26 Mart tarihli yazımda Haziran 2018 sonu için Dolar 4,13 ve Avro 4,95, Aralık 2018 sonu için de Dolar 4,49 ve Avro 5,38 tahminlerimi açıklamıştım.
Bu tahminler reel efektif döviz kurunda benim bulduğum ortalama 25 aylık döngülere ve yine reel efektif döviz kurundaki uzun dönem trende bağlı teknik analiz sonuçları idi. Bugün daha kapsamlı bir analizin sonuçlarını bildireceğim; akabinde kurda oluşan balonun sebeplerini açıklayacağım
DÖVİZ KURU, ENFLASYON VE BÜYÜME TAHMİNLERİM
Türkiye 2018 yılında hiç cari açık vermezse kurlar nereye gider? İlkönce bu soruya cevap verelim. 2018 yılı için yurt içi TÜFE enflasyonunun yüzde 14 – yüzde 16 bandında gerçekleşeceğini tahmin ediyorum ki, bu ortalama yüzde 15 eder. ABD enflasyonunu da bol keseden bir tahminle yüzde 2 olarak öngörüyorum. Bu durumda Türkiye’de, 2018 yılı tamamında hiç cari açık vermesek bile 2018 sonu Dolar kurunun 4,28 TL (artı / eksi 4 Kuruş) olması gerekir. Dikkat edin, bu yıl sonu değeridir. Avro kuru ise 2018 yılı sonunda çapraz kurun 1,20 olacağını öngördüğüm için 5,14 (artı / eksi 6 Kuruş) olması gerekir. Ancak biliyoruz ki Türkiye’nin ciddi bir cari açığı vardır. Bunun etkisini de dahil ettiğimizde aşağıdaki kur tahminlerini elde ediyoruz:
2018 Haziran Sonu İçin
DOLAR = 4,11 TL (+/- 3 Kr) ve AVRO = 5,05 TL (+/- 5 Kr)
2018 Aralık Sonu İçin
DOLAR = 4,44 TL (+/- 6 Kr); AVRO = 5,33 (+/- 7 Kr); Büyüme Oranı = Yüzde 7-8 ve Enflasyon Oranı Yüzde 14-16
Pekiyi, Dolar ve Avro’nun bugünkü denge değeri ne kadardır? Dolar’ın 3,97 TL ve Avro’nun da 4,88 TL olması gerekir. Bu satırların yazıldığı anda (12 Nisan 11:30) Dolar 4,14 TL ve Avro da 5,12 TL idi. Yani Dolar’da 17 Kuruşluk ve Avro’da da 24 kuruşluk fazla bulunmaktaydı. Finansal İktisat yazınında bu durumun adı Varlık Balonu’dur.
VARLIK FİYATLARINDA BALONLAR
İktisat yazınında emtia ve menkul kıymet fiyatlarının kısa bir sürede “gerçek değerlerinin” çok üstüne çıkması ve daha sonra aniden düşerek “gerçek değerine” döndüğü durumlar varlık balonu veya fiyat köpüğü olarak adlandırılır. Görünürde, ilgili menkul kıymetin arz ve talebinin temel bileşenlerinde şiddetli bir değişimin olmadığı bu durumlarda, fiyatların bahsedildiği şekilde hareketi spekülâtif etkenlerle açıklanır. Pekiyi nedir bu spekülâtif etkenler?
Genelde menkul kıymetler ve çoğu zaman da emtialar, ucuzdan alınıp pahalıya satılmak ve aradaki marjdan kâr elde etmek amacıyla talep edilir. Bu işleme spekülasyon adı verilir. Yani, bu varlıkların kullanım değeri için değil ama gelecekte daha fazla fiyat edeceği tahmin edildiği için alınması veya daha düşük fiyat edeceği tahmin edildiği için satılması söz konusudur. İnsanlar geleceği bilemezler, sadece tahmin ederler. Tahminlerin de her zaman tuttuğu görülmemiştir. Bu yüzden, herhangi bir varlık piyasasında, ağırlıklı olarak bu tarz spekülâtif işlemler yapılıyorsa, o takdirde, yatırımcıların geleceğe yönelik tahminlerini belirleyen psikolojik etkenler fiyatları belirlemektedir.
Bu tür varlık balonlarının oluşmasında çeşitli etkenler bulunmaktadır. Teoride en çok atıf yapılan yatırımcıların rasyonel olmaması ve tabiri caizse “bir koyup üç alma” arzusudur. Yani yatırımcılar, ideal bir portföyde olması gerektiği gibi riski en aza indirecek kararlar alacaklarına “kısa yoldan köşe dönmek için” aşırı riskli kararlar alırlar. Bu durumda oluşan balonların bireysel yatırım hatalarından kaynaklandığı ve sistemde bir arızanın bulunmadığı iddia edilir. Ancak literatürde irrasyonel davranışı doğrulayacak bir kanıt bulunamamıştır. İkinci olarak, yatırımcıların bireysel kararlarla değil sürü psikolojisine uyarak karar verdiği savunulur. Yani bireyler bireysel faydalarının piyasanın genel hareketine uymakla en yüksek düzeye çıkacağı kanısındadırlar. Nitekim, bugün yatırımcıların kullandığı bilgisayar programları, yatırımcıları piyasayı takibe yönlendirmektedir. Piyasada herhangi bir balon oluştuğunda, yatırımcılar bu eğilimi arttıracak bir biçimde hareket etmektedirler. Bu davranışı doğrulayan kanıtlar bulunmuştur. Ancak, yatırımcıların “sürü psikolojisi” halinde karar vermeleri egemen iktisat anlayışına uymamaktadır. Eksik bilgi de, bahsedilen etkenlerden birisi olarak sunulabilir. Ancak bütün bu etkenlerin hiç biri balonun nasıl şişmeye başladığını açıklamamaktadır.
Balonu tetikleyen mekanizma için dört gerekçe sayılabilir: (i) faizlerde düşüş ve likidite artışı, (ii) devletin, özellikle, yatırımlardaki kayıpları güvence altına alması, (iii) piyasada tekel gücüne ve / veya iç bilgiye sahip aktörlerin yüklü alımlarla manipülatif işlem yapması ve (iv) beklenmedik şok haberler. İlki genişlemeci para politikası veya bankaların agresif kredi politikaları ile açıklanabilir. Böyle bir gelişme bütün varlık fiyatlarında arka arkaya artışa neden olabilir. İkincisi, özellikle MB’nın alacağı bazı tedbirlerin yatırımcıları aşırı riskli pozisyon almaya sevk etmesi ile açıklanabilir. Üçüncüsü, piyasa belirleme gücüne sahip büyük oyuncuların piyasayı yönlendirerek kâr etme amacı güden davranış şeklidir. Ve dördüncüsünü – özellikle dolar fiyatında – Çarşamba günü yaşadığımız bir örnek en güzel şekilde temsil etmektedir: Kasabanın Şerifi’nin Rusya’yı savaşla tehdidi.
Bütün bunlar ideal piyasalarda rastlanmayan anormallikleri gösterir. Ancak akademik çalışmalarda rastlanan olgular çok farklı bir noktaya bizi sevk etmektedir: Rasyonel bireylerin yer aldığı, tam bilgi altında çalışan ve hiçbir aksaklığını olmadığı piyasalarda da varlık balonları ortaya çıkmaktadır. O zaman sistemde bir sorun vardır.
Sistemdeki çarpıklığı nasıl açıklayabiliriz? Onu da Pazartesiye bırakalım.
Hayırlı Cumalar…