Gazeteci Fatih Altaylı geçen haftayı daha önce yerden yere vurduğu ve ağır hakaretlerle itham ettiği TOGG ve CEO'su Gürcan Karakaş'ı "methiye dizisi"yle geçirdi.
Gazeteci Fatih Altaylı geçen haftayı daha önce yerden yere vurduğu ve ağır hakaretlerle itham ettiği TOGG ve CEO’su Gürcan Karakaş’ı “methiye dizisi”yle geçirdi. Okudunuz mu okumadınız mı bilmiyorum? Benim de bu yazı dizisinden haberim bir arkadaşımın uyarısı üzerine oldu. Çünkü Fatih Altaylı da benim için son dönemde itibarı, objektifliği ve samimiyeti kalmayan bindiği kayığın küreğini çeken gazetecilerden. Örneğin; Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan vb… Daha önce de yazdığım için aynı vurguyu tekrarlayacağım. Fatih Altaylı otomobil ve otomotiv bilgisiyle bugün “ben otomotiv gazeteciyim” diyen birçok meslektaşlarımızdan daha öndedir. Ama bu onu “ayrıcalıklı” bir yere koymaz. TOGG süreci başladığından bu yana hem yerli otomobilin üretileceğine, hem de CEO Gürcan Karakaş’a inanmadığını defalarca ağır bir dille yazan Fatih Altaylı’ya bu ayrıcalık neden? Gürcan Karakaş kendisi için “Sen bu işi para için yapıyorsun, amacın sadece para kazanmak” seviyesinde eleştiren Altaylı’yı neden özel olarak makamında ağırlamış olabilir? Geçtiğimiz haftalarda yine TOGG’u ve davet edilmediği toplantıya katılan diğer otomotiv gazetecilerini anlamsızca eleştiren Altaylı için bazı tespitlerde bulunmuştum. Altaylı’nın, Gürcan Karakaş’ı onun TV programına katılmadığı ve onu özel olarak davet etmediği için eleştirdiğini yazmıştım. Altaylı sadece “yalama-yıkama içerikli” yazısına şu cümleyle başlaması zaten egosunun bir göstergesiydi: “Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu yani TOGG’un komuta merkezine gittim. Elimi kolumu sallayarak, “Ben geldim” diye değil. CEO Gürcan Karakaş’ın daveti üzerine.”
Beni bu cümleleriyle Fatih Altaylı hiç mi hiç şaşırtmadı! Bir dönem birlikte çalıştığım için karakterini yakından gözlemleme şansım olmuştu. Ben TOGG CEO’su Gürcan Karakaş’a şaşırdım. Çünkü onu tanıdığım kadarıyla; daha prensipli, daha karakterli, daha omurgalı ve kararlı biri olarak gözlemlemiştim. Altaylı’nın onun şahsiyetine yönelik hakaretlerine karşı neden ve nasıl pes edip de ağırladığına anlam veremedim. O yüzden soruyorum “Gürcan Karakaş neden Altaylı’ya pes etti?.. Neden korktu da bunca zaman bunca yazıdan sonra sadece onu özel olarak davet etti? Acaba Altaylı’nın iddia ettiği gibi “para düşkünlüğünün” dışında başka açıkları da mı var? Altaylı’dan bu kadar korkmasına ve karşısında el pençe durmasına neden olan şey ne olabilir? Onca hakareti ne uğruna yutkunmuş olabilir?
Şimdi bir başka gazeteci çıksa Gürcan Karakaş’a daha ağır hakaretler etse ona da ayrıcalık tanınacak mı? Tabi bu arada Fatih Altaylı’nın yazdıklarını da okudum. Altaylı kendini davet ettirip “ego tatminini” gerçekleştirdikten sonra; projeyi de, Karakaş’ı da yalamış yutmuş… Tam bir suya tirit yazılar, ucuz-basit yorumlar… Karakaş da onca ağır ithamlardan sonra kendisi için “yakışıklı” diyen Altaylı’ya “methiyeye teşekkür mektubu” göndermiş midir? Diğer otomotiv gazetecilerinin soramadığı, yazmadığı, yazamadığı hangi konuyu yazmış Altaylı? Hani “yandaş gazetecilerin” yazamayacağını iddia ettiği hangi konuya değindi? Ben göremedim… Göremediğim başka bir nokta da; “otomotiv gazeteciliği” konusunda mangalda kül bırakmayan değerli meslektaşlarımın, Altaylı’nın otomotiv gazetecilerine yönelik aşağılamaları karşısında sus-pus olması…