Yıllardır 'Ne olacak Türk Bisiklet sporunun bu hali?' diye hayıflananlar cevabı Ahmet ve Onur'un başarısızlığı üzerinden bir kez daha sorgularken, olan bitene benden yana projeksiyon tutmakta kaçınılmaz oldu.
Olimpiyata gönderdiğimiz iki bisikletçimiz Ahmet Örken ve Onur Balkan, 234 kilometrelik yol yarışının 112. kilometresinde zaman limitine takılıp yarış dışı kalınca (kimilerine göre yarışı bırakınca) zaten ilgilisi az bisiklet camiasında çatlak sesler yükseldi.
Kimileri milli sporcularımızı eleştirirken, birçok kişi de eleştiri oklarını Türkiye Bisiklet Federasyonu'na yöneltti.
Yıllardır 'Ne olacak Türk Bisiklet sporunun bu hali?' diye hayıflananlar cevabı Ahmet ve Onur'un başarısızlığı üzerinden bir kez daha sorgularken, olan bitene benden yana projeksiyon tutmakta kaçınılmaz oldu.
Aslında biz bilenler için malumun ilanıydı sonuç.
Öncelikle büyük kısmı yokuş olan yani tırmanışçıların kazanacağı (Nitekim Ekvadorlu Richard Carapaz altın madalyanın sahibi oldu) aşikar yarışa sprinter Ahmet ve Onur'u göndermek bile bile ladesdi.
Haliyle onlarda başarısız oldu.
Peki ya bu seçimi yapan federasyon?
Telefonla konuyla ilgili görüşlerini sorduğum Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Erol Küçükbakırcı, Ahmet ve Onur tercihi ile bu konuda federasyona yönelik eleştirilere cevap vermekten ziyade kendi döneminin icraatlarına dair açıklamalar yapmayı yeğleyince doğrusu bu ya sorum havada yani cevapsız kaldı.
Daha fazla üstelemedim tabi.
Ben anlamıştım anlayacağımı da tüm bu olan biteni anlamayan, bilmeyene ne yazacaktım?
Sözü eğip bükmeye gerek yok.
Maksadım birilerini hedefe koymak, birilerini de hedeften uzaklaştırmak asla değil.
Evet. Türk bisikletinin hali harap.
İçeride ve uluslararası alandaki yerimiz de belli.
O yüzden Tokyo'da alınan sonuç kimseyi şaşırtmasın.
Şaşırmamız gereken milli bisikletçilerimizin bitiş çizgisini görememesi olmamalı.
Çünkü oraya gelene kadar şaşıracağımız, aşılmaması gereken çizgilerin aşıldığı o kadar çok şey var ki!
Dedim ya biz bilenler için malumun ilanıydı sonuç.
Bundan sonra ne yapılmalı ona bakmak lazım?
Ülke içinde birçok sorunla boğuşan bisiklet sporundan uluslararası alanda hele ki Olimpiyatta başarı beklemek zaten büyük ütopya iken; geldiğimiz noktada Tokyo hezimetini, onun perde arkasında yaşananları konuşmak, yazmak, eleştirmek çok da sağlıklı bir yaklaşım olmuyor.
Öyleyse bende daha fazla havanda su dövmeyeyim ve bitireyim.
Ama bitirirken de şunu yazayım.
Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün.
Düşünmekle kalmasın Türk bisikletini nasıl ileriye götürürüz onun hal çaresine baksın.
Yoksa zaten her anlamda yerinde sayan bu güzide spor dalında daha çok hüsran hikayeleri yazar, okuruz.