Okulların yoğun online dersler dönemi imtihanları da dahil sona ermesi sonrasında kısa bir tatil yapma gereğini yerine getirmiş ve Bodrum'a gidişimizle ilgili yol boyu izlenimlerimi ve yaşadıklarımı dünkü yazımda biraz olsun anlatmıştım.
Okulların yoğun online dersler dönemi imtihanları da dahil sona ermesi sonrasında kısa bir tatil yapma gereğini yerine getirmiş ve Bodrum’a gidişimizle ilgili yol boyu izlenimlerimi ve yaşadıklarımı dünkü yazımda biraz olsun anlatmıştım. Bodrum tatil için birçoğumuzun rüyalarını süsleyen özel yerlerinden biridir. Ama benim hiçbir zaman o söylendiği kadar rüyalarımı süsleyen bir yer olmamıştır. Çok gerekmedikçe tatil planlarım arasında hiçbir zaman tercih edilen olmamıştır.
Bodrum, birkaç yıl içinde, ilk ikisi kısa süreyle uğradığım, geçtiğimiz hafta sekiz gün kaldığım bir tatil yöresi, şimdiye dek toplamda üç kez gittiğim bir yer.
İlk gittiğimiz yıl, Türkbükü’nde birkaç gün konaklamıştık. O sürede, Bodrum’un birçok yerleşim yerini dolaştım. Bu arada, Bodrum’u genişçe anlatan bir röportaj haberi de gazetemizde yayınlamıştım. O yazıda anlattığım Bodrum ile bu sekiz günlük tatil süresinde gördüklerim ve yaşadıklarım arasında hiçbir fark yoktu. Bodrum ile ilgili aklımda kalan o anlattığım izlenimlerimden bir farklılık göremedim dersem yeridir. Kısacası üç yılda değişen bir şey olmamış
O rüya tatil yöresi Bodrum, tatil için gelen konuklarına parsellenmiş yaşam dışında pek fazla özgürlükler tanımayan, oldukça tıkış tıkış şartlardan daha fazlasını sunamayan bir tatil yöresi olmanın ötesinde değil.
Bu şartlardan fazlasını elde edebilmişleri bu genel tanımlama dışında tutmak, tabi ki göz ardı edemeyeceğimiz bir gerçek. Bodrum; eskiden beri yerleşik bir düzen oluşturmuşların, mülk edinmişlerin kurdukları bir yerleşim ve tatil yöresi olmanın ötesinde yeni tatilcilere her konuda sınırları belirlenmiş bir yaşamdan pek de fazlasını sunamayan bir tatil beldesi.
Bodrum’da yaşam; bembeyaz evleri, tatil siteleri, pansiyonlar ve eğer ulaşabilecek kadar şanslıysanız masmavi deniziyle sınırlanmış, özellikli sayılabilecek yaşamıyla, yakıcı güneşi, çok sıcak, bunaltıcı havasının yanı sıra, günün her saatinde sert esen rüzgarıyla yoğrulmuş, tek seçeneği; gündüz deniz, geceleri ise, toplu eğlence mekanlarında- barlarında geçirilen renkli sayılabilecek cazibesi bol, yerleşik nüfusuna ek, yaz nüfusu arasında üç misli daha kalabalığı konuk eden bir tatil beldesi.
Doğaldır ki, böylesine haraketli bir ilçeyi yönetmek de hiç de kolay değildir.
Bu gidişimizde Akyarlar yamacında denze çok yakın, havuzlu bir tatil sitesinde konakladık. Akyarlar plajlarında serinledik. Genelde gezi mekanı olarak beş kilometre kadar mesafedeki Turgutreis’te zaman geçirdik. Anlatılanlara göre Bodrum’un iyi bölgelerinden biriymiş. Tatil siteleriyle zengin bir yer ama ben pek beğenmedim..
Söylediğim gibi bu kadar kalabalık bir tatil beldesini yönetmek pek de kolay değildir. Ancak, dünyanın en gözde tatil yöresi olarak bilinen Bodrum yolları, bakımsız, pek fazla özen gösterilmemiş gibiydi. Söylenene göre, son zamanlarda yenilenen atık su ve içme suyu alt yapı yenilemelerinde yollar tam olarak tamamlanmamış. Birçok yerdeki yolların çoğunda yamalı asfaltlar size oldukça zorluklar yaşatıyordu. Alt yapı çalışmaları tamamlandığında bu yamalı asfaltlar mutlaka düzeltilecektir ama, şu anki görüntü oldukça sıkıntı yaratıyor. Bodrum’da yaşayanlardan aldığım şikayetler de bu şekildeydi.
Kısacası, bozuk yollardan yoğun şikayetler var.. Bunu ben de gidip geldiğim, Akyarlar-Turgutreis arsında gördüm, yaşadım..
BİR TUTAM TEBESSÜM
ENAYİ
Adam yolda yürürken, bir yığın sebze yüklenmiş el arabasını kan ter içinde yokuş yukarı çıkarmaya çabalayan manav çırağına acıdı, “yardım edeyim bari” dedi.
Güç bela yokuşun başına çıkabildiler..
Adam geniş bir soluk alarak sordu:
- “Oğlum, tek başına bu kadar yükü taşıyamayacağını ustana söylemedin mi?”
- “Söyledim ama...”
- “Öyleyse niye taşıttı?”
- “Yolda sana yardım edecek bir enayi bulunur mutlaka” dedi.