Günlerdir kalbimiz ağzımızda savaş haberlerini takip ediyoruz.
Hemen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ne iş yapar diye Google’da arama yapıyorum. “Amacı, Uluslararası güvenliği ve barışı sağlamak”, sonucu çıkıyor önüme. Önceki gün BM Güvenlik Konseyi, New York’ta İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara ilişkin toplantı yaptı. ABD, toplantıda Gazze Şeridi’ne insani yardım sağlanması için İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalara “ara verme” çağrısında bulunan karar tasarısını veto etti.
Günlerdir kalbimiz ağzımızda savaş haberlerini takip ediyoruz. Bir kere daha anladım ki acının dili, dini, ırkı, rengi olmuyormuş. Bütün dünya bu kadar ayaklanmış yeter artık diyorken, bürokrasinin bu durumu görmezden gelmesi gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Bebeklerin, çocukların, kadınların, erkeklerin, yaşlıların yani masum halkın, özellikle katledildiği bir savaş ise hiç ama hiç kabul edilebilir bir durum değil. İsrail ve Filistin arasında her ne yaşanırsa yaşansın bunun bedeli masum insanlara ödetilmemeli. Ve ABD’nin verdiği veto kararı savaşa destek çıkmanın en büyük resmidir.
Büyük bir insanlık suçu, bir soykırım, bir savaş suçu işlenirken üç maymunu oynayıp herkes kendinden sorumludur tavrı küstahlıktan başka bir şey değildir. Onlarca insanın aç kaldığı, içecek su, ilaç bulamadığı, hastanelerin bombalandığı, özellikle bebek ve çocukların hedef alındığı bu durumda lider vasıflı kişilerin hiçbir şey yokmuş gibi davranması insanlık tarihinin en büyük ayıbı olsa gerek. Acının rengi olmaz bizler İsrail’deki müzik festivaline yapılan saldırının şokunu ve üzüntüsünü yaşayamadan, İsrail misli ile can aldı.
Ağlayan anneler, can çekişen çocuklar, çaresiz doktorlar; İnsanlık bugün Filistin’de yaşananları asla unutmayacak.
Cumhuriyetimizin 100. Yılının büyük gururu ile Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ile anıp, Atamızın da dediği gibi ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ sözü ile bir gün dünya barışının yaşanmasını diliyorum.