ZUCKERBERG'İN ŞİFRESİ , ABDULHAMİT HAN'IN FEYSBUK'U

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Feysbuk kurucusu Mark Zuckerberg sosyal medya hesaplarının şifrelerini başkalarına kaptırmış.

Feysbuk kurucusu Mark Zuckerberg sosyal medya hesaplarının şifrelerini başkalarına kaptırmış. Sen o kadar algoritma yaz, dünyadaki herkesi ilkokul arkadaşlarıyla buluştur, tüm dünyayı içtiği meşrubat cinsine kadar tanı ve sonra git şifreni kaptır. Dijital dünyada kimse güvende değil galiba. Kahvehane sohbeti kıvamına gelmemesi için burayı kısa tutalım. Zuckerberg’in aklına gelen tüm kullanıcıların kişisel bilgilerini yükleyecekleri dijital bir ortam hayal etti.

İstanbul’u fethetmek gibi bir şeydi ama Allah nasip etti. Mark, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği yaşta, henüz ömrünün baharında tüm dijital dünyayı ele geçirme başarısı gösterdi.   Hızla büyüdü Feysbuk kullanıcı sayısı. Neler yaptığımızı kendimizin anlattığı, kendimizi adım adım fişlediğimiz bir ortam. Aynısını devlet yapsa herkes ayağa kalkar da kendi kendine yapınca tüm dünya zevkten dört köşe. İnsanoğlu tuhaf... Konumuz Zuckerberg’in çalınan şifresinin yanında Feysbuk’un öncülü sayılan bir girişim. Sultan Abdülhamid’in fotoğraf albümü.

1800’ler teknolojik birçok yeniliğin dünyaya geldiği asırdır. Telgraf mesela... Twitter’ın öncüsü sayılabilir. İlk telgraf metninde Morse tarafından yazılan şudur mesela: Tanrı ne yaptı? Bugünün kısa mesajı veya sosyal medya gönderimi gibi. Bu mesajın İncil’den alıntı olduğunu da ekleyelim. Sonraları düğün dernek tebrikleri için kullanılsa da telgrafın ilk mesajı dini bir içerik taşıyormuş. Telgraf 1800’lerin ikinci yarısında tüm dünyayı kasıp kavuran bir fenomen haline geldi. İngiltere’de kraliçe Viktorya’nın hüküm sürmesi nedeniyle Viktoryen internet diye de tanımlanmış. Abdülhamid Han bu yeni gelişmelerle yakından ilgiliydi. Şahsi fotoğraf albümleri tüm Osmanlı topraklarını kapsıyordu. Okullar, kışlalar, camiler, erkekler, kadınlar, çocuklar... Ama bunların yanında bazı resimler var ki görünce insana Feysbuk profillerini anımsatıyor. Dünyanın önemli isimlerine ait resimler bunlar. Hani “arkadaş olarak ekledi” diye bir duyuru gelir ya... O zamanlar öyleymiş.

Bir yönüyle Feysbuk, bir yönüyle Pinterest, diğer bir yönüyle Twitter bildirimlerini çağrıştıran kocaman bir arşiv. Abdülhamid Han’ın sosyal ağı tüm dünyayı içine doldurmuş. Elde edilen bilgilerle devletin politika oluşturmasına yardımcı olunacak. Ama Yıldız Yağması adındaki bir musibetle bu sosyal ağ önemli ölçüde yok edildi. 31 Mart’ı sebep göstererek İstanbul’a gelen çapulcular, Yıldız Sarayı’nın bu değerli parçalarına da önemli ölçüde zarar verdiler. Günümüzün deyimiyle “hack” ettiler.  Hacker dediğimiz kişi bu işi yapıyor. Türkçesi yok ama siz dijital çapulcu diyebilirsiniz. Mahsuru yok.

Zuckerberg’in sosyal medya hesaplarını ele geçirenler bunu online güvenliğini test etmek için yaptığını söylemişler. Sistem yöneticileri kısa sürede Zuckerberg’in hesaplarını kendisine iade etmiş. Ama Abdülhamid’in çalınan, yağmalanan bilgileri Türkiye’nin kayıp hafızasının önemli bir kısmını oluşturuyor. Zamanında dünyanın en geniş sosyal ağlarından birini oluşturan Sultan, bugünleri görse eminim iyi bir sosyal medya kullanıcısı olurdu. Yıldız Yağması tecrübesiyle, sosyal medya hesaplarını güçlü şifrelerle korur ve dijital çapulculara geçit vermezdi. Sözün özü: Bilgi güçtür ama korumak da güçtür, hem de çok daha güç.