FETÖ'CÜ EN RAHAT NEREYE SIZAR?

Alican DEĞER 08 Eyl 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Gelin akıl yürütelim. Bir FETÖ'cü en rahat nereye sızar? Temelinde her yerde örgütlenme ve kendilerini gizleme yeteneğine sahipler. Silahlı kuvvetlerde 30 yıl saklanan bir yapı nerelere sızamaz ki?

Gelin akıl yürütelim. Bir  FETÖ’cü en rahat nereye sızar? Temelinde her yerde örgütlenme ve kendilerini gizleme yeteneğine sahipler. Silahlı kuvvetlerde 30 yıl saklanan bir yapı nerelere sızamaz ki? Elimizdeki bilgilere göre tüm önemli yapı ve kurumlarda öyle ya da böyle kararları etkileyebilecek, kumpaslar kurabilecek kadar varlar. TSK, polis, hakim-savcı, diyanet, başta milli eğitim ve maliye olmak üzere tüm bakanlıklar, dış ilişkiler, yabancı temsilcilikler, ekonomik toplum örgütleri, siyaset, medya. Bu liste uzayıp gidiyor. Ama en temelinde “Bir FETÖ’cü en rahat nereye sızar?” sorusunun cevabı başka tartışmaların içinde kaynayıp gidiyor. Bana göre bir FETÖ’cü en rahat şekilde, kendisini başka tarikat ve cemaatlerin içinde saklayabilir.

İslami içerikli bir yapılanma (Bu çok tartışmalı bir durum ama, kendilerini öyle tanımladıkları için böyle söylüyorum) olan FETÖ kendisi ile taban tabana zıt olduğu düşünülen silahlı kuvvetlerde mi daha rahat var olur, başka bir İslami yapının içinde mi? Cevabı zaten belli. 30 yıl boyunca gözleri ile namaz kılan bu yapıyı devletten ayıklamak bir dert, sosyal hayattaki etkinlerini azaltmak başka bir dert. Çünkü başka bir dini bir grubun içinde üzerlerinde taşıdıkları kamuflaj nedeniyle kendilerini gizlemeleri çok daha kolay. Eğer doğruysa içinde balet bile olan bu örgütü nasıl tanıyabilirsiniz ki?

Acaba diyorum, başka “Tarikat” ve “Cemaat”lere de uzandığı tartışılan kimi soruşturmaların temelinde böyle bir durum mu var? “Soruşturmalar başka cemaatleri de hedef alıyor” sözlerine bir de bu gözlerle bakmak gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca FETÖ gibi amaçlar taşıyan başka bir yapı da varsa, zaten bu yapıyla da adı ne olursa olsun mücadele edilmesi gerektiği ortada. Bunun yanısıra soruşturmalarda mümkün olduğunca dikkatli olunması gerektiği de açık. Bu tür soruşturmaların sıcak günlerinde hatalar yapıldığını çok gördük. Burada görev, bu soruşturmaları yapanlara, savcılara ve hakimlere düşüyor. Tabii bir de FETÖ’cülerin ortalığı karıştırmak için, cepheyi genişletmek adına çıkardıkları söylentileri de hesaba katmak lazım. Kendilerine sorulursa asla FETÖ’cü olmayan, ama yaptıkları her iş, yazdıkları her satır buram buram FETÖ kokan bu adamların-kadınların söylediklerini de çok ciddiye almamak lazım. Dertleri “Herkes hedef” algısı yaratmak zaten.

Suya götürür, susuz getirir

Solcularda bu FETÖ’nün onda biri kadar dikkat, gizlilik, sabır, uyum ve örgütlenme yeteneği olsaydı 1980’de devrim olmuştu. O yıllar iç kutuplaşmanın zirve yaptığı zamanlardı. Sol örgütler bir miting yaptığında yüzbinler toplanırdı. Solcular “Devrim” lafını pek bir severler. “Devrim” bildiğin zorla sistemi değiştirmenin “Solcuca” ismi. Ama onlar kendilerince “İyi birşey” olduğunu düşünürlerdi. O yüzden çok sık kullanılırdı. Kurdukları örgütlerin adının başında, sağında, solunda “Devrim” veya “Devrimci” lafı yer alırdı. O yıllardan aklımda kalan gerçek bir olay var. Sevdiğim bir dostum anlatmıştı. 1980 öncesi arkadaşımın başka bir şehirde olan babası üç katlı bir ev inşa ettirmeye başlamış. Adamcağızın derdi de, iki oğlu olduğu için birer kattaki dairelerini oğullarına vermek. Üçüncüsünde de oturmakmış. İstanbul’a gelip “Devrimci” olan oğlu ise “Ha bugün, ha yarın” diyerek “Devrim” hayali ile yaşıyor. Ama bir ara ailesini ziyaret etmiş. Bakmış babası inşaat yaptırıyor. Sormuş: “Bu inşaatı niye yaptırıyorsun ki?”

Babası, benim anlattığım şekilde anlatmış. İşte kardeşin var, sen varsın, evleneceksiniz falan diye. Arkadaşım yanıtlamış: “Onu sormadım. Niye yaptırıyorsun? Çünkü yakında devrim olacak, hepsine el koyacağız. Boşuna yaptırma” Babasının ne cevap verdiğini tahmin edebilirsiniz!

Bu FETÖ örgütlenmesinin detayları ortaya çıktıkça “Garibim” solculara üzülüyorum. FETÖ her şeye bir sorumlu atamış. Hemen her birimin bir abisi, bu abinin abisi, bu abilerin abisinin bölge sorumlusu falan diye uzayıp gidiyor. Bir de gelişen olaylara karşı önlem almak için sorumluları varmış. “Arama” sorumlusu. Yani bir ev polis tarafından basılırsa, hiçbirşey bulunamaması için bazı evlere ani denetimler yapılıyormuş. Bu abinin işi buymuş. Başta da dediğim gibi. Bu yapı, hücre sisteminin kitabını yazmış sol örgütleri parmağında oynatır. Suya götürür susuz getirir.