Son günlerde dillendirilen "Salgında Dördüncu Dalga"ya ne kadar hazırız bilemiyoruz, mutasyonla yüz göz olmuş, sonu gelmez kontak ortamındayız.

Şu sıralar yaşamımızda salgınla ilgili değişen bir şey yok gibi. Pandemi döneminin şu aşamasında ne durumda olduğumuzu hiç bilemiyoruz. Bilebildiğimiz, nefesini ensemizde hissettiğimiz, yayılma eğilimindeki Delta Varyantı’nın kollarında olduğumuz..

Son günlerde dillendirilen “Salgında Dördüncu Dalga”ya ne kadar hazırız bilemiyoruz, mutasyonla yüz göz olmuş, sonu gelmez kontak ortamındayız. Bir bilinmezlik içindeyiz. Delta Varyanıtı’nın yayılma hızında pek de yavaşlama yok gibi görünüyor. Kısa sürede hızla, yüzün üzerine çıkan vaka sayılarıyla giderek artmaya başlayan endişelerle kafalar iyice karışmış durumda..

Son zamanlarda yaşanan bir başka bilinmez ise; aşılama konusunda yaşanan karmaşa da. Giderek artmaya başlayan aşı karşıtlığı kafalardaki endişelerin nedeni olarak gösteriliyor. Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, aşılama oranları hala istenen seviyelerde değil. Aşıya olan direncin dillendirilmesi durumu iyice zorlaştıracak gibi. Kovid-19’un yeni mutasyonları ile mücadelede en güvenilir olanı aşılamanın gereken sayı ve oranlara ulaştırılmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nun ısrarla belirttiği gibi, en az iki doz aşı sürecini tamamlamış olmak, bulaşmayı oldukça yavaşlatabilecekmiş. Aşılı olmak varolan önlemlerden tamamen vazgeçmek anlamına gelmiyor. En azından viriüsün bulaşması durumunda hastalığı daha kolay atlatma kolaylığını sağlayabiliyormuş.

Aşı karşıtlığı konusu doktorlar arasında da yaygınlaşmış. Geçtiğimiz günlerde gelen bilgilere göre aşı karşıtlığı propagandası yaptığı söylenen 20 civarında doktor hakkında Türk Tabibler Birliği’nce soruşturma başlatılmış. Doktorların bu davranışları oldukça şaşırtıcı. Kabul etmek mümkün değil. Salgından korunmak için aşılama işlemleri mutlaka tamamlanmalıdır. Aşı, en etkin ve güvenilir bir yoldur. Aşı karşıtlarının “bana birşey olmaz kendimi koruyorum” yaklaşımları hiç de doğru bir yaklaşım değil. Aşısız dolaşmak sadece kendine zarar vermez başklarına da zarar verebilir.

Aşılama işlemlerinin, istenen seviyelere uşlaşabilmesi için anılması gereken önlemlerden en çok konuşulanı ise; toplu alanlara girişte aşı belgesi olmayanların engellenmesi uygulamasıdır. Özgürlüklerin kısıtlanması gibi bir dirençle karşılaşması olayı farklı bir yerlere çekmekten başka birşey değildir. Bu tür durumlarda gerekli ve zorunlu olan bazı önlemleri almak, başvurulacak en etkin uygulamalardan biridir. Bu ortamda en geçerli olan aşılamanın amacına ulaşması için yapılması gereken mutlaka yapılmasıdır.

Vaka sayılarının, paralelinde vefat sayılarının da artma eğiliminde oluğu bu dönemde yapılması gerekenler mutlaka yapılmalıdır. Gereken her önlem zorunlu hale getirilmeli. Salgın korkusundan kurtulamayan, direnci düşük toplumumuz yeni bir dalgaya kapılmaya hiç de hazır değildir.

BİR TUTAM TEBESSÜM

ON DOLAR ON DOLARDIR!

Yaşlı bir çift her yıl yılda bir gelen festivale giderlermiş.

Her sene yaşlı adam gezi başına 10 dolara biletle katılınan bir uçak gezintisine katılmak ister, her sene de karısı itiraz eder ve şöyle dermiş: "10 dolar 10 dolardır."

Üç yıl beş yıl "10 dolar 10 dolardır" derken en sonunda yaşlı adam demiş ki;

"Bak, artık 71 yaşındayım, bu uçağa bu sene binmezsem bir daha hiç şansım olmayabilir."

Fakat karısı tınmamış ve şöyle demiş; "10 dolar 10 dolardır...". Ama bu sırada uçağın pilotu bunları duymuş ve ikisine bir pazarlık önermiş. İkisi de uçağa binecekler, eğer uçuşun başından sonuna ses çıkarmadan dururlarsa bedava. Ama eğer “çıt” çıkarırlarsa, 10 dolar ödeyecekler...

Yaşlı çift kabul etmiş. Ve uçağa binmişler. Pilot da bahis söz konusu olunca başlamış acayip manevralar yapmaya... Taklalar atmış, uçağı kendi ekseninde döndürmüş, ani duruşlar, dönüşler, dalışlar yapmış ama arkadan ses yok! En sonunda pes etmiş ve uçağı indirmiş.

Yaşlı adama dönmüş;

"Bildiğim her numarayı denedim. İyi dayandınız. İkiniz de çıt çıkarmadınız...

Yaşlı adam cevap vermiş:

"Karım uçaktan düşünce aklımdan söylemek geldi, ama 10 dolar 10 dolardır..."