Anne karnına düştüğünüz andan itibaren yaşamın sürdürülebilmesi için beslenmek şarttır.
Beslenme, insanın büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı olarak uzun süre yaşamını sürdürmesi için gerekli olan öğeleri vücuduna alıp kullanabilmesidir. Bireyin yaşına, metabolizmasına, genetiğine, cinsiyetine, aktivite durumuna, hastalıklarına, yaşam şekline göre çeşitlilik gösteren beslenme örüntüsü kişiye özgü olarak planlanmalıdır. İlerleyen yaşlarda kronik hastalıklara yakalanmadan sağlıklı ve kaliteli yaşam sürebilmek için beslenmeye oldukça dikkat edilmelidir. Kişinin doğumundan itibaren vücuduna aldığı besinlerin bazıları vücuduna zarar verecek nitelikte olabilir ve vücuda alındıktan sonra kişide yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bazı semptomlara neden olabilir. Bu semptomların oluşmasında etkili olan iki durum söz konusudur. Birincisi besin alerjisi ikincisi besin duyarlılığı yani besin intoleransıdır. Ben sizeler için bu yazımda her ikisini de açıklamak istedim.
Besin Alerjisi Nedir?
Alerji, vücudun yabancı olarak tanıdığı solunabilen (polen, toz gibi), yenilebilen (besin), iğne ile enjekte edilebilen (penisilin gibi), deriye doğrudan temas edebilen (gümüş takılar gibi) maddelere karşı oluşan savunma mekanizmasının abartılı olarak çalışması halidir.
İnsan vücuduna giren ve kanda kendine özgü bir karşıt madde oluşturan yabancı maddelere ‘antijen’, oluşturulan karşı maddeye ‘antikor’ adı verilir. Bu antijen bir alerjiye yol açarsa ‘alerjen’ adını alır. Alerjik reaksiyonların ortaya çıkması için az miktarda alerjene maruz kalmak yeterlidir. Alerjik bir etkilenme meydana geldiğinde bağışıklık sistemi vücudun yabancı ve zararlı maddelere karşı doğal olarak ürettiği ‘IgE antikoru’nu üretir.
Besin alerjisi, immün sistemin normal şartlarda zararsız olan bazı besinleri zararlı bir madde olarak algılayıp ani tepkiler göstermesi durumudur. Bu belirtiler, dil-ağız ve yüz şişmesi, nefes darlığı, kan basıncının düşmesi, bulantı, kusma, ishal, kaşıntı, kurdeşen dökme olarak kendini gösterir. Hatta anafilaktik şoklara sokarak ölümle bile sonuçlanabilir.
Besin alerjisinin kaynakları genetik yatkınlık, alerjenle aşırı temas ve ince bağırsaktaki koruma mekanizmasının bozukluğu olabilir. Besin allerjileri, immünolojik (bağışıklık sistemi) mekanizmalar tarafından tetiklenen besin ya da besin katkı maddelerine karşı gelişen anormal bir yanıttır.
Her insan herhangi bir besine karşı alerjik tepki verebilirse de, insanlarda sıklıkla rastlanan alerjiye neden olan besinler şunlardır:
- İnek sütü
- Yumurta
- Balık ve kabuklu deniz ürünleri
- Kabuklu ve yağlı kuruyemişler (fındık, yer fıstığı gibi) - Buğday, soya gibi tahıllar başlıca sırayı oluşturur.
Bu alerjik besinler kendisine benzeyen diğer besinlerle çapraz reaksiyona girebilirler. Örneğin, yer fıstığına alerjisi olan bir bireyin fındık ve bademe de alerjisi olabilir.
Besin (gıda) İntoleransı:
Besin intoleransı (gıda intoleransı), kişilerin vücutlarının, tükettikleri besinlere karşı farkında olmadan duyarlılık göstermesidir. Bu bakımdan duyarlılık, alerji ile karıştırılmamalıdır. Gıda alerjileri daha hızlı gelişirler, dolayısıyla kişiler bunu rahatça farkedebilirler. Ancak gıda intoleransı daha yavaş geliştiğinden kişilerin tükettikleri hangi besine karşı duyarlılıklarının olduğunu anlamaları güçleşir. Besin intoleransı, vücutta Immünglobülin-G’ye bağlı olarak gecikmeli reaksiyon gösteren bir duyarlılıktır. Besin duyarlılığı veya intoleransı sık karşılaşılan bir durumdur.
Besin İntoleransının Nedenleri:
- Vücuttaki enzim eksiklikleri
En çok bilinen ve benimde çevremdeki insanlardan en çok duyduğum şikayetlerden bir tanesi süt ve yoğurt gibi süt ürünlerini tükettiğimde karnım şişiyor, karnım ağrıyor gibi söylemlerdir.
Vücudunuzda genetik olarak eksik olan laktaz enzimi yokluğunda vücuda alınan laktoz sindirilemediği için kalın bağırsakta bakteriler tarafından fermante edilir fermantasyon sonucu oluşan gaz ağrılara neden olur. İşte biz buna besin intoleransı diyoruz. Buna ek olarak; Alkol, baklagil, bazı meyvelere karşı intoleranslarda enzim eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
- Sızıntılı Bağırsak Sendromu
Bağırsak duvarında bulunan boşluklar sağlıklı kişilere göre bazı bireylerde daha büyüktür. Bu yüzden protein molekülleri vücut tarafından tam olarak parçalanıp sindirilmeden emilmektedir. Örnek olarak Çölyak hastalığını sizlere söyleyebilirim. Çölyak hastalığında buğday, çavdar, yulaf gibi tahıllarda bulunan ‘gliadin’ denilen protein ince bağırsaktan emilemediği için toksik etki yaratır. Bu etki sonucunda, yağlı diyare, karında şişkinlik, iştahsızlık, huzursuzluk, yorgunluk, çocuklarda büyüme geriliği gözlenir.
- Endüstriyel ve İşlenmiş Gıdaların fazla tüketimi
Bu tür gıdalar içerisinde katkı maddesi (gıda boyaları, nitrat bileşenleri gibi) bulundurduğundan dolayı sık tüketimi vücutta birikerek toksik etki oluştururlar. Bu tür besinleri fazla tüketmekten kaçınarak bağırsağınızı korumuş olacaksınız.
- Bazı ilaçların uzun süreli ve sürekli kullanımı
Çoğu ilaç uzun süreli kullanımından sonra bağırsak florasına zarar verir. Özellikle antibiyotikler, ağrı kesiciler, doğum kontrol ve sinir yatıştırıcı ilaçların bağırsak florasını bozduğu bilinmektedir. Bu tür ilaçları kullanırken kullanım sürenize dikkat etmelisiniz yoksa besin intoleransı gelişebilir.
- Geçirilen çeşitli hastalıklar
Bazı virüsler, bulaşıcı hastalıklar, diyabet, kanser, otoimmün bozukluklar, obezite gibi hastalıklar bağırsak florasına ciddi şekilde zarar verir. Bu hastalıkların oluşmasıyla besin intoleransının gelişmesi mümkündür.
- Kötü Beslenme
Uzun süreli aç kalmak, aşırı yemek yemek, çok fazla şekerli ve yağlı besinler tüketmek, sürekli aynı tip beslenmek gibi sağlıksız ve kötü beslenme sonucunda bağırsak florasında bozukluklar meydana gelerek besin intoleransı gelişir.
- Stres ve diğer faktörler
Kısa süreli stres bağırsak florasında yıkıcı etki oluşturur. Stresli durum geçtiğinde düzelir. Ancak uzun süreli stres dediğimiz fiziksel ve psikolojik stres kalıcı hasarlara neden olabilir. İleri yaş, alkol tüketimi, toksik maddelere maruz kalma besin intoleransını tetikleyen diğer faktörlerdir.
Besin İntoleransı Sonucunda Oluşan Rahatsızlıklar:
Vücudumuzda saydığım nedenlerden dolayı bağırsağın düzgün çalışamaması sonucunda alınan gıdalar kana parçalanmadan geçerler. Vücudumuzun savunma sistemi bunları zararlı madde olarak algılar ve tıpkı bir virüs veya bakteri gibi muamele ederek besinle savaşmaya başlar. Bu savaşın sonunda vücutta inflamasyonlar gelişir ve yan etkiler ortaya çıkar. Bu yan etkiler;
- Obezite ve aşırı kilo problemi, kilo verememe
- Bağırsak ve mide problemleri- şişkinlik, gaz, kabızlık, ishal, midede ağrılar, irritabl bağırsak sendromu, çölyak hastalığı gibi..
- Deri ve cilt hastalıkları- akne, sedef, ürtiker, ağızda yaralar
- Migren ve baş ağrısı
- Kronik yorgunluk
- Romatizma ve eklem ağrıları
- Hipertansiyon
- Depresyon gibi pek çok hastalığa neden olmaktadır.
Tüm bu sağlık problemlerinin etkisinden kurtulmak için vücudunuza aldığınız hangi besinin size zararlı etki yarattığını bulmanız ve bulduğunuzda alerjiniz varsa diyetinizden tamamen çıkarmanız intoleransınız varsa intolerans geçene kadar belli bir süre diyetten çıkartıp yavaş yavaş diyetinize eklemeniz gerekmektedir. Tabii bunu yaparken bir diyetisyene danışarak ve diyetisyen eşliğinde kontrollü şekilde size uygun hazırlanan beslenme programıyla daha kaliteli yaşamayı hayatınıza geçirmiş olacaksınız.