Dünya plastiğinin büyük bir kısmının okyanuslarımızda biriktiği bir sır değil, ama görmediğiniz plastiği hiç merak ettiniz mi?
Doğaya duyarlı üretim ve tüketimi savunan Dünya Günü’nün (22 Nisan) 50. yılında ve Moda Devrimi Haftası’nda (20-26 Nisan) THE WOOLMARK COMPANY, giydiklerimiz konusunda bilinçli seçimler yaparak gezegenimizin sağlığı için fark yaratacak 4 konuya dikkat çekiyor.
Doğalı seçin
Moda Devrimi Haftası, kıyafetlerimizin içinde ne olduğunu, nasıl giyilir, nasıl yıkanır ve kullanım ömrü nedir diye sorgulamamız ve bilmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
Kıyafetlerinizi kim üretti?
Bir giysinin dolabınıza gelmeden önce yaptığı yolculuğu izleyin, izlenebilir üretim süreçleri olan tedarikçileri tercih edin. Üretici ve süreçlerini bilmeniz duyarlılığınızı arttırır diyor.
Bağımsız tasarımcıları destekleyin
Küresel değişimin gerçekleşmesi için yerel üretimleri ve el işçiliğini kullanan ve sürdürülebilirliği işinin odak noktası haline getiren bağımsız tasarımcıları tercih etmeye ve hikayelerini keşfetmeye yönlendiriyor.
Plastik içermeyen bir hayat yaşayın
Dünya plastiğinin büyük bir kısmının okyanuslarımızda biriktiği bir sır değil, ama görmediğiniz plastiği hiç merak ettiniz mi? 20-26 Nisan tarihleri arasındaki Moda Devrimi Haftası #WhatsInMyClothes ve #WhoMadeMyClothes diyerek giydiklerimizin içeriğini bilmeye ve plastik var mı diye kontrol etmeye davet ediyor. Dolabınızdaki plastiğe veda etmek için ise bazı basit adımları sıralıyor;
Giysilerinizde Merinos yünü gibi doğal elyafı tercih edin. Her kullanımdan sonra yıkamayın, yünlü giysiler, hem kokuya hem de lekelere karşı dayanıklı olduğundan daha az yıkamaya ihtiyaç duyar. Bu size hem zaman hem de elektrik faturanızı düşürerek para kazandırır. Kurutma makinası yerine, doğal olarak kurutmayı tercih edin. Kullanmak istemediğiniz eşyaları ailenize, arkadaşlarınıza verebilir veya kıyafet değiş-tokuşu yapabilirsiniz. Giysilerinize bakım ve onarım yapabilirsiniz, bu da giysinizin ömrünü uzatır. Her yıl 21 milyar ton giysi, katı atık olarak çöpe gidiyor. Doğayı korumak için üzerine düşeni yapabilirsiniz.
Yün ve sürdürülebilirlik…
Mikrofiber Kirliliği ve Yünün Denizdeki Biyolojik Bozunumu başlıklı bilimsel çalışması ile Merinos yününün okyanuslarımızdaki mikroplastik sorununa katkıda bulunmadığını tespit eden The Woolmark Company, Dünya Günü’nde giysilerimizde yün kullanımının önemine dikkat çekiyor. Yapılan araştırma ile sentetik liflerin aksine hem işlenmemiş hem de makinede yıkanabilir yün liflerinin deniz ortamında kolayca biyolojik olarak kaybolabildiği gözler önüne seriliyor. Birkaç yıl içinde toprakta doğal olarak ayrışan ve toprak sağlığını geliştirmek için değerli besinleri yavaş yavaş toprağa bırakan yün liflerinin deniz ortamlarında da biyolojik olarak parçalandığının ispatı olan bu araştırma, sürdürülebilirlik konusunda yünün önemini bir kez daha vurguluyor.
Timo Helgert ile “Doğaya Dönüş”
COVID-19 sonrası yeni bir düzen ile karşı karşıya kalan dünyada moda endüstrisi için bir dayanışma mesajı oluşturmak üzere The Woolmark Company, yaratıcı yönetmen Alman Timo Helgert ile bir iş birliği gerçekleştirdi. Helgert, 'Doğaya Dönüş' serisinde; insan dünyası şu an kilitli olmasına rağmen, doğal dünya eski ihtişamına geri dönüyor diyor ve Avustralya’nın ikonik Merinos koyunları ile birlikte yeşilliklerle geri çekilen Şanghay, Londra ve Milano şehirlerini tasvir ediyor. “Herkes karantinaya alındı ve bu birçok insan için büyük bir stres. Hiç kimsenin korku ve olumsuzluğa ihtiyacı yok. Olumlu ve ilham verici bir şey yaratmak istedim.” diyen Helgert’in 'Doğaya Dönüş' serisi, daha şimdiden beş milyondan fazla görüntüleme ve Instagram'da 15.000 paylaşımla küresel olarak yankı buldu.