Bu hafta otomotiv sektöründeki üç adamdan söz edeceğim. Ama işe heyecan katmak adına bu hafta isim vermeyeceğim. Ama önümüzdeki süreçte bu üç adamla ilgili "haber değeri taşıyan" konuları belgeleriyle haber yapıp yazacağım. Şimdi gelelim otomotiv dünyamızdaki güç ve mevki sahibi üç adamın yaptıkları istismarları anlatan yazımıza….
Önce birinci adamdan söz edeyim. Bir büyük otomotiv grubunun en tepesinde, kasaya en yakın masada oturuyordu. İşlerin en iyi olduğu yıllardı. Grubun içindeki bir başka genel müdür ile daha fazla kazanmak adına şeytanın aklına gelmeyecek bir düzenek kurdu. Dışarıda bir filo şirketi kurarak, o filo şirketine büyük indirimler ve büyük ödeme kolaylıklarıyla araç vermeye başlandı. Filo şirketlerine muadil araç vermekle başlayan saadet zinciri büyüdükçe büyüdü. Ama her yalanın bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu olduğundan bir gün bu olay ortaya çıktı. Grup içinde olay örtbas edildi. O kişilerle de yollar ayrıldı.
En tepedeki kişi kendini öyle güzel pazarladı ki, bir başka önemli otomotiv grubunun başına geldi. Tam bir çiftlik olan yeni yerde zaman kaybetmeden bir önceki şirketteki düzeneğe start verdi. Bunca yıl boyunca o malum filo şirketi ile çalışmayan o büyük marka, nedense bir anda o filo şirketi ile çalışmaya başladı. Yine aynı düzenek; 6 ay sıfır vade ile hiç ödemesiz araçlar filo şirketine satılıyordu. Yani şu devirde bir babanın oğluna bile yapmayacağı ödeme şartları ile binlerce araç alınıp satılıyordu. Tabi bu kanunsuz ve ahlaksız ticaretten bazı bayilerin de haberi oluyordu. Çünkü filo kiralama için alınan araçlar kısa bir süre sonra nakite çevrilmesi için satılıyordu. Bayiler bile o şartlarda araç alamazken, yıllardır hiç çalışmadıkları filo şirketinin birden araç alması herkesin dikkatini çekiyordu. Bayiler ayaklandılar. Bu sistemin başındaki kişiyi bir üst makama şikayet ettiler. Sözde “emir büyük yerden” denilerek olay geçiştirildi. Bu arada genel müdür maaşı ile alınamayacak yatlar alındı, katlar değiştirildi. Zaten iyi bir maaş ve prim alan o adam “üç kuruş daha fazla kazanma” adına hileyle onlarca bayinin hakkını yedi. Şimdi o filo şirketinin borcunu ödemesini bekliyorlar…
Gelelim ikinci adama… O da bir otomotiv şirketinde yine en tepede oturuyordu. Gayet iyi bir maaşa, prime ve unvana sahipti. Yıllarca çalıştığı şirketin içini, hala o şirkette çalışırken boşaltıp, akla hayale gelmeyecek yollarla tüm bilgi ve birikimi çaldığı iddia edildi. Olaylı bir şekilde şirketinden ayrıldı. Sonra bir başka şirkete geçti. Bu ayrılık sürecinde yaşanabilecek tüm çirkinlikler yaşandı. Hala o çirkinlikler sürüyor. Bütün bunlar niye yapıldı? Yine aynı; kazanılan paranın arsızca yetmemesi! ve “üç kuruş daha fazla” kazanma hırsı.
Ve sıra geldi üçüncü adama. Araç pazarlamadan anlamasa da kendini çok iyi pazarlayan biriydi. Yıllarca bir gazeteci arkadaşını kullanarak kendini parlattı ve pazarlattı. Uzun bir süredir bir büyük grubun başında. Şirket gerçek anlamda batmış durumda. Bunu ben değil denetleme şirketinin raporları söylüyor. Borç rakamları korkunç. Ama sanki o tarafta her şey süt limanmış gibi twitterdan herkese dolaylı olarak sallıyor. Engellediği kişileri sahte hesaplarla takip edip onların otomotiv pazarıyla ilgili görüş ve düşüncelerinin tam tersi söylemlerde bulunuyor. Ama bu arada borç boğazına kadar gelmiş hatta geçmiş… Ego ve kibir inanılmaz boyutlarda.. Ama her şey çok güzel ve sanki çok başarılı bir yöneticiymiş gibi sağa sola sallayıp duruyor. Şirketin batık raporu internette ortada.
İşte bu üç adam da halen otomotiv sektöründe… Emek, bilgi, güç, para, güç, makam ne ararsanız arayın o istismar edilmiş. Çalınmış ve çırpılmış….
Kimsenin yatında, katında, tatilinde, arabasında gözüm yok. Emeği ile kazanana helal hoş olsun. Ama bu yollarla kazanıp ve batırıp kasım kasım kasılanlarda da yazıklar olsun. Şimdi isim vermeden bir ön “sunum” yaptım. Canım ne zaman isterse ki -çok bekleyeceğimi sanmıyorum- bu üç adamın haberini de belgelerle yapacağım. Dedim ya; gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır…