SULANDIRMAYALIM BEYLER

Alican DEĞER 05 Eyl 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
İşin ciddiyetini azaltmak niyetinde değilim. Tam tersine bu işi sulandırmaya çalışanlara dikkat çekmek istiyorum.

İşin ciddiyetini azaltmak niyetinde değilim. Tam tersine bu işi sulandırmaya çalışanlara dikkat çekmek istiyorum. Adamlar neredeyse dünyanın en organize, en sinsi terör örgütünü kurmuşlar. Bir devleti ele geçirmelerine ramak kalmış. Ordudan, tapu dairesine kadar örgütlenmişler. Bunların hepsine eyvallah. Köklerini kazımak lazım iki kez eyvallah.

Ama geçmişte önüne bakmayıp ayağı taşa takılmış olanın bile şimdi kendisini FETÖ mağduru gibi göstermek, başına gelen kötü bir olayı nedenselleştirmek veya başarısızlığını örtmek için “Bana da bunu yaptılar” diye ortalığa çıkması sadece işi sulandırıyor. Tamam “Paranoyaklar bile takip edilebilir” ilkesini kabul edelim. Tamam kardeşim, tamam canım dostum, tamam da... Sen ne yaptın da “Hedef oldun?” Zamanında ağzını açmayan sen, hadi o zaman farklıydı diyelim milad kabul edilen 17-25’den sonra ne yaptın? Ben söyleyeyim: “Tısssss”

Bu ülkede 250 kişi sokakta kendi askerinin kurşunuyla can verdi. En azından onların hatırasına saygı duy. Onların canı, kanı üzerinden nemalanmaya çalışma. Sokaklarda vurulan bu insanların ailelerine saygı duy. Böylesi bir halk hareketini “10 yıl önce yolda yürürken ayağıma taş batmıştı. Onu FETÖ koymuştu” veya “Denize girerken suyu soğuttular, hasta oldum, FETÖ’dür” gibi ucuz açıklamalarına meze yapma. O sokakta şehit olan insanların aileleri bile “Mağdur olduk” demez, bu işten faydalanmaya çalışmazken ayıp olmuyor mu?

Zil zurna sarhoş bir şekilde direksiyona geçip, kendisini yakalayan trafik polislerine “Siz FETÖ’cüsünüz” diye saldıran adamlar gibi davranma. FETÖ soruşturmalarının bu derece sulandırılması sadece mücadeleye zarar verir. En çok da FETÖ’nün işine gelir.

 

 

Yeni köprü çok kavga çıkarır: Gidiş geliş 42 lira

 

 

Yavuz Sultan Selim Köprüsü gerçekten müthiş. Etkileyici bir yapı. Yapımı ve bitirilmesi. Sonrasındaki halkın sevinci falan çok iyi. Ama şimdi bu sevinç tersine döner diye uyarmak istiyorum. Köprü yapıldı diye sevinenler gişelere girip astronomik ücretleri ödeyince bunu belirleyen özel bir şirket diye düşünmezler. Tepkilerini başka tarafa yöneltirler.

 

Dün köprüden geçip bir görmek istedim. Yaptığım şey Anadolu yakasında köprüye en yakın katılımdan girmek ve Avrupa yakasında ilk çıkıştan çıkmaktı. Köprüden 5 dakikada geçtik. Ama çıkış neredeyse bir saat sürdü. Çünkü gişelerde OGS çalışmıyordu. Oluşan upuzun kuyruklar korna sesleriyle inliyordu. Herkes nakit vermek zorundaydı. Bu işlem zaten zaman alıyordu. Buna bir de  kamyonların çaresizliği ekleniyordu. Çünkü kamyonlarda çalışan şoförler haklı olarak OGS’leri olduğunu, para ile geçemeyeceklerini çünkü patronlarının bu parayı kendilerinden keseceğini iddia edip tartışıyorlardı. Böyle olunca da kuyruklar uzadıkça uzuyordu. Sıra bana gelince gişe 13 lira 15 kuruş yazdı. “Amma pahalı” diye düşündüm. Ama büyük konuşmamak lazımmış. Yarım saat sonra karşı yönden Anadolu yakasına geçtim. “Yine mi 13 lira vereceğiz” diye düşünürken daha beterini yaşadık. Bu seferki gişe kuyruğu daha uzundu. Yine güç bela gişeye vardık. 15 lira elimde hazırdı. Karşıma çıkan rakamı görünce şaşırdım. 29 lira yazıyordu. “Bu ne yahu” demişim. Gişe görevlisi çaresiz. “Abi ben bilmiyorum. Bak bölge müdürü orada” dedi. Üşenmedim, gişeyi geçince aracı sağa çekip yanına gittim. Kendimi tanıttım ve gidiş geliş 42 liralık ücretin çok pahalı, fahiş bir fiyat olduğunu söyledim. “Köprü ücreti eklenmiştir” dedi. İşte o zaman kafama dank etti. Köprü evet 9 liraydı. Ama köprünün üzerine ışınlanamayacağınıza göre bir yoldan gidecektiniz di mi? İşte o yol 33 liraydı. Yani aslında köprü ücretinin 9 lira olması kandırmacaydı. Çünkü köprüye ulaşmak için başka yol yoktu.

Bir başka sıkıntı ise bağlantı yollarının ücreti. En yakın mesafedeki iki bağlantı yolu gişesi arasındaki (Yaklaşık 6 kilometre) yolu 3 lira 85 kuruşa gidebiliyorsunuz. 6 bilemedin 7 kilometre yol için inanılmaz yüksek bir rakam. Çekmeköy’den üçüncü köprü bağlantı yolu üzerinden ikinci köprüye kısa yoldan bağlanmak amacı ile gişelere girerseniz yine yandınız. Bu da ücretli. Garibim gişe görevlileri perişan. Laf anlatamıyor. Bana sıra geldiğinde HGS bu kez 3 lira 85 kuruş yazdı. En yakın noktadaki iki gişe arası için çok yüksek bir fiyat. Aynı durum İstanbul-Ankara karayolunda da var. İstanbul gişelerden çıkıp, Sabiha Gökçen gişelere 1 lira 80 kuruşa giderken buranın, üstelik daha kısa bir yolun bu derece pahalı olması sorun yaratır, yaratıyor. Bilesiniz.

Başta söylediğimi tekrar ederek pekiştireyim. Diyelim ki Anadolu yakasında oturup karşıya işe üçüncü köprü üzerinden giden bir kişi cumartesi-pazar çalışmıyorsa bile ayda 950 lira köprü ve otoyol ücreti ödeyecek. Bunu kimse ödemez. Hiç bir otomobil de bu yola girmez. Gelelim işin duygusal boyutuna. Bu köprü temelinde bir özel sektör işletmesi. Ama yapımına başlandığı tarihten itibaren hükümet ile, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile özdeşleşmiş durumda. Vatandaş aradaki farkı bilmez. Cebinden çıkan parayı görünce selfi çektirmek için kuyruklara girdiğini unutur, başka şeyler düşünür. Ben şahsen çok çok mecbur kalmadıkça bu yolu kullanmam. O yüzden benden uyarması. Haberiniz olsun. Burada sorun var...