BREZİLYA'NIN KANAYAN ELİ VE DİLMA'NIN BİSİKLETİ

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Brezilya'da Dilma Roussef'i yeme süreci devam ediyor. Bir yargı darbesiyle alaşağı edilen devlet başkanı şimdi sürecin devamını Oscar Niemeyer'in tasarladığı cumhurbaşkanlığı binasında bekliyor.

Brezilya’da Dilma Roussef’i yeme süreci devam ediyor. Bir yargı darbesiyle alaşağı edilen devlet başkanı şimdi sürecin devamını Oscar Niemeyer’in tasarladığı cumhurbaşkanlığı binasında bekliyor. İçeride iki çift bisiklet… Birine Dilma Hanım biniyormuş. Akbaba kılıklı uluslararası medya imalı göndermelerle sarayın lüksüne atıf yapıyorlar. Darbe sürecini bazen göstererek bazen de alttan alta destekliyorlar. Dilma ile iyi günlerinde bisiklete binen başkan fotoğraflarıyla şirinlik yapan medya.

Dilma hakkındaki ilk yazım değil. O nedenle uzun uzun Dilma’ya yapılanları da anlatacak değilim. Oscar Niemeyer’den bahsetmek istiyorum. Kendisi geçen yüzyılın başlarında doğup (1907) henüz birkaç yıl önce (2012) vefat etmiş Brezilyalı bir mimar. Bizde Mimar Sinan neyse Oscar Niemeyer de Brezilya için o. Modern bir mimar olması sizi yanıltmasın. Brezilya’nın ruhunu yansıtacak ustalığa sahip usta bir isim.

Hani Turgut Özal’ın anıt mezarı Brezilya’daki bir katedrale benziyor diye eleştirilmişti ya… İşte o katedralin mimarı da Oscar Bey’dir. Hatta o katedralin üstüne soğan kubbe geçirilmiş haliyle bir de Malezya’ya ünlü bir camii tasarlamış. Çılgın bir isim. Ama en büyük eseri bir bina değil. Bir şehir: Brezilya’nın başkenti Brasilia şehri…  Sosyal Demokrat bir başkanla yeni bir başkenti tasarlamış. Uzun bir yol arkadaşlığının sonucu olarak bir arada şu sözlerle başlamış bu macera: "Bu ülke için yeni bir başkent inşa edeceğim. Bunun için bana yardım etmeni istiyorum. Oscar, bu sefer birlikte Brezilya’nın başkentini inşa edeceğiz."  Bu hayal gerçek de olmuş nitekim. Tüm ruhuna imzasını atan Niemeyer eserleriyle Brasilia şehri adeta bir modern sanat müzesi.

Niemeyer’in hayalleri Brezilya sınırlarını çoktan aştı. Dünyanın değişik yerlerindeki eserlerini muhakkak biliyorsunuzdur. Mesela Birleşmiş Milletler binası. Kumarhane, kilise, camii, müze, otobüs terminali, devlet binası, apartman, park… Mimari deyip geçmeyin. Milletin ruhudur. Nasıl yaşarsak öyle düşünürüz. Bu kalıbı döken mimarlıktır. Ama kerpiçle, ama tuğla ile ama çimento ile… Niemeyer tasarladığı her şeye kendi ruhundan öte Brezilya’nın ruhunu eklemiş. Tüm tezatlıklara rağmen…

Oscar Niemeyer’in bir eseri daha var ki o tüm bu tezatların ortasından inceden bir sızıyı, sessiz bir haykırışı dillendiriyor: Latin Amerika Anıtı. Kocaman bir el... Çimentodan... Ortasında kırmızılık… Kanıyor el… Kan Orta ve Güney Amerika haritası beliriyor. Niemeyer’in hiçbir eseri belki de kanayan el kadar önemli değildir. Bizde nasıl bayrak kanın kırmızısıysa, çimentonun ortasında kanı temsil eden kırmızılık da öyle… Latin Amerika’nın kolonyal felaketten kurtulması hiç kolay olmadı. Kendi hayallerini kurması, kendi için bir gelecek hayal etmesi gerçekten büyük lükstü. Bunu hayal edenleri, askeri darbelerle cezalandıran kuzeydeki kötü komşular… Dilma Roussef dalaverelerle dolu süreçte akıbetini beklerken Niemeyer’in tasarladığı Birleşmiş Milletler binasında ise sağır edici bir suskunluk hakim. Latin Amerika’nın eli ise kanamaya devam ediyor…