Toplumsal bir hastalık mı, yoksa, çok fazla aceleci davranarak ortaya çıkardığımız özürlü bir alışkanlık mıdır neden bilinmez ama, teknolojinin bizlere lütfu olan ne varsa onları kullanma konusunda olabildiğince hoyrat davranıyoruz.
Teknolojiye bir şeyler katabilmek için aylarca yoğun çaba harçayan bilim adamlarının ortaya çıkardıklarını bizler çok kolay ve çabuk öğreniyor, yarım yamalak uyguluyor, kendimizce bir şeyler katarak kullanmaya çalışıyor, kısacası, teknolojinin canına okuyoruz.
Teknoloji, bilim ve insanlık. Tüm bunların etkisinde ve onların ekseninde yaşayabilmek o kadar zor ki. Bilimin neleri, ne zaman getireceği, bilim adamlarının neyi ne zaman keşfedecekleri konusunda hiçbir fikrimiz yok. Hele bizim gibi gelişmekte olan ülke insanları için bilinmeyenler o kadar çok ki.
Bilgisayarın yaşamımıza zorla soktuğu, günümüzün en etkin teknoloji harikalarından biri olan internet kendini hızla ve sürekli yeniliyor.
En önemli teknolojik sorunlarımızdan biri de, internetin armağanı olan ve adına “Sosyal medya” denen iletişim kanalımız. “Sosyal medya” bizleri öylesine sarmaladı ki, ondan uzak duramıyoruz. İnternet ayrılmaz bir parçamız oldu, hemen hemen her ihtiyacımızı oradan temin edebiliyoruz. Oturduğunuz yerde, “bir tıkla” istediğiniz her şeyi taa evinize kadar getiriyorlar. Giyim, araç-gereç, yiyecek-içecek, hatta duygu gibi her ihtiyacımızı “bir tıkla” kapımızda.
Son yılların en önemli teknolojik yenliklerinde biri e-ticaret, bunların en önemlilerinden, en başındaki olarak toplumu iyice tembelleştirdi.. Ben de, o tembellerden biriyim artık. Bir çok ihtiyacımı e-ticaretten karşılıyor, çarşı-pazara çıkıp mağaza, mağaza dolaşmıyorum. Özellikle; giyim, ayakkabı, teknolojik ürün, zaman zaman yiyecek, içecek, ve benzeri bir çok ihytiyacımı bu mucize hizmet sektöründen karşılıyorum. Laf aramızda bir tembelleştim ki sormayın gitsin.
İnternetin hayatımıza soktuğu en etkin iletişim araçlarından biri “sosyal medya”nın iletişim kanallarından biri, Facebook Messenger’di. Uzunca bir süre toplumumuzun vazgeçilmeziydi. Şu sıralar artık popülerliğini kaybetti. Duyuru ve haber iletişimi için oldukça yoğun kullanılmaya başlanan twitter, internet kullanıcılarının yaşamlarındaki tüm görsellikleri yansıtan Instagram, sosyal medyanın en etkin araçlarından biri oldu. Instagram sayesine toplumun neredeyse tümünün yaşam tercihlerini ayrıntılarıyla takip edebiliyoruz.
Ayrıca sosyal medya bir dedikoducu ki sormayın. Hemen hemen herşeyi oradan öğrenebiliyorsunuz. Böylese dedikodu ihtiyacımızı da giderebiliyoruz!
Kitle iletişim araçlarından gazetelere ait internetteki web sitelerinin haber yansıtma şekilleri, birçok haber portallarındaki iletişim yöntemleri ve oralarda kullanılan haber dili anlaşılacak gibi değil. “Tık”lama sayısı ve sitede kalma süresi üzerine kurulu internet yayınlarında yapılan yanlışları, anlatmaya kalksak günlerce sürebilir. Bir zamanlar televizyonlardaki “az sonra”nın daha da kötüsü haber metinlerinin kurgularında kullanılıyor. Takipçiyi alt sayfalara taşıyabilmek ve sitede daha uzun süre tutabilmek için haber başlığını sayfalarda sürekli tekrarlanarak, haber metnine ulaşmanın bıkkınlık derecesinde iyice zorlaştırıldığı bir haber kurgusu yaygınlaştı. Ve en önemlisi; tamamen yalan ve hiçbir anlam içermeyen, “bomba haber”, “Bombayı patlattı”, v.b gibi saçma sapan vurgu başlıklar altında internet okurunu kandırmaya yönelik yazılarlarıyla internet haberciliği teknolojiyi ne kadar sorumsuzca kullandığımızın en önemli göstergesidir.
Merak ediyorum; internet okurunu kandırmaya yönelik habercilik örneklerinin, bu kadar kötü ve sorumsuzca kullanıldığı bir başka ülke var mıdır.
Ben artık internet haber sitelerindeki, bloglardaki bu tür haberleri hiç okumuyorum. “Sosyal medya”yı bilgi kaynağı olarak neredeyse hiç kullanmıyorum.
Tüm bu olumsuzluklarına rağmen; hızıyla, büyük çoğunluğa ulaşabilme özelliğiyle en etkin kitle iletişim aracı “Sosyal Medya”dır. Tam anlamıyla teknolojik bir fenomen.
Kısacası, varlığı da, yokluğu da dert.
Teknoloji özürlü olmak, böylesine zaafa mahkum olmak kaderimiz mi, ne?