Şampiyonlar Ligi umutlarını sürdürebilmesi için mutlak galip gelmesi gereken karşılaşmada Galatasaray'ın ortaya koyduğu futbol taraftarını hayal kırıklığına uğratmasının yanı sıra tarihi hezimetlerinden birini yaşamasına neden oldu.
Şampiyonlar Ligi umutlarını sürdürebilmesi için mutlak galip gelmesi gereken karşılaşmada Galatasaray’ın ortaya koyduğu futbol taraftarını hayal kırıklığına uğratmasının yanı sıra tarihi hezimetlerinden birini yaşamasına neden oldu.
Özellikle teknik patron Igor Tudor’un ‘ya tutarsa’ mantığı ile sahaya sürmüş olduğu kadro ve oyun planı Başakşehir’in oturmuş kadro yapısı karşısında tabir yerindeyse elinde patladı.
Galatasaray’a geldiği andan itibaren 3’lü savunma anlayışını oturtmaya çalışan Tudor, Başakşehir karşısında bu düşünceden vazgeçmiş olacak ki 3 stoper’le sahada yer almasına rağmen 4’lü savunma tercihinde bulundu. Fakat defansın sağına yerleştirmiş olduğu Semih Kaya’yı geçmiş yıllarda kiralık olarak forma giydiği ve o dönem 1. Ligde yer alan Kartalspor’da bile sağ bekte teknik adamların tercih etmediğinden bi haberdi. Semih’in mevkisini yadırgaması kadar, Cengiz Ünder’in ve Visca’nın etkili kanat bindirmeleri Galatasaray’ın çöküşünün ana nedeniydi.
Orta alanda Selçuk İnan’ın yanına Josue’yi monte etmesi Adanaspor gibi volümü düşük takımlarda olumsuz anlamda göze çarpmasa da; Başakşehir gibi organize bir takım karşısında sırıtan ikinci büyük yanlıştı. Çünkü Josue’nin oyun temposunun yüksek olmadığı ve ön libero pozisyonunda oynayan bir oyuncunun çok daha dinamik olmasının gereğini futbolla ilgilenen herkes bilir.
Hücum hattında ise Eren Derdiyok’un arkasında Yasin Öztekin, solda Bruma ve sağda Rodrigues tercihleriyle kontra atak düşüncesiyle gol araması yatsa da, 10 numara pozisyonunda karşılaşmaya başlayan Yasin’in oyuncu değişikliklerinin ardından sağ beke geçmesi Tudor’un kendini yalanlamasıydı aslında. Fiziksel olarak yetersiz olsa da Wesley Sneijder kadronuzda yer alıyorsa o mevkide onla başlamanız gerekirdi. Tudor’un sorununun gelecek yıl kadro planlanmasında yer vermeyi düşünmediği Sneijder’e mesaj vermek istemesi olduğunu anlamak için filozof olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Toparlayacak olursak Riekerink döneminde topa sahip olan, hücum aksiyonları geliştiren ama takım savunmasında büyük zaafiyet gösteren Galatasaray, Tudor yönetiminde savunma zaafiyetlerini artırarak devam etmesinin yanında yapılan oyuncu tercihleri ve yaklaşımlarla güçlü olduğu hücum anlamında da büyük çöküş yaşamasına neden olduğu apaçık ortada.
Gelecek yılın planını yapayım derken bu yılı kaçıran Tudor’a ‘Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma’ lafını hatırlatırım.
Ayrıca Başakşehir takımını ve Abdullah Avcı'yı futbolun nasıl oynanması gerektiğini bizlere bir kez daha uygulamalı olarak gösterdikleri için kutlarım.