Bugün 27 Mayıs. Bu tarih, Türk siyasal ve toplumsal tarihinde uzun yıllar tartışılan bir askeri darbenin artık kutlanmayan yıl dönümü. Asılarak şehit edilen, adı İzmir Havalimanı'na verilen Adnan Menderes'i, adı Eskişehir'deki Havalimanı'na verilen Hasan Polatkan'ı ve ne yazık ki adı bir yerlere verilmeyen Fatin Rüştü Zorlu'yu rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun.
Türkiye, tarihinde belki çok söz edilecek seçimlerden birine daha hazırlanıyor. 2018 yılının ikinci çeyreğine sığabilecek kısa bir dönemde, hem Cumhurbaşkanı, hem de milletvekili seçimleri yapılacak. Erken seçime giderken, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durumu herkes kendi dünya görüşüne ve bakış açısına göre değerlendirmektedir.
Değişik sektörlerde yaşanan sıkıntı veya olumlu gelişmeleri, tarafsız bir bakışla değerlendirmek daha gerçekçi olur.
Ulaştırma sektörünün kara ve denizdeki yolcu ve yük taşımacılığında neler olup bittiğini konunun uzmanı olanlara bırakıp havacılık sektöründeki duruma bakalım.
Özel sektörün en büyük çatı kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) her sektör için yıllık raporlar yayınlar. Türkiye Sivil Havacılık Meclisi'nin 2017 Sektör Raporu da geç olsa da elimizde.
79 sayfalık bu raporu, bilgi ve deneyimi ile sektörde iyi bir üne sahip olan Meclis Akademik Danışmanı Prof.Dr. Yıldırım Saldıraner titiz bir çalışmayla hazırlamış.
Rapor, mevcut durumu, sektörde faaliyet gösteren kuruluşları, havacılıktaki diğer gerçekleşmeleri ve ön görüleri en ince ayrıntısına kadar rakamlarla anlatıyor.
Kitabın ön sözünü yazan Meclis Başkanı Teoman Tosun, olumsuzluklara rağmen hava ulaşımında, yolcu ve kargo taşıma faaliyetinin büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdürdüğünün altını çiziyor.
Başkan'ın görüşünü kısmen onaylayan bu rapor, tüm dünyadaki gelişmelerin de iyi bir fotoğrafını çekip, ülkemizdeki hali hazırdaki durumu da çok net anlatıyor. Havacılığa bir bütün olarak bakan ve THY'yi de aynı kapsama sokan rapor, özel sektör havayolu şirketlerini ve havaalanı işletmecilerini ayrı ayrı incelerken gerçek değerlendirmeyi iyi bir şekilde yapıyor.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) verilerine göre, 2016'da 192 bin kişilik bir istihdam sağlayan bu sektörün cirosu da, 70.24 milyar TL'ye ulaşmış. Bu rakamlar 2017'de ve bu yılın ilk çeyreğinde daha hızlı bir artış göstererek beklentilerin de ötesine geçmiştir. Fakat, ne yazık ki 2013 yılında 13 olan havayolu şirketi sayısında artış yerine bir eksilme olmuştur. Yine, hava taksi işletmesi sayısı 53'ten 43'e düşmüştür. Uçak sayısın 384'ten, 514'e çıkması THY, Pegasus ve Sun Express'in daha fazla uçak almasıyla gerçekleşmiş.
Havalimanı sayısı 55'e ulaşırken terminal işletmeciliğinde özel sektör, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ile başarılı bir performans sergilemiş. DHMİ'nin de yap-işlet-devret veya kirala-işlet-devret şeklindeki özelleştirmelerindeki başarısı sektörün üçüncü havalimanı gibi daha da büyük işlere girmesinin önünü açmıştır.
Bayburt-Gümüşhane, Yozgat, Karaman Havalimanları da yapım için gün sayıyor.
Türkiye'nin döviz girdisinde çok önemli bir payı olan turizm gelirlerinin oluşması havacılık sektörünün bu başarılarıyla mümkün olmuştur. Ülke kalkınmasında bu denli önemli bir yeri olan havacılığa ve bu işin mimari olan havacılara devletimiz ve bu toplum gerekli olan önemi veriyor mu derseniz, evet deriz, ama yetmez.
Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birine daha gidiyor.
Aynı anda, hem Cumhurbaşkanını hem de milletvekillerini seçeceğiz. Örneğin, altı cumhurbaşkanı adayının seçimlerle ilgili beyannamelerinde havacılıkla ilgili görüş ve değerlendirmeler bulunmuyor.
Hadi, iktidar partisi yaptıklarımız ortada demeye getirerek bu konuya yer vermedi diyelim. Muhalefetin adaylarının uzman kişilerden aldığı bilgilerle olumlu veya da olumsuz görüş açıklaması gerekmez mi?
Aynı şekilde iktidara talip olan tüm siyasi partiler, ulaştırma üst başlığının altında havacılık ve havayolu ulaşımı hakkında hiç mi söyleyecek sözleri olamaz acaba?
Siyaset vaat demektir. Muhalefet partileri uçak biletlerini ucuzlatacağım demeyi de becerip beyannamelerine koyamadı mı?
Ne yazık ki, varsa yoksa yeni havalimanı ve VIP uçaklar çok gereksizdir polemiği.
Kendi söylediklerine inanmamış olacaklar ki, ne adaylarının ne de partilerinin seçim beyannamelerinde bu konu yer almamış.
Bu durumdan şu sonucu çıkarabiliriz ki, siyasi partiler, havacılığa ve havacılıkta çalışanlara değer ve önem vermiyorlar.
Oysa, havayolunu ihtiyacı olduğu anda, gücü oranında kullanmak isteyen halkın bu konuda siyasilerin neler düşündüğünü bilmek sizce en doğal hakkı değil midir?
Alışılan, vazgeçilmez olan uçak seyahati hakkında ucuzluk gibi bir vaat görmedik.
Başka bir konu daha var ki, bu da ilginç. Milletvekili olmak isteyenlere bakılınca, avukatları her partide önde görüyoruz.
Bırakın sayıca en fazla olmayı, listelerde havacılık sektöründen kimse yok gibi.
Oysa bir çoğu dil bilen, eğitimli, kültürlü ve dünyayı görmüş kişiler olan havacılar milletvekili olamaz mı? Bal gibi olur.
Ya onlar siyasete sıcak bakıp, partilerde görev almıyor, ya partiler onlara siyaset yapın çağrısında bulunmayı düşünmüyor.
Partilerin, aday adayı listelerini tek tek taradım. Bir tek asker kökenli helikopter pilotu Yelda Gargun'un adını görebildim.
Hem pilot, hem de kadın oluşu doğrusu çok hoşuma gitti. Ne hazindir ki lideri de bir kadın olan İyi Parti, bu pilot hanımı İstanbul Birinci Bölge'de tam 28'inci sıraya layık görmüş. Kalsın, olmaz olsun. Görende sanacak ki bu parti o bölgeden sanki yüz milletvekili çıkaracak. Yazık.
İyi uçuşlar Türkiye'm...