Kafkasların Kudüs'ü olan Karabağ'da Azerbaycan on üç günde oluşturduğu askeri etki ile Ermeni tarafının işgal statükosunu bozdu.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin (1918-1920) kurucularından olup mücadelesi ve yazdıklarıyla tarihe geçen Mehmet Emin Resulzade, “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözüyle her zaman hatırlanıyor.
Kafkasların Kudüs’ü olan Karabağ’da Azerbaycan on üç günde oluşturduğu askeri etki ile Ermeni tarafının işgal statükosunu bozdu. Azerbaycan egemen ve bağımsız bir devlet olarak uluslararası hukuktan kaynaklanan kendi toprak bütünlüğünü koruma ve meşru müdafaa hakkını kullanarak saha da askeri etki oluşturdu. Bakü artık sorunun nedenlerini masada izah etme yerine, alanda işgal altındaki topraklarını kurtararak Ermenistan'ın elindeki işgal stratejisini bozdu. 12 Temmuz’da Tovuz saldırısı ile 27 Eylül Terter’e saldırılması ve ardından Azerbaycan ordusunun ileri kurtarma harekatı. Bu çatışma ve uygulanmayan insani ateşkes Azerbaycan’a “nedenleri” ve “sonuçları” açısından güç verdi. Ermeni tarafının ateşkese riayet etmemesi beklenen bir durum olsa da artık sahada ve masa da güçlü bir Azerbaycan var.
Azerbaycan kendisinin istediği çekilme takvimi olmadığı takdirde, işgal edilmiş topraklarını kurtarma gücünde askeri yeterliliğini göstermiş oldu. Meşru olarak haklılığını, askeri alanda elde ettiği başarılarla diplomasi masasına taşıyacak olan bir Bakü var. Türkiye’nin her dönem artan dengeleyici gücünü yanına alan Azerbaycan 1991’in derin çaresizliğinden 2020’nin meşru hakkaniyetine ulaştı. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kadim kardeşlik iki devletli tek millet şiarını aşarak tek devlet halinde hareket etme yeteneğini gösterdi. Bakü bununla “sahada ve masada” her zamankinden daha güçlü hale geldi. Azerbaycan’ın, bu son 15 günde elde ettiği üstünlüğü ve Türkiye’nin dengeleyici güç olarak etkisi başta Rusya, ABD, Fransa ve İran’ı Karabağ sorunsalına yaklaşımlarını yeniden değerlendirmelerine yol açacaktır.
Rusya, ABD, Fransa’nın eş başkanı olduğu Minsk Grubu’nun diplomatik bir yaklaşımla Karabağ işgalinde gelinen son dönem de “öteleyici” ve çatışmayı “önleyici” pozisyon alarak Ermenistan’a soluk almak için zaman kazandırma fotoğrafı verdiler. Çözümsüzlük 30 yıldır işgal için adeta adı konmamış çözüm halinde statükolaştı. Diğer yandan komşu İran’da Türkiye-Azerbaycan kardeşliği, bölgedeki dengeleri dengeleyici bir güç etkisi ile yeniden kurma kapasitesinden dolayı rahatsızlık var. İran medyasında Türkiye hakkında üst üste yapılan haberler endişenin göstergesi. Başta Tebriz olmak üzere Türkler İran’ın asli unsurudur. İran’da en az 40 milyonu aşkın kişi Türkçe konuşmakta. Azerbaycan Karabağ’da yaşanan çatışmalar, İran Türklerini milli kimlikleri ile seslerini yükselmesine neden oldu. Tahran’da iktidarı elinde tutan kesim “TÜRK” dayanışmasından rahatsız. Tüm süreçte “Karabağ İslam toprağıdır” diyen Tahran ‘Ermenistan işgalcidir’’ diyemedi. Diğer yandan Şii algısı üzerinde etki oluşturan İran’ın dış siyasi yatırımlarında Kafkasya Coğrafyasının Orta Doğu kadar yer tutmadığını hatırlamak lazım.
Azerbaycan’ın tüm bu dengeler içinde atacağı adımlar kazanımlarını şekillendirecek. Masaya otur denilen Bakü muhataplarına sahayı hatırlatıyor.