Otomotiv gazeteciliğimde birçok kez Nissan'la, Nissan çalışanlarıyla ilgili olumlu yazılar yazdım.
Yaklaşık 10 yıldır 20 bin adetlik satış barajının altına hiç düşmeyen hatta 30 binleri zorlayan Nissan Türkiye, 2019 yılını yüzde 53 düşüşle kapattı. Bu kadar yüksek bir düşüş gösteren bir başka marka daha olmadı. Peki neden? Tamam geçen yıl pazar daraldı, satışlar düştü, araç tedariği sağlanamadı falan… Bunlar genel mazeretler. Bu arada da satan da sattı, pazar payını arttıran da arttırdı. Daha önce de yazdığım gibi; bizim otomotiv sektöründeki genel müdürlerin, pazarlama müdürlerinin o kadar mazeretleri oluyor ki; onların dışında herkes suçlu hale geliyor. Nissan’da da durum bu aslında. Nissan’a geçen yıl geçen Genel Müdür Emre Doğueri bu düşüşün tek sorumlusu olarak gösteriliyor. Gösteren ben değilim tabi; onunla birebir çalışan Nissan bayileri. Nissan’ın bu düşüşünü sadece ve sadece yönetim hatası olarak gören (benim görüştüğüm) bayiler “araç alamadıklarını, gemilerden-gümrükten araç çekemediklerini söylüyorlar ama bu iş bir sanat, bu işi yapamayınca olan bize oldu” diyorlar. Ekim, kasım ve aralık aylarında bu “beceriksizlik” (onların deyimiyle) nedeniyle bağlantı kurdukları, kapora aldıkları araçların paralarını iade etmek zorunda kalmışlar. Çünkü Nissan yönetiminin “gemiler yolda, araçlar geliyor” açıklamasıyla o söze güvenen bayiler bu 3 ay içinde yaklaşık 2.500 aracı gelmeden sözle satmışlar. Bu plansızlığın bayilere ve dolayısıyla Nissan Türkiye’ye 3’te 1 oranda zararı olmuş. Yani 15 araç satacak olan bayi bu plansızlıkla ancak 5 araç satabilmiş.
ZORLA PAKET SATIŞI!
Emre Doğueri Türkiye dahil 10 ülkeye de bakıyor ama nedense Nissan tarihindeki en kötü sonuçları da Türkiye’de alıyor. Bunların nedenlerini Emre Doğueri’ye sormak istedim ama 2-3 aydır o kadar yoğun ki soramadım. Ona soramadım ama bu düşüşü asıl yaşayanlara yani bayilere sordum, araştırdım. Yukarıda yazdıklarım tam anlamıyla yönetim hatası. Bayileri küstüren bir başka uygulama daha var. Bu da sadece Nissan Türkiye’ye özel. Şöyle ki; markanın en çok satan modeli olan Qashqai’yi almak isteyen bayiler Navara ve Juke da almaya zorlanıyormuş. Örneğin 4 Qashqai almak isteyen bir bayiye 1 tane de Navara “Zorla” satılıyormuş. 8 araç istenirse bu rakam 2 Navara oluyormuş. Yani bir nevi Qashqai satmak isteyen bayisini Navara ile cezalandırıyor. Yılda ancak 4-5 adet Navara satabilen bayiler bu zorlama satış paketinden çok şikayetçiler. Bu nedenlerle son bir yılda 4 bayi dükkan kapatmış ya da bayilikten ayrılmış.
Bunun dışında Nissan bayisini “yasa boğan” bir başka konu daha var. O da habersiz-sorgusuz sualsiz zorla yedek parça satışı. Yine somut örnekle ilerleyelim. Diyelim ki bayiler yeni çıkan Micra’dan aldılar. Hemen 40-50 bin liralık yedek parça faturası gönderiliyormuş. Ve bayiler bu yedek parçaları da almak zorundalarmış. Bütün bu “zorunlu” uygulamalara uymayan bayilerin primleri de bu nedenler öne sürülerek ödenmiyormuş. Bitti mi tabi bitmedi! Distribütörden araç alan bayiye uygulanan vade 14 gün olarak sınırlandırılmış. 14 gün sonra Doğrudan Borçlanma Sistemi (DBS) ile bayinin parası bankadan tahsil ediliyormuş. Yani bayi aracı satsın satmasın 14 günde ödemesinin yine “zorla” alınıyor olması Nissan bayilerini çok zorluyormuş. Bayilerini bu şekilde zorlayan bir başka marka daha görmedim.
Otomotiv gazeteciliğimde birçok kez Nissan’la, Nissan çalışanlarıyla ilgili olumlu yazılar yazdım. “İçinden insan geçen marka” dediğimi anımsıyorum. Ama gelinen noktada ve yukarıdaki tabloya bakınca da ne yazık ki yönetim hatalarını da yazmak durumundayım. Ben; genel müdürlerin, CEO’ların şahsi PR’larını haber yapan, onları sadece öven, onların ağzından çıkan her şeyi yazan bir gazeteci değilim…