Sportoto Süper Ligimiz, İlhan Cavcav Sezonu'nun 20. Haftasını geride bıraktık, ama daha şimdiden ortalık toz duman.
Lig başladığından beri yazıyoruz ama belli ki yazılanları kimse dikkate almıyor veya görüyorlar ama yine bildiklerini yapıyorlar. Birincisi ve en önemlisi, futbolumuz iyi yönetilmiyor. Bu yaşananların birinci sorumlusu; futbolumuzu iyi yönetemeyen Türkiye Futbol Federasyonu ve ona bağlı kurulların yaptıkları hatalar.
Kulüpler, özellikle dört büyükler arasındaki iletişim giderek iyice açılmış. Herkes olur olmadık zamanlarda rakibini iğnelemekten geri kalmıyor. Kısacası; “ağzı olan konuşuyor”
Hep yazıyoruz; bu tartışma ve güvensizliğe yol açan yönetim biçimiyle ve ortamdan etkilenen ve her hafta oynanan karşılaşmaların sonuçlarına etki eden hataları ile gündeme gelen hakemlerle bu lig çok zor biter.
Hafta yok ki, hakem kararlarında yaşan tutarsızlıklar, bu yönetim biçimiyle, yapılan fahiş hatalar, yanlış kararlar ve hakemlerle ilgili “şehir efsaneleri” futbolun önüne geçmesin.
Yirmi birinci haftadayız ve daha gelinenden çok daha zorlu on dört hafta var ve bu on dört haftanın neler getirebileceği konusunda çok net belli olan bir görüntü yok. Yaşananlar, söylentiler, haftaya damgasını vuran olaylar ve net öne çıkan hakem hataları kafaları iyice karıştırmış görünüyor. Kimilerine göre, bazı planlar işlemeye başladı bile çoktan. Bu söylentilerden, geldiği yeri iyi futbol oynayarak hak edenlerden Başakşehir hedefte gibi görünüyor. Şu an dört takım şampiyonluk için kıyasıya bir rekabet ortamında son on beş haftalık zorlu döneme giriyor ama, bu konuyu çok daha iyi ve şaibeye, söylentilere meydan vermeyecek şekilde yönetmesi gereken TFF ve son haftalarda yaptığı hakem atamalarıyla hedefe oturtulan Merkez Hakem Kurulu her hafta eleştirilen durumunda. Tüm bu ortamdan, belirsizlikten ve eleştiri ortamından en çok etkilenenler ise hakemler. Uluslararası ortamlarda aldıkları görevlerde oldukça başarılı olan hakemlerimiz ulusal maçlarda ise telafisi zor, maç sonuçlarına etkileyen hatalar yapmakta birbirleriyle yarışıyorlar.
Galatasaray, teknik direktöründen sonra başkanını değiştirdi. Fatih Terim’den beklentiler çok yüksekti ama haftayı deplasman mağlubiyetiyle kapayarak 41 puanla zirve şansını tepti. Beşiktaş eski gücünde, daha doğrusu formunda değil. Zirvenin altı puan gerisinde kaldı. Fenerbahçe ise; sahasında berabere kalarak iki puan kaybetti. Trabzonspor; yine berabere kalarak zirvenin oldukça gerisine düştü. Başakşehir ise, berabere kalmasına rağmen zirvedeki yerini korudu. Zirve yarışındaki durum bu.
Haftanın en önemli olayı ise; Bursa-Beşiktaş ve Fenerbahçe-Gençlerbirliği karşılaşma hakemlerinin değiştirilmiş oldukları iddiaları. TFF bunu yalanlamış olmasına rağmen; özellikle de Fenerbahçe-Gençlerbirliği karşılaşmasının hemen başlarında sarı kartlı Gençlerbirliği oyuncusunun Fenerbahçeli oyuncuya yaptığı çok sert, kırmızı kartlık kasti harekete, ikinci sarı kart bile göstermeyerek “es” geçmesi, adeta görmezden gelmesiydi. Oyuncu, ikinci sarı ile ihraç edilecekti ama Mete Kalkavan sayesinde atılmaktan kurtuldu. Bu durumdan Gençlerbirliği Teknik Direktörü Ümit Özat bile rahatsız oldu ve 28.dakikada oyuncusunu dışarı aldı. Bu olay Fenerbahçe’yi çıldırttı. federasyona veryansın eden Aykut Kocaman ve Fenerbahçe tedbirli olarak ceza kuruluna gönderildi.
Kısacası kılıçlar çekildi. Durum karışık. Federasyon ise her zaman olduğu gibi yaptığı ilk iş olan Fenerbahçe’ye ceza verecek. MHK ise durumu idare etmeye çalışıyor.
Bu arada Kulüpler Birliği de olanları seyrediyor.
Bir gazeteci arkadaşımın Facebook’ta paylaştığı bir şey durumu çok iyi anlatıyor. Buraya aktarmak istedim. Şöyle yazmıştı;
“Lig TV'de yorum yapanlar Beşiktaşlı, Federasyon Başkanı Beşiktaşlı, Kulüpler Birliği Başkanı Beşiktaşlı, Merkez Hakem Kurulu Başkanı Beşiktaşlı, ne oluyoruz futbolumuzda darbe mi yapıldı?”
Çok beğendim, ilginç değil mi, ne dersiniz?