15 Temmuz, Türkiye’m için bir darbe girişiminin 4 saat içinde bertaraf edilişinin tarihidir. Bütün dünya bilir;  Türk Ordusu dünya sıralamasında savaş gücü bakımından 7’ncidir. NATO gücü içinde ise 2. Kalabalık ordudur. Deniz, Kara ve Hava Kuvvetlerine bağlı 443 bin 830 kişilik personeli, Jandarma ve Sahil Güvenlik’te 191 bin 415 kişilik gücü, toplam ise 634 bin 245 aktif askeri ve 378 bin 700 yedek askeri bulunmaktadır. Bin 20 uçak, 3 bin 752 tank, 7 bin 550 zırhlı savaş aracı, 13 denizaltı, 32 mayın gemisi, vs. gücü ile, biz çok güçlü bir ülkeyizdir.  

Ekonomisine bakıldığında da, 

Savunma bütçesi $18.185.000.000 ile yine dünyanın ABD ve Çin dışında Avrupa ülkeleri arasında yer alır. Altın ve döviz rezervleri $117.600.000.000 satın alma paritesi $1.167.000.000.

Lojistik olarak;

Ticaret filosu 629, 98 havaalanı, 9 liman ve terminalleri, 352.046 karayolu ağına sahip, 8.699 demiryolu ağına sahiptir. Demem o ki DARBE olsaydı bu büyük ordu ve askerlerimiz ile evet gerçekten darbe yapılırdı. Ancak bu darbe teşebbüsünde bulunanlar paralel yapıya hizmet eden teröristlerdir. Açıkçası, ilk darbe haberi duyduğumda bu ülkeye darbe yapacak kimse anasından daha doğmamıştır diye içimden geçmedi değil. TRT spikerin yutkunarak baskı altında okutulduğu beyanı dinlerken tüylerim ürperdi. Yine de DARBE diyemedim. İnanamadım!... Bu güçlü ülkeye el koyacak bir askeri darbe veya darbe askerin yetkililerini düşünemedim. Haberleri izlerken hiçbir şeyden haberi olmayan tatbikat adı altında Mehmetçiklerimizi alet eden teröristler adalet karşısında en büyük cezaya nail olacaklar. Ülkemizi koruyan emniyet güçlerimizi gerçekten tebrik ediyorum. Orantısız güç kullanmadan darbe girişimine alet edilen askerlerimizi son derece kontrollü, sakin ve provokatörlerin etkisi altında kalmadan ve halkın tepkisini tampon olarak hareket ederek, toplum psikolojisini bilinçli yönettiklerinden dolayı tüm yöneticilerimizi alkışlıyorum. Muhteşem bir iş çıkardınız.

Son olarak; Ülkemizin birlik ve beraberliğine kimsenin dokunamayacağını, hükümetimiz ve diğer muhalefet partilerin kenetlenerek göstermiş oldu. Bunu da görünce ayrıca sevindim. Dün sevgili hocam Fehmi Ketenci’nin gazetemizde köşe yazısını okurken toplum psikolojisine dönük bir sonuç çıkardım ve  “Küçük mutluluklarla yetinme alışkanlığımız” konulu yazı dizisinde çok güzel bir söz söylemiş. “Bu görüntülere bakıp kendinizi asla farkı bir yere koymayın. O gördüğünüz insan manzaraları arasında şu an belki siz yoksunuz ama bir başka fotoğrafta siz de aynı görüntünün içinde olacaksınız. Bunu asla unutmayın.”