Rusya, İran ve Türkiye heyetlerinin Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da Suriye konulu 16. Astana görüşmeleri hem Suriye'nin hem de bölgenin geleceği için zorlu bir virajın aşılması şeklinde gerçekleşti. Diplomaside en zor savaşan tarafları masaya oturtmaktır.

Rusya, İran ve Türkiye heyetlerinin Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’da Suriye konulu 16. Astana görüşmeleri hem Suriye’nin hem de bölgenin geleceği için zorlu bir virajın aşılması şeklinde gerçekleşti. Diplomaside en zor savaşan tarafları masaya oturtmaktır.

Türk heyetine Astana’da Dışişleri Bakanlığı Suriye Genel Müdürü Büyükelçi Selçuk Ünal başkanlık etti. Türkiye Ünal’ı Kanada büyükelçiliği döneminde başarılı çalışmaları ile tanıdı. Ünal ve beraberindeki heyet Kazakistan öncesi Moskova’da da ikili temaslarda bulundular. Türk dışişleri Çavuşoğlu döneminde sahada ve masada etkin ve yerinde diplomasi üzerine bir strateji yürütüyor
Türkiye terörle mücadelede Rusya-İran ve rejim tarafına terör örgütü PKK-YPG için ortak açıklamada üç garantör ülkenin Suriye'de Fırat Nehri'nin doğusundaki ayrılıkçı planlara karşı koyacakları ifade edilmesidir. Açıklamada, “Taraflar, Suriye'nin birliğini baltalamayı ve komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit etmeyi amaçlayan Fırat Nehri'nin doğusundaki ayrılıkçı planlara karşı koyma kararlılıklarını teyit etti” ifadelerine yer verildi. Bu ifadeler aynı zamanda terör örgütünü himaye eden ABD ve diğer ülkeler için Türkiye’nin hassasiyetleri açısından önem arz etmekte.

ASTANA MASASI SAHADA SES VERDİ

Astana açıklamasından rahatsız olanlara bakılırsa ilk açıklama PKK’dan geldi. Terör örgütü PKK taraftarı yayın organlarında Astana bildirisi eleştirildi. Astana’nın Fırat’ın doğusuna karşı bir açıklama olduğu belirtildi. Belli ki, toprak bütünlüğü ifadeleri ile Suriyeli sivillere yapılan saldırılar ifadesi örgütü aşırı derece rahatsız etmiş. Rusların Suriye’deki PKK ile olan pozisyonunu için bu süreçte değişkenlik olur mu bir soru işareti. Ama Astana’daki Rus heyeti başkanı Lavrentiyev, ABD’nin Afganistan’dan apar topar çıktığını PYD’ye hatırlatması alan okumaları açısından not edilmelidir.

- Elbette Türk heyetini Nur Sultan öncesi Moskova ziyaretinin arkasında BM’de devam eden Suriye'ye sınır ötesi yardımlar için hazırlanan taslak sürecinde olan karar vardı.
Türk dışişleri BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkı olan Rusya üzerinde Moskova ve Nur Sultan’da çalıştı. Bir yandan sahadaki durum ve diğer konular ele alınırken Türk heyetinin diğer önceliği BM yardım kapısının uzatılması idi. Nitekim, Moskova ve Astana görüşmelerinin hemen ertesi günü Cilvegözü sınır kapısının açık tutulmasının bir yıl daha uzatılması kararı alındı.
Diplomaside masa çetindir. Astana formatında masada Rusya ve İran oturuyorsa işler kolay yürümez. Hem ikili görüşmeler, hem üçlü müzakereler ortak bildiriye yansıdı;

-Sivil tesisleri hedef alan saldırılar dahil olmak üzere, Suriye'nin çeşitli yerlerinde artan ve masum yaşamların yitirilmesiyle sonuçlanan terör faaliyetlerini kınamışlardır.

-Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlarken aralarındaki işbirliğini sürdürme hususunda mutabık kalmışlardır.

-Sivillere yönelik artan saldırılar konusunda endişelerini dile getirmişlerdir.

-Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine dair kanaatlerini ifade etmişler.

-Anayasa Komitesi'nin önemli rolünü vurgulamışlardır.

-Suriye'deki insani durumdan ve tüm Suriye'nin sağlık sistemi, sosyo-ekonomik ve insani durumu bakımından büyük bir sınama teşkil eden COVID-19 salgınının etkisinden duydukları derin endişeyi yinelemişlerdir.

-Ülke genelinde tüm Suriyelilere insani yardımı arttırmanın gerekliliğini vurgulamışlardır.

-Sığınmacıların Suriye'deki asıl ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının gerekliliğinin altını çizmişlerdir.

En zorlu düğüm ise elbette İdlib

Suriye sahasında geleceği ve nereye everileceği hep bir soru işareti olan İdlib elbette .. Ortak bildiride , “Taraflar, DEAŞ, El Nusra Cephesi/Heyet Tahrir el-Şam, ayrıca El Kaide ya da DEAŞ ile bağlantılı diğer tüm kişilerin, örgütlerin, işletme ve kuruluşların ve de BM Güvenlik Konseyi tarafından böyle kabul edilen diğer terörist grupların nihai olarak yok edilmesi için iş birliğini sürdürmeyi ve aynı zamanda uluslararası beşeri hukuka uygun olarak sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlamayı kararlaştırdı” denilmesinin yanı sıra Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’nin İdlib bölgesi için “Taraflar, İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki durumu ayrıntılı bir şekilde değerlendirdi ve İdlib konusunda mevcut olan tüm anlaşmaları eksiksiz olarak yerine getirerek ‘sahada’ sükunetin korunması gereğinin altını çizdi.” Yani herkes attığı imzanın arkasında dursun denildi.
Astana masası Suriye’deki rejim ve muhaliflere Cenevre’yi bir kez daha işaret etti. Türkiye sahada Suriyelilerin geri dönmesi için etkin mekanizmaların işlemesini istiyor. Elbette hepimizin beklediği barış ve huzur şimdilik Suriye için çok uzak görünse de Astana’da zorlu bir viraj daha aşıldı.