Geçtiğimiz hafta sonu "akıllara durgunluk veren" bir derbi karşılaşması oynandı.
Bu günkü konumuz Fenerbahçe,
Geçtiğimiz hafta sonu “akıllara durgunluk veren” bir derbi karşılaşması oynandı. “Akıllara durgunluk veren” diyorum, Avrupa’nın en önde gelen derbi karşılaşmalarından biri olarak bilinen Galatasary-Fenerbahçe derbisidir sözünü ettiğimiz, hepimizin malumudur.
Bu derbiye gelirken her iki takımda son haftalarda pek de iyi sonuçlar almıyorlardı. Fenerbahçe başarısız sonuçlarıyla hızla puan cetvelini orta sıralarına doğru yol almaktaydı ve bu son görüntüsü ile psikolojik olarak darmadağınık durumdaydı.
Kendi sahasında oynayacağı bu çok önemli derbi öncesinde Galatasaray da Fenerbahçe’nin olduğu durumdan pek de farklı değildi.
İşte öylesine bir derbi karşılaşmasıydı. Her şeye rağmen, takımını ve şu anki durumunu sırtlayabilecek Fatih Terim’in yönetimindeki Galatasaray’ın, kendi sahasındaki bu zorlu karşılaşmadan galip çıkabileceği akla gelen ilk ihtimallerden biriydi.
Derbi öncesi durumuyla ilgili Fenerbahçe hakkında şunları yazmıştım;
“Özellikle Fenerbahçe için, tam bir “kaosa gidiş” görüntüsü var gibi. Bu “kaos”un görüntüleri son haftalarda giderek kendini hissettirmeye başladı bile. Şimdilik münferit gibi görünen, son haftalarda tribünlerden yükselen Pereira ve oldukça dikkat çeken yönetim “istifa” sesleri, taraftarın rahatsızlığını görmek istemeyenler ve ciddiye almayanlar için bir “ikaz” olmanın ilerisine taşınacak gibiyd.
Fenerbahçe iyi oynamıyordu. Teknik çalıştırıcı Vitor Pereira kadro konusundaki yanlışlarına devamda ısrarlıydı. Kadro kurarken oyuncu seçimlerindeki “laf dinlemez” tavırları, taraftarın iyice gözüne batmaya başladı, Özellikle son transferlerin isteneni verememlerine rağmen, onların ısrarla sahaya sürülmesi, asıl ilk onbirde olması gerekenlerin yedek kulübesine hapsedilmesi, karşılaşmaların son dakikalarında kurtarıcı olarak sahaya sürülmeleri Pereira’nın keyfi uygulamaları olarak değerlendiriliyor ve bu konu taraftarda kızgınlığı iyice arttırmaya başlamıştı.
Bu arada, başta dünya yıldızı Mesut Özil’in, iyice formu düşmeye başlayan, belli ki bazı olaylardan etkilendiği gözlenen, Pelkas’ın kadroda tercih edilmemesi, ayrıca; kadronun en formda golcülerinden Valencia’nın çok yanlış kullanılması, Türkiye’nin en iyi orta saha oyuncularından Mert Hakan’ın neredeyse hiç kullanılmaması, “sadece ben bilirim” diyen Pereira’nın, takımı etkileyen en belirgin yanlışlarıydı. Taraftarın bir başka rahatsızlığı ise; Başkan Ali Koç’un tüm bunlar karşısında sessiz kalması. Pereira’nın Mesut Özil’e olan anlaşılmaz tavrı, taraftarı iyice kızdırmaya başlamıştı. Bu gidiş, yıllar önce Pereira’nın Van Basten’e olumsuz tavrı ile özdeşleştrilmeye başladı çoktan.
Birileri aklını başına alması lazım. Taraftarın bu kez vereceği tepki, o zamanki gibi olmaz. Pereira’nın sabır taşıran, taraftarı ve hatta hatta Ali Koç’u hiçe sayan bu vurdum duymazlığının sonu hiç de iyiye gider gibi görünmüyordu.
Bu hafta birçok şeye gebe gibi. Son üç haftada alınan üç mağlubiyet ve kaybedilen dokuz puan, liderlikten hızla yedinci sıraya inme ve lider Trabzonspor’un sekiz puan gerisine düşmenin affedilecek hiçbir yanı yoktu.”
Tüm bunlarla sorunlar girdabında olan Fenerbahçe’de derbi öncesi bir şeyler oldu. O olan şey belli olmuştu. Başkan Ali Koç, başta Mesut Özil olmak üzere Mert Hakan ve İrfan Can Kahveci’nin yanı sıra Pereira’nın katıldığı olağanüstü bir toplantı yapılır ve belli ki, Başkan Ali Koç yumruğunu masaya vurmuştu. Pereira’nın yanlışlarından dönmesi, Mesut Özil ve İrfan Can Kahveci’nin saha içi organizasyonu üzerine kurulu bir onbir ve özellikle de üçlü savunmadan vazgeçilmesi kararı benimsenmişti.
İşte ne olduysa bu toplantıda oldu. Bu kurgu ve anlayışla sahaya çıkan Fenerbahçe onbiri farkını gösterdi. Karşılaşmanın başlangıcında geri düşmesine rağmen, Mesut Özil-İrfan Can Kahveci organizasyonunda, sadece Mesut Özil’e has bir golle önce bereberliği, son dakikada ise Crespo’un telafisi zor muthiş “şok” golüyle de 2-1 galibiyeti sağlayarak, olması gereken oldu ve çok konuşulan derbiden galip ayrıldı.
Derbiden geri kalanlar ve Fenerbahçe ile ilgili yazacaklarımız daha bitmedi ancak yerimiz bitti şimdilik. Kalanları da gelecek hafta yazalım.