POST-MORTEM FOTOĞRAF OLARAK 1 MAYIS

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Bugün 1 Mayıs. Pazar gününe denk gelen resmi tatil. Hayırlara vesile olsun.

Bugün 1 Mayıs. Pazar gününe denk gelen resmi tatil.  Hayırlara vesile olsun. 

Size post-mortem fotoğraftan söz etmek istiyorum. Eskiden fotoğraf çektirmek pahalı bir şey olduğundan aile yakınlarından biri ölünce eve bir fotoğrafçı çağrılır ve ölü kişi diriymiş gibi giydirilir ve aile efradıyla fotoğrafı çektirilirmiş. Ölüm sonrası anlamına gelen post-mortemin böyle bir hikayesi var.  Şimdi günün anlam ve önemine uygun olarak 1 Mayıs’a geçelim. Yılda bir devrim sloganlarının tek tip terör örgütü kıyafetleri içinde söylendiği, ağızda sigara eller çırpılarak tempo tutulan bir gündür işte. 1 Mayıs’ın kendisinden çok hangi meydanda kutlanacağı önemlidir. Taksim için her yıl kavga edilir. (Bu sene Bakırköy olacak dendi. Haydi hayırlısı.) Bu tiyatro her yıl muntazam şekilde yapılır. Bu yılkini hep birlikte yaşayıp göreceğiz. 

1800’lerin sonunda 1 Mayıs’ın İş ve Emekçi Bayramı olarak kutlanmasının sebebi 8 saatlik iş gününün kabul edilmesiyle ortaya çıkar. Ondan önce insani olmayan şartlarda çalışırmış işçiler.  O tarihlere baktığımızda Osmanlı’da aşırı çalışmaktan doğan bir anlaşmazlık görünmüyor. Ama muasır medeniyete ulaşmak için bir konuda problem yoksa da problem varmış taklidi yapmak gerekir.  Zaten 1 Mayıs da hemen hemen hiçbir zaman işçinin gündemini meydanlara taşıma iddiasında olmadı. İşçi ve emekçi deniyor ya... Herkesi emekçi torbasına alıp 1 Mayısı kitleselleştirmek gayet mümkün. Hatta patronlar, kelli felli adamlar bile emekçi sınıfına girebilir. Giriyor da zaten.  1 Mayıs dediğimizde dünyanın farklı yerlerinde değişik etkinlikler gözümüzün önüne gelir. Neredeyse Aspirin gibi her yerde farklı dertler vesileleler için kullanılır.  Bu arada Aspirin de ilk defa 1 Mayıs 1889’da üretilmiş. Aklınızda bulunsun. 

Bazısı için kavganın buluşma mekanıdır. Kadıköy 1 Mayıs’larında çiçekleri sopasıyla döven kız görüntüsü gözümüzün önünden gitmez.  Bazıları ise coşkulu kutlamaları tercih eder. Benim favorim Bosna-Hersek’te kuzu çevirmelerle pikniklerle kutlanan 1 Mayıs’lardır. 1 Mayıs’ta kocaman bir piknik düzenleyen sendika eminim işçilere daha çok hizmet edebilir. 

1 Mayıs deyince Marx’ı anmamak olmaz. 

Kapital’de Marx, “makineleşmenin ve modern sanayinin doğuşuyla birlikte, ahlâkın ve doğanın, yaşın ve cinsiyetin, gecenin ve gündüzün bütün sınırları yıkıldı” diyerek feryat ediyor. Hani başka metinde okusam kesinlikle sosyal medyanın getirdiği yozlaşma derim bu yoruma. Bunu da bir kenara koyalım.  Marks ve Engels’in umudu Avrupa ve Amerika’da idi ama nasiplerine düşen uçsuz bucaksız Rus toprakları oldu. 

“Sevdim sevilmedim” durumunu yaşadılar bir anlamda. 

1 Mayıs’ın içi boşaldıkça, ki çok az bir dönem dolmuştu zaten, hırçınlık arttı. 

Adsız alkolikler toplantısına döndü kocaman işçi-emekçi günü... 

“Ben eski bir devrimciyim ama terbiye oldum” der gibi bir gün... 

Bugün emek sömürüsünün ciddi anlamda yaşandığı ülkelerde üretilen tekstil ürünleri ve pabuçlarla kapitalizm eleştirisi yapılıyor. 

Yazının başındaki post-mortem fotoğraf her 1 Mayıs’ta çekiliyor. Marx, Londra Highgate Mezarlığı’ndaki kabrinden usulca kaldırılıyor ve herkes sosyalizm yaşıyor gibi güzelce poz veriyor. Gelecek 1 Mayıs’a kadar bu kadarı yeter deyip evli evine köylü köyüne dönüyor.