İstanbul'un birçok yerinde inşaatlar yükselirken, yan yana yapılan iki binadan birinin fiyatının diğerine göre daha yüksek olduğunu görüyoruz.
Yatırımcı açısından da orta ve uzun vadeli getirileri, inşaat kalitesi, imkanları çok daha farklı avantajlar sağlayabiliyor. Binalardan biri markalı bir projeyken diğeri sıfırdan inşaatsa bu farklılıklar sıkça göze çarpıyor.
ERA Gayrimenkul tarafından yapılan bir değerlendirme geçen günlerde markalı konut kategorisindeki yükselişe işaret etmek amaçlı olarak basında yer aldı. Habere göre, ERA Gayrimenkul Türkiye Genel Müdürü Özhan Atalay, markalı gayrimenkullerin satış koşulları, yüksek kira getirisi, kullanılan ürün kalitesi ve sosyal alanlar gibi birçok avantaj sunmasıyla birlikte yatırımcıların ve oturum amaçlı gayrimenkul almak isteyenlerin ilk tercihi olmaya başladığını belirtti ve markalı konut satışlarının toplam konut satışlarının yüzde 35’ine ulaştığını söyledi. Bir başka ifadeyle şu an istatistiklerde gördüğümüz her 3 konut satışından biri mutlaka markalı konut üreticilerinin projelerinden gerçekleşiyor.
Türkiye’nin markalı konut pazarının önemini 2000’li yılların başında, hatta 2004 yılından itibaren fark ettiğini düşündüğümüzde bugün gelinen üçte birlik oran aslında hiç de azımsanmayacak bir başarıya işaret ediyor. Bu bardağın dolu tarafı...
Bir de boş tarafına bakalım. Türkiye’de hala satışların yüzde 65’ini mahalle arasında üretilen konutlar oluşturuyor. Genelleme yaparak bu alanda kaliteli iş yapanları zedelemek istemem ama yüzde 65’lik dilimde denetimsiz, malzeme kalitesinden emin olunamayan, merdiven altı üretim diye tabir edilebilecek konutların büyük bir kısmı oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. Dolayısıyla Türkiye hala bu alanda yolun başında. Zaten Atalay da bu pazarın genişlemesi gerektiğini ifade ederken, bu trendin hızla büyükşehirlerden küçük şehirlere doğru yönelmesi tavsiyesinde bulunuyor. Aksi taktirde sadece İstanbul, sadece Ankara, İzmir pazarında üretim yapmakla markalı projelerin satışlarda üstünlüğünü sağlamak kolay olmayacak duruyor. Oysa markalı projeler, ayrıcalıklı bir ürüne sahip olmak demektir.
Markalı projelerden yer aldığında markanın gücüne göre farklı getirileri mevcut.
Ilıman ekonomi ikliminde 18 ay sonrasında yapılan yatırımın değeri artmaya başlar. Her geçen yıl değerine değer katan bir mülkünüz olur. Konutta amortisman değeri genelde 20-25 yılla hesaplanırken markalı projelerde bu durum konut fiyatını prim yapması üzerine matematikle daha da avantajlı hale gelir. Ayrıca projeden satın alma niyetinde olanlar acaba inşaat yarım mı kalacak veya tamamlandığında ortaya ne çıkacak gibi endişeleri fazla yaşamazlar.
Diğer taraftan sizin için düşünülen birçok olanağın size ekstra maliyeti vardır. Yılda iki kez kullanacağınız yüzme havuzu veya hiç kullanmayacağınız koşu bandı sosyal tesis giderleri olarak size yansır. Çünkü artık siz sadece ‘ev’ değil, bir hayat ve yaşam tarzı satın alıyorsunuzdur.
İlerleyen yıllarda da popülaritesini kaybetmeyecek, inşaat kalitesi yüksek olan markalı konutlar satın alırken de, kiralarken de diğer konutlara oranla daha pahalı olacaktır.