüz Ona olacaktır. Yaşadığımız sürece, nefes alıp verdiğimiz sürece Hakikatle buluşma fırsatımız vardır. Bu fırsatı imkana çevirmek elimizdedir. O halde her anımızı şuur içinde yaşamalıyız. Gaflete düşmemeliyiz. Allah’a hakiki kul olmak şuurun ta kendisidir. Hak teala bizi şuurlu kullarından eylesin vesselam.