Orlando katliamı ABD'de gelmiş geçmiş 'tek saldırgan' tarafından yapılmış en büyük çaplı saldırı –Pulse adlı bir gece kulübünde 49 kişi öldürüldü, 53 kişi yaralandı.
Orlando katliamı ABD’de gelmiş geçmiş ‘tek saldırgan’ tarafından yapılmış en büyük çaplı saldırı –Pulse adlı bir gece kulübünde 49 kişi öldürüldü, 53 kişi yaralandı. Olay yerine hızla ulaşan polis, üç saat boyunca rehinelerin serbest bırakılması için görüşmelerde bulundu, bu süre içinde silah sesi duyulmadı. İkna çabaları sonuç vermeyince operasyon düzenlendi ve saldırgan öldürüldü.
Bu süre içinde ve öncesinde saldırgan acil servisleri arayarak radikal bir takım örgütlere bağlılığını duyuran konuşmalar yapmış. DAİŞ’in saldırıları üstlenmesi olayın vahametini daha da arttırdı. Organizasyonun doğrudan bu örgüt tarafından planlanıp yapıldığı algısı oluştu. Diğer yandan analizlerde bunun bir ‘Yalnız Kurt’ eylemi olabileceği de sorgulanmaya başladı. ABD’de şok etkisi yapan bu saldırı sonrasında her zaman yapıldığı gibi ‘terörist profili’ oluşturulma çabasına girişildi.
Aslında bir ‘teröristte olması gereken’ unsurlar saldırganda fazlasıyla mevcuttu: adı Ömer, soyadı Metin, Afgan asıllı, yani Müslüman. Adı ve soyadından yola çıkarak Müslüman kimliğine vurgu yapıldı hep yayınlarda. New York doğumlu olup Florida’da büyümüş olması Afgan asıllı olmasının yanında pek önem taşımadı. Afganistan’dan teröristten başka bir şey(!) çıkmayacağına göre, Ömer Metin’in bu dehşetramiz saldırıyı potansiyel olarak gerçekleştirme olasılığı hep vardı. Oysa, Washington Post gazetesinin haberine göre saldırganın babası Sıddık Metin, oğlunun aslında iyi biri olduğunu ve saldırının ardında ‘İslamcı radikal ideoloji motivasyonunun’ olmadığında ısrar ediyor.
Saldırganın eşine göre ise Ömer, homoseksüel eğilimleri olan ‘homofobik’ biri. Üstelik, dindar biri olmadığı gibi, İslam hakkında da fazla bilgisi yok. Sosyal medyada dolaşan bir diğer iddiaya göre de kendisi Hizbullah, el-Kaide ve DAİŞ’e bağlılığını bildirmiş. Belli ki Ömer, genelde Ortadoğu konusunda gayet cahil, zira, bu üç örgüt yıllardır birbirini yok etmek için savaşıyor. Detayların yukarıda anlattıklarımızdan farklı olması aslında fazla bir şey fark ettirmez. Amerikan halkının en fazla ürktükleri kabusları artık çok daha yakın, çok daha olası. Bölgemizde “umur u adiye”den olan ‘terör’ giderek daha fazla bir şekilde binlerce kilometre ötede, aynı burada olduğu gibi masum insanların yaşamlarının bir parçası
Hatırlanacak olursa, 2 Aralık 2015 tarihinde, yani bundan altı ay kadar önce, Kaliforniya San Bernardino’da Müslüman bir çiftin saldırısı sonucu 14 kişi öldürülmüş, 22 kişi yaralanmıştı. Saldırganlar yine ABD doğumlu Müslüman kimlikli kişilerdi ve DAİŞ’e bağlılıklarını sosyal medyada duyurmuş, saldırılara ondan sonra girişmişlerdi. Terör ile İslam’ı ilintilendirerek insanların zihnine kazımış olan Amerikan medyası ve Trump gibi ‘tehlikeli söylemlerin siyasetçisi’ için bu olay iyi bir malzeme kaynağı oldu. Silahlanmaya karşı olan guruplar için ‘silaha kolay erişimin’ bu tür saldırıların kaynağını teşkil ettiği argümanı geri tepti ve silah satışları olaydan sonraki günlerde daha da arttı. Halk, kendini korumanın yegane yolunun yine ‘silah’ olduğuna hükmetti.
Pulse adlı gece kulübünde rehin alınan ve olayın yakın şahitlerinin ifadelerine göre ise Ömer Metin, 911 acil hattı ile yaptığı konuşmalarda ABD’nin Irak ve Suriye’de gerçekleştirdiği hava bombardımanlarıyla masum insanları öldürmesi yüzünden böyle bir eyleme giriştiğini söylemiş. Konuşma metinleri henüz yayınlanmadığı için ne söylediğini tam olarak bilemiyoruz ancak ABD’nin Irak ve Afganistan’da ‘demokrasi getireceğiz’ diyerek bir milyondan fazla masum insanı öldürmesi ve yine milyonlarca insanın hayatını mahvetmesinin bazı insanlarda ciddi travma etkisi yarattığı ve böyle insanların da eyleme girişme olasılığının fazla olduğunu yetkililerin artık anlaması gerek.