Milli Takımda görev almadan önce neredeyse her kötü giden Türk takımları için kurtarıcı gözü ile bakılan Mircea Lucescu, Milli Takım başında geçirdiği kısa sürede hem saha içi hem saha dışı performansıyla hayal kırıklığı oldu.
Milli Takımda görev almadan önce neredeyse her kötü giden Türk takımları için kurtarıcı gözü ile bakılan Mircea Lucescu, Milli Takım başında geçirdiği kısa sürede hem saha içi hem saha dışı performansıyla hayal kırıklığı oldu.
Saha dışı olayların saha içinden yani teknik-taktikten daha çok konuşulduğu futbol dünyamıza yepyeni polemik konuları kazandıran Rumen teknik adam için tehlike çanlarının fazlasıyla çalıyor olduğunu söylesek yanlış olmaz.
Gelin şöyle baştan sona Mircea Lucescu Milli Takım performansına göz atalım.
Ukrayna maçı öncesi açıkladığı aday kadroya Oğuzhan Özyakup’u dahil etmeyince gelen tepkilerin ardında geri vites! yapan tecrübeli teknik adam kararını ‘sadece aptallar fikrini değiştirmez’ diyerek değiştirdi ve bizleri aptal yerine koymaya çalıştı.
Ukrayna maçında ortaya konan futbol ve alınan mağlubiyet ardından mağlubiyeti hakem hatalarına ve yabancı sayısının fazla olmasına bağladı.
“9 tane yabancı oyuncu, 2 tane Türk oyuncu ile oynayan takımlardan Milli Takım çıkartmak kolay değil’ açıklamasıyla polemiğin eksik olmadığı futbol dünyamıza nur topu gibi bir tartışma konusu daha ekledi.
Oysa ki; hemen ardından galip geldiğimiz Hırvatistan maçının ardından oyuncuları çok iyi hazırladığını ve büyük bir zafer kazandığımızı açıklamıştı.
Başarılı sonuç ardından ligde ki yabancı kuralı hakkında tek kelime etmemesi aslında niyetinin samimi olmadığını da gösteren en önemli göstergeydi.
İzlanda ile oynadığımız kritik maç öncesi ligi domine eden Galatasaray’ın ilk on birde sürekli şans bulan başarılı stoperi Serdar Aziz’i 23 kişilik maç kadrosuna almayarak büyük bir tercih hatası yaparken, fizik gücü iyi ve havadan oynayan rakibi karşısına stoper orjinli olmayan Mehmet Topal’a stoperde şans vermesi büyük bir hataydı.
İzlanda mağlubiyetiyle Dünya Kupası finallerine katılma hayalimiz başka bir bahara kalmasının ardından görevine devam eden Lucescu’nun ‘Altınordu gibi altyapıdaki futbolculara yön verilmesi lazım’ açıklaması belki de görevi başındayken en doğru yaptığı açıklamaydı.
Birbiriyle çelişen onca açıklama ve en son Romanya karşısında takımlarında tartışılır pozisyonda ki oyunculara şans vermesi, alınan kötü sonucun yanında ortaya konan futbol kalitesinin yetersizliği Lucescu’ya olan inancımın tam olarak bitmesine neden olduğunu belirtmeliyim.
Son tahlilde, teknik ve taktik olarak Avrupa’nın gerisinde olmamız, fiziksel olarak eksiklerimiz hissedilmesine rağmen, Milli Takım seviyesinde uluslararası kulvarda geçmişte yakaladığımız başarıları göz önüne getirdiğimizde var olan doğal yeteneklerimizin motivasyonla üst düzeye çıkararak başardığımız aşikar bir gerçek.
Bu sonuçla yapılması gereken futbolu organize etmekle görevli Türkiye Futbol Federasyonu’nun her şehirde en az bir tane olmak üzere Futbol Akademileri kurarak, yetişecek olan futbolcuları UEFA standartlarında belgeye sahip hocalarla teknik-taktik, fiziksel yeterlilik açısından Avrupa ile yarışır düzeye çıkarmak, ya da doğal yeteneklerimizi motivasyonla üst düzeye çıkaracak yerli bir hocayı göreve getirmek olmalıdır.
5 yıldızlı statlarımızda 10 numara futbol izlemek dileğiyle kalın sağlıcakla.