Dünkü yazımızın başlığı; "Yaşam, özgürlükler ve sosyal format", içeriği ise, genel anlamıyla dünyada toplumsal demokrasi ve özgürlüklerinin yerleşik durumunun anlatımıydı.

Dünkü yazımızın başlığı; “Yaşam, özgürlükler ve sosyal format”, içeriği ise, genel anlamıyla dünyada toplumsal demokrasi ve özgürlüklerinin yerleşik durumunun anlatımıydı.

Daralan ekonomik düzende yaşam zor ve şartlarına uyum çok daha zordur. Yaşamı kolaylaştıran, toplumsal özgürlüklerin rahatlıkla kullanabilmesidir. Özgürlüklerin sınırlanmadığı, demokratikleşmenin tüm doğrularıyla özümsenmiş olması, yaşam şartlarını çok daha kolaylaştırıyor.

Dün bu konuda, dünyanın genel olarak neler yaptığını, sözümüz yettiğince anlatmaya çalıştık. Yaşam şartlarını kolaylaştıran tek şeyin özgürlüklerin, sorumluluklar çerçevesinde rahat ve doğru kullanılmasıdır, özünden yola çıkarak kullanılmasıdır.

Toplumun anlayabileceği ve uygulayacağı yöntemleriyle özgürlükler; tüm yaşam şartlarının iyi kullanılmasının tek yoludur. Özgür toplumlar, özgür ortamlarda, sağlıklı bir yaşam sürdürebilme olanağına sahip olabilirler.

Dünyanın bir çok ülkesi, rahat bir yaşam için gerekli olan bu oluşumda, gerekli tüm önlemlerini almış durumdalar. O nedenle bu ülkelerde insanlar, çok daha rahat bir yaşam standardına sahipler. Farklılıklarını kendileri yaratabiliyorlar. Olanakları daha iyi kullanabilenler, şartları iyi değerlendirebilenler, yaşam standartlarını daha da üst seviyelere çıkarabiliyorlar. Bunu için gerekli olan şartlara ve toplumsal özgürlüğe sahipler.

Buna, ülkemizde özgürlükleri yansıtan fotoğrafta gördüklerimizi anlatarak bakalım. Özgürlükler konusunda pek de göze hoş gelen bir fotoğraf değildir bu.

Özgürlükler, sadece yasal düzenlemeler ve bu yasaların sertçe, polisiye baskılarla veya yönetim biçimleriyle daha iyi olur sonucunu çıkarmak büyük yanılgıdır. Özgürlükler; gelenek, göreneklerin ve de en önemlisi, etik kuralların göz ardı edilmemesi, doğru kullanılmasıyla bir anlam kazanır. Etik kurallar ve geleneklerin, toplumun en çok bağlı kaldığı, örnek aldığı yaşam biçimi oluşmasındaki etkileri asla göz ardı edilmemeli. Geleneklerin ışığında oluşturulan etik kurallar, bazen yürürlükte olan yasalardan çok daha etkilidir. Bu geleneksel etik kuralların yaratığı özgürlükler ortamı planlanarak, oluşturulacak sosyal yaşam için en doğru bir uygulanma olabilir.

Büyük şehirlerimizdeki sosyal yaşam, geleneklerin oluşturduğu etik kuralların etkisindeki özgürlüklere paralel kurgulanmıştır. Buralardaki sosyal yaşam kültürleri, toplumsal birlikteliği ve bireysel saygıyı da kolaylaştırıyordu. O nedenledir ki; büyük şehir kültürleri, yaşam biçimleri; hep özlenen, rüyaları süsleyen yaşam biçimleridir. İstanbullu olmak, Ankaralı olmak, İzmirli olmak v.b gibi.

Yılarca bu kültürlerle oluşan yaşam biçimleri; rahatça yaşanabilen bir sosyal yaşam birlikteliği yaratmıştır.

İstanbul’un bir çok ilçesinde, o ilçeye özgü bir yaşam biçiminin varlığını görebilirsiniz. Tüm bunların sentezi bir İstanbul sosyal yaşam kültürünü yaratmışlardır.

Bugün, bu yaşam kültürlerinde bölünmüş, giderek farklılaşan bir görüntü vardır. O eski, gelenekselleşen rüya İstanbul yaşam kültüründen söz etmek mümkün değildir. Bölgesel kültürler oluşmuş, eski İstanbul sosyal yaşamından hızla uzaklaşma dönemi başlamıştır. Ve eski İstanbul kültürünün egemen olduğu sosyal yaşam biçiminde, kitlesel ve bireysel özgürlükler de giderek erozyona uğramıştır.

İstanbul, en çok göç alan illerimizin en önde gidenidir. Bu göçlerle gelenler, eski İstanbul kültürüne, toplumsal birlikteliğine adapte olabiliyorlardı. Yanlış politikalar, başka amaçlı kurulan yerleşim yerleri bugün, o güzelim İstanbul bölgesel kültürünü tam anlamıyla erozyona uğrattı. O yeni yerleşim yerleri, göçle gelenlerin bölgelerine taşıdıkları sosyal yaşam kültürünün etkisindeler artık.

Sosyal yaşamı, bireysel ve kitlesel özgürlükleri kullanma biçimleri geleneksel değildir artık. İstanbul şimdi farklı kültürlerin yaşadığı bir büyük şehirdir. Trafiğinden, ekonomik şartlarından ve belki de yanlış yapılanmasının, yönetim biçiminin yarattığı karmaşadan ızdırap çekmektedir.

İstanbul yıllardır bir çok konuda iyi yönetilmemiştir. İstanbul, o dillere destan; tarihi, kültürel, güzel İstanbul özelliğini yitirme yolundadır.

O geleneksel, saygın özgürlükler kalmadı artık.

Kısacası, özgürlükler ağlıyor.