"Fenerbahçe'de nele oluyor" diye sorduk, "Geliyor gelmekte olan" dedik yazdıklarımızda.
“Fenerbahçe’de nele oluyor” diye sorduk, “Geliyor gelmekte olan” dedik yazdıklarımızda. “Kim takar taraftarı” dedik yazdıklarımızda. Gördük ki, sadece yazdıklarımızla kaldık. Öylesine kaldık ki, haftalardır çok net görünür şekilde bir durum vardı ortada. Fenerbahçe’de, aklına eseni yapan, elindeki kadroyu inadına yanlış kullanan bir adamın elinde ne yapacağını bilmeyen bir takım olmuştu. Ben rakipsizim diye haykıran Lig lideri Trabzonspor’un zivedeki tek başınalığını izleyen bir yönetimin elinde kötü gidişatın fotoğraflarını sergilyen bir Fenerbahçe vardı artık. Vardı da, bunu görmesi gerekenler görmezden gelmekte ısrar ediyorlar kötü gidişatı sadece izliyorlardıdı.
Geçtiğimiz hafta şöyle demiştim;
“Bir süredir yaptığı yanlışlarla takımını alt sıralara kadar sürükleyen Pereira tüm ikazlara karşın, özellikle de bildiğini okuyan tavrına rağmen, suskun duran ve durumu görmezden gelen Başkan Ali Koç ve yönetiminin ne yapmak istediği pek de anlaşılamıyor. Bu anlayışla ve bu Teknik Direktör’le takımının iyice zirveden uzaklaşmasını ve tam olarak dibe çökmesini bekliyor sanırım.”
Gaziantep deplasmanında durum aynıydı. Pereira yanlışlarına devam etti. Üstelik galip durumdayken özelliklede ikinci yarısında yaptığı hatalarla, karşılaşmadan 3-2 mağlubiyetle ayrıldılar. Maç sonu açıklamalarında aynı şımarıklığını sergiledi, “Ne kadar eleştirirseniz eleştirin, ben bildiğimi yaparım” dercesine takımın umurunda olmadığını çok net gösteriyordu..
Fenerbhçe’de ortalık toz dumandı ama, bunun hiç de iyi bir gidiş olmadığını görmesi gerekenlerde hiçbir harket yoktu. Bu arada Fenerbahçe zirveden uzaklaşma konusundaki istikrarını hızla sürdürüyordu. Ortalıkta Pereira gönderilecek fısıltıları dolaşıyordu ama henüz icraat yoktu.
Bu sinir bozucu sessizlik ortamında, bir anda Pereira ile yolların ayrıldığı bilgisi gündeme düştü. Takım emanetçi Teknik Sorumlu Zeki Murat Göle’ye geçici olarak teslim edildi ve Salı gecesi hafta arası Lig karşılaşması, Fenerbahçeli eski kalecisı Volkan Demirel’in teknik sorumluluğunu yeni üstlenen Kargümrük’ün karşısına çıktı.
Karşılaşma sırasındaki Fenerbahçe, oyun olarak tam bir enkaz halindeydi. Sürekli yan pas yapan, hiç hücum etkinliği olmayan. Orta sahada amaçsızca top dolaştıran, ruhsuz bir oyun sergiledi. Sahada biraz olsun çaba gösteren başta Mesut Özil olmak üzere bir iki oyuncunun çabasıyla sahada varlığını gösteriyordu. Kazanılan penaltı golüyle 1-0 galibiyete de ulaşılmıştı. Ancak, ümit bağlanan birkaç futbolcunun formsuzluktanın yanı sıra, vurdumduymazlıkları, sadece idare eden oyun performanslarıyla devam eden oyunda, Karagümrük, göstere göstere atılan golle bereberliğe ulaştı.
Beraberlik sonrasında sahadaki Fenerbahçe iyice dağılmış, kötü oynayan futbolcu sayısı iyice artmış, sadece orta sahada, çağ dışı paralel paslarla idare eden bir takıma dönüşmüştü. Özellikle İrfan Can Kahveci tam hayal kırıklığıydı. Kötünün de ötesindeydi. Sakatlıktan dönen Valencia sahada yok gibiydi. Pelkas, yedek beklemekten futbolu unutmuş. Sosa her zamanki gibi durumu idare ediyordu. Tüm bunları sadece izleyen, kadroyu oluşturan geçici teknik sorumlu vardı sahada. Çok kötü oynayan ve takımı eksik bırakan, İrfan Kahveci’yi, Sosayı ve Pelkas’ı sahada tutup geç değiştirmesi inaılır gibi değil. Hem çok kötüydüler hem de umursamaz tavırlarıyla sahada dolaştılar. Özellikle İrfan Can Kahveci’nin böylesine berbat oynayacağını söyleseler inanamazdım..
Başta İrfan Kahveci, Sosa ve Pelkas olmak üzere tüm takım maçı birkez daha izlesinler ne kadar köyü oynadıklarını göreceklerdir.
Herkese yazıklar olsun..
Karagümrük karşılaşmasındaki Fenerbahçe’yi yaratanlar eserleriyle övünsünler. Sahada dolaşan, orta sahade sürekli yan pas yapan, rakip kaleye gitme mecalleri ve amaçları olmayan. Ve en kötüsü ise, maçın büyük bölümünü dokuz kişi oynayan, Karagümrük’le mücadele edemeyen böyle bir Fenerbahçe’yi yaratanlara helal olsun..
Başta Başkan Ali Koç olmak üzere herkesin kredisi sıfırlandı. Bundan böyle ceptekileriyle ne kadar idare edecekler bilemem.
Fenerbahçe sabote edilseydi bundan daha kötüsü olamazdı.