Hepimiz sosyal medyaya iyice gömüldük.
Sosyal medya
Farkında mısınız?
Hepimiz sosyal medyaya iyice gömüldük.
Pandemi dönemi bu bağımlılığımıza tuz biber ekti.
Sosyal medya canımız, ciğerimiz, her şeyimiz oldu.
Sosyal medyada.
Dertleşiyoruz, çok dertliyiz, çıkmazlarımız var, yazalım.
Bir anda çok mutluyuz, dünya umurumuz da değil, aman boş ver yazalım.
Ne yiyoruz paylaşalım, yazalım
Ne giyiyoruz paylaşalım, yazalım.
Hatta bol bol ayaklarımızı paylaşalım.
Sanki çok güzellermiş gibi, yazalım.
Sonra laf sokalım, hiç tanımadığımız insanlarla kavga edelim.
Aman sakın tek kelimeyi yanlış yazma, imlâya çok dikkat et.
Herkes edebiyat öğretmeni olsun yazdığını düzeltsin.
Yazdıklarını hep yanlış anlasın.
Ya da kendine yazıldığını sansın, kendine durumdan vazife çıkarsın.
Hiç tanımadığı insanları acayip içselleştirsin, onunla ilgili soru sorsun.
Hatta duyar kastığın ortak kederi sayfanda paylaştığını görmesin, "Funda hanım, Funda hanım hayırdır tek kelime paylaşımda bulunmadınız" yazsın.
Hesap sorsun.
Bilmediği, anlamadığı, şahidi bile olmadığı konularda insanları linç etsinler.
Köpek dişler hep dışarıda.
Isır dur.
Neyse.
Ben başka şey yazacağım aslında.
Malûm.
2020 yılı ileride hiç de güzel hatırlamayacağımız çok ağır bir sene oldu.
Senenin ne kabahati var diyeceksiniz ama olanlar, yaşananlar takvime böyle düşüyor ya.
Takvim yaprağı öyle düşüyor ya.
Hedometre araştırmaları bakın ne demiş.
Hedometre ne diyeceksiniz haklı olarak.
Twitter' da 10 yılı aşkın süredir insanların kullandıkları kelimeleri inceliyorlar.
Ve insanların genel ruh hali, mutluluk ve mutsuzlukları ölçülüyor.
Cildi bir şey yani.
Matematikçiler ve bilgisayar uzmanlarının çalıştığı bu sisteme "HEDOMETRE " deniyor.
Amerika bu işe bakıyor malum, hedometre ölçümleri yapılıyor ve son 10 yıla bakıyorlar ve en mutlu yıl 2015 çıkıyor.
Ve 2020 yılı en mutsuz yıl çıkıyor.
Çok enteresan günler var.
Amerika'da, en mutsuz tweet’lerin atıldığı gün Tom Hanks'in korona olduğu günmüş.
Bir de NBA maçlarının iptal olduğunun açıklandığı günmüş.
Sadece 2020 yılı değil son 10 yılın en mutsuz günü, George Floyd 'un nefessiz kalıp öldüğü günmüş.
İnsan bunları okuyunca, öğrenince, keşke bizim de bir hedometremiz olsa diyor.
Ben en mutsuz günümüzü, ya da günlerimizi çok merak ediyorum.
Bizde sosyal medya kullanıcıları çok farklı.
Samimiyet konusunda benim inancım çok zayıf.
Ruhumda hiçbir yerleri yok.
Özelikle twitter.
Bir hikaye var ya.
Devekuşuna sormuşlar.
Şu yükü taşımısın?
"Ben kuşum taşıyamam" demiş.
"Madem kuşsun uç da görelim" demişler.
"Ben deveyim uçamam" demiş.
Yani son moda insanlık hali de aynen bu hesap.
Yaz, çiz, salla, acıt, ısır, unut, yenilerini kovala.
Avcı gibi hep kovala dur.
Aman kalbinin merhametinde buluştuğun, oradan tanıdığın tek insan olmasın.
Orada var olmaya çalışırken, aşağılık kompleksinden başkalarını yok etmeye çalışan insanlar.
Bizim hedometre bu aslında da.
Neyse.
Funda'nın aklındakiler…
… Gazeteler de hayat yazan köşe yazarları var.
Hayata dair, magazine dair, sokağa dair ne varsa yazıyorlar.
Gazetelerde köşeci erkek yazarlar daha çok niyeyse.
Sanki onlar hayatı olanı, biteni, sokağı daha fazla yakalıyorlar.
Neyse.
Bu adamlar kadınlarla ilgili yazı yazınca bazen sinirime gidiyor.
Adam yazmış.
Pandemi döneminde biz kadınlar da herkes gibi maske takıyoruz ya.
Maskeden dolayı, ağız burun kapalı ya, suratın altını gösteremiyoruz ya.
Göz makyajımız çok değişmiş.
Ağzımız kapalı olduğu için göz makyajına daha fazla asılmışız.
"Çok belirgin şeyler yapıyorlar" demiş adam.
Bir şakaktan bir şakağa daha koyu belirgin kalemler çekiyormuşuz.
Nişantaşı sokakları dansöz makyajı ile dolaşan kadınlarla doluymuş.
Sana ne yahu demeyeyim ayıp olmasın.
Ama.
Seni uyanık seni
İyi bir şey mi yazdın?
Kötü bir şey mi yazdın?
Belli değil.
Ama ben anladım.
... Atena Gökhan.
Ne dersen de, ne yazarsan yaz, seni hep seveceğim.
Pek seveceğim.
Ne zaman O Ses yarışma jürisinden ayrıldın, sosyal medyada daha fazla yaşamaya başladın.
Yaz Allah! yaz.
Özgürlük var, canın ne isterse ne düşünürsen yazarsın.
Aslında kime ne.
Çok tatlı bir adamsın.
Çok şahane bir müzisyensin.
Şarkılarının hastasıyız.
Ama.
Son olarak, adalardaki faytonların kaldırılması ile ilgili, “faytonlar adalar kültürünün bir parçasıydı, kaldırıldığı için çok üzgünüm” demişsin.
Yahu Gökhan, senelerdir atlara yapılan bir zulüm vardı.
Sen o atların, zayıflığını, sayılan kemiklerini, tırnaklarını, nallarını, yelelerini, dişlerini, gördün mü?
Görsen böyle demezsin.
Gökhan'cım, dünya tatlısı adam.
Hemen ne dediysen geri al.
Yok da faytonlarda seni koşacaklar.