Savaş tanımının anlamını yitirmeden, geniş ve belirsiz hale gelmeden tarih öncesi toplumlara uygulanabilmesinin son derece zor olması.
Savaş tanımının anlamını yitirmeden, geniş ve belirsiz hale gelmeden tarih öncesi toplumlara uygulanabilmesinin son derece zor olması. Sosyal antropolog Raymond Kelly’nin öne sürdüğü üzere aşiret toplumları arasında grup şiddeti gerçekleşebilirken, bu olay çatışmaya dahil olanlar tarafından her zaman savaş olarak görülmez.
Örneğin, cinayet, büyücülük ve sosyal sapkınlıklar için adaletin dağıtımında, bu işleri yapmak ile suçlanan kişi çok sayıda kişi tarafından saldırıya uğrayabilir. Bununla birlikte, bu tip toplumlarda savaş eylemleri genellikle bir tek kişinin organize bir grup tarafından pusuya düşürülmesi ve öldürülmesini içerir.
İki senaryo da dış gözlemci için özdeş görünür ancak biri savaş eylemi olarak görülürken diğeri değildir. Bu bakımdan savaş, niceliksel olarak değil, sosyal bağlam ile tanımlanır.
Önemli nokta, ihtilaflı olunan bir grubun herhangi bir üyesinin, tüm topluluğu temsil etmesi ve böylece geçerli bir hedef haline gelmesi ile oluşan bir mantığın yürürlükte olması. Örneğin bir grup yağma için misilleme yaptığında, diğer grubun daha önce böyle işlere karışmayan bir üyesi de öldürülebilir.
Bu manada savaş fiziksel olduğu kadar soyut ve yanal düşünceyi de içeren bir ruh halidir. Bu tür savaş eylemleri erkeklere olduğu kadar kadınlara ve çocuklara da yönelir. Bu davranışı erken modern insanların kemiklerindeki kanıtlarda görebiliyoruz.
FOSİL KAYITLARI
Peki bütün bunlar, modern insanlar ve Neandertallerin savaşa girip girmediği sorusu için ne anlama gelir?
Neandertallerin şiddet eylemlerine karıştıkları ve buna yatkın oldukları konusunda hiçbir şüphe bulunmuyor. Fosillerin çoğunlukla kafalarında künt yaralamaların tekrarlayan örnekleri yo. Ancak bunların çoğu modern insanın Avrupa’ya varışından önce ve bundan dolayı iki tür arasındaki karşılaşmalar sırasında gerçekleşmesi mümkün değil.
Benzer biçimde, anatomik olarak erken modern insanların seyrek fosil kalıntıları arasında silahla yaralamanın çeşitli örnekleri mevcut, ancak bunların çoğu Neandertallerin ortadan kaybolmasından binlerce yol sonrasına ait.
Neandertallere karşı şiddetin izlerine dair kanıtlara sahip olduğumuz örneklerin neredeyse tamamı sadece erkeklerden meydana geliyor. Bu, savaşın değil erkekler arasındaki bir rekabetin sonucunda ortaya çıkan şiddetin izleri gibi görünüyor.
Neandertallerin şiddet eylemlerine dair hiçbir şüphe bulunmasa da, savaş kavramını modern insan kültürlerinin anladıkları gibi kavramsallaştırabilme kabiliyetleri tartışmaya açık. İki türün küçük ve dağınık popülasyonlarının üyeleri temasa geçtiğinde -kesin kanıtımız olmasa da-, şiddetli etkileşimlerin yaşanmış olması mümkün. Ancak bunlar gerçek savaşlar olarak nitelendirilemez.
Kuşkusuz, Üst Paleolitik dönemden (50.000 ila 12.000 yıl önce) modern insan iskeletlerinde, daha yeni Mezolitik ve Neolitik dönemlerde de aynı kalan, şiddetle ilişkili bir travma modeli görebiliriz. Ancak, Neandertallerin bu kalıbı izlediği hiç de net değil.
Neandertallerin yok oluşundan modern insanların sorumlu olup olmadığı sorusuna gelince, Avrupa’nın birçok yerindeki Neandertallerin türümüz gelmeden önce yok olmuş gibi göründüğünü belirtmek gerekir. Bu, modern insanların, ister savaş ister rekabet yoluyla olsun, tamamen suçlanamayacağını gösteriyor.
Bunun yanında mevcut olduğu görünen şey, Neandertaller tarafından tercih edilen ormanlık alanların iklim değişikliği sebebiyle sürekli ve dramatik bir şekilde azalması. Afrika’dan yeni çıkmış olmalarına rağmen, modern insanlar farklı ortamlara uyum konusunda daha esnekti. Bu sayede, giderek yaygınlaşan soğuk ve açık habitatlarla başa çıkma konusunda, Neandertallerin hayatta kalma yeteneklerine göre çok daha iyi görünüyorlar.
Dolayısıyla ilk modern Avrupalılar organize savaş yapabilen ilk insanlar olsalar da, bu durumun Neandertallerin ortada kaybolmasından sorumlu ve hatta gerekli olduğunu söyleyemeyiz. Neandertaller gezegenimizin doğal evriminin kurbanları olabilirler.
GÜNÜN SÖZÜ: İNSAN OLMAK NEDİR LÜTFEN DÜŞÜNÜN