Yesemek, Anadolu'nun 'Kültür Varlıları' envanterinde seçkin bir yeri olan, eski Önasya dünyasının şimdiye kadar saptanmış heykelcilik ve taş ocağı atölyesidir. Bu bölgede; Geç Hitit İmparatorluk Dönemi'nin heykel üretim teknolojisinin ortaya çıkardığı 300'den fazla heykel bulunmaktadır.
Yesemek, Anadolu’nun ‘Kültür Varlıları’ envanterinde seçkin bir yeri olan, eski Önasya dünyasının şimdiye kadar saptanmış heykelcilik ve taş ocağı atölyesidir. Bu bölgede; Geç Hitit İmparatorluk Dönemi’nin heykel üretim teknolojisinin ortaya çıkardığı 300’den fazla heykel bulunmaktadır.
Yesemek’i ilk olarak 1995 yılının kış mevsiminde görmüştüm. O yıllardan tanıdığım Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı Yesemek Açık Hava Müzesi’nde görevli sevgili dostum Ali Çiçek’i tekrar görmenin mutluluğu ile bölgeye yayılmış heykeller ve çılgın ilkbaharı görmenin mutluluğu içerisinde gezindim durdum. Sevgili dostum Ali Çiçek, bu topraklarda ‘Doğu Kültürü’ olarak anlatılan misafirperver ve ahlaki duruşun tam temsilcidir olmuştur yıllardır. İyi ki böyle güzel insanlar, böylesine değerli alanlarda görevlidir. Ali Çiçek, yıllardır arkeologlarla bölgede görev yapmış, ‘Yesemek Heykel Kültürü’nü içselleştirmiş bir ‘Anadolu Adamı’dır.
Yesemek Açık Hava Müzesi
Yesemek Açık Hava Müzesi, idari olarak Gaziantep’in İslâhiye İlçesi’ne bağlı Yesemek Köyü’nde bulunmakta olduğunu da belirtmemde yarar var. Birde bu bölgeyi görmek isteyenler için en ideal mevsim tavsiyem; Nisan ayıdır.
Felix von Luschan’dan Prof. Dr. Uluğ Bahadır Alkım’a
Yesemek Heykel Atölyesi, Zincirli Höyük’te Berlin Kraliyet Müzeleri adına kazıları yöneten Felix von Luschan tarafından 1888 yılında farkına varılmıştır. Ancak Yesemek’in arkeoloji dünyasına duyurulması ve arkeolojik açıdan değerlendirilmesi süreci Prof. Dr. Uluğ Bahadır Alkım yönetimindeki ‘İslâhiye Bölgesi Kazı ve Araştırma Kurulu’nun çalışmaları ile başlamıştır.
Geç Hitit İmparatorluğu
Geç Hitit İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü dönemlerde geleneksel Geç Hitit sanatı etkilerini daha sonra Assur ve Arami sanatlarına bırakmıştır. Bu heykelleri üreten ve kullanalar büyük olasılıkla Hiyeroglif kullanan Luwi, Hitit ve Kuzey Suriye’de bulunan Sami uluslarıdır.
Prof. Dr. Refik Duru
Bu metinde sizlere ulaştırdığım bilgilerin büyük bölümünü ve bu yazının başlığını Prof. Dr. Refik Duru’nun yazmış olduğu tanıtım kitabından aldım. Tanıtım kitabının başlığı aslında konuyu tam olarak özetliyor.
Sınıf sınıf heykeller
Yesemek’te bulunan heykeller tasvir ve biçimsel ölçülere sınıflandırıldığında belli guruplar ortaya çıkmaktadır. Aslan heykelleri, Sfenks heykelleri, Dağ Tanrısı kabartmaları, Savaş sahnesi kabartmaları, Karışık yaratık kabartmaları, Niteliği belirsiz insan kabartmaları, Silindirik insan heykelleri taslakları, Heykel taslakları için hazırlanmış bloklar, Kabartmalı sütun parçası, Sütun kaideleri, Dikdörtgen prizması biçimli bloklardır.
İşçilik Evreleri
Aslan heykelleri, Sfenks heykelleri, Dağ Tanrısı kabartmaları bu bölgede bulunan heykellerin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Savaş sahnesi, Karışık yaratık ve Niteliği belirsiz insan kabartmalarından şimdilik birer örnek bulunmaktadır. Prof. Dr. Uluğ Bahadır Alkım yapmış olduğu çalışmalarda eserlerin hocanın deyimi ile ‘İşçilik Evreleri’nin üç ayrı aşamada olduğunu saptamıştır.
Bazalt damarlar
Yesemek Heykel Atölyesi, yörenin iyi kalitede bazalt damarlarına kurulmuş ve seri üretim yapan bir merkezdi. Yesemek heykellerini farklı kılan konu sadece Önasya’nın en büyük açık hava heykel atölyesi olmasının, içerisinde hala çok sayıda heykel taslağı bulunmasının dışında taş bloklarının taş ocağından kesilmeden, değişik türde heykellerin taslak haline getirilmesine kadar pek çok aşamanın öğrenebilmesi ve eserlerin tipolojik açıdan da bir oranda anlaşılabilmesi mümkün olmasıdır.
Burada üretilen 500 kg ile 15 tona yakın taslakların veya heykellerin konulacağı yere nasıl ulaştırıldığı hala muammadır. Ama yakın coğrafyada bulunan bazı kabartmalarda kalaslarla kaydırılarak taşıma şeklinde taşıma şekillerinin varlığı bilinmektedir.
Dünya Kültür Mirası
Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi Açık Hava Müzesi, 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmıştır.