Başrollerinde Matt Damon, Kristen Wiig ve Christoph Waltz'un yer aldığı filmin yönetmen koltuğunda Alexander Payne oturuyor. Senaryoyu ise Payne ile birlikte Jim Taylor kaleme almış.
Paul Safranek ile karısı Audrey daha iyi bir hayat vaadiyle küçülmek üzere Omaha'daki stresli hayatlarını terk etmeye ve yeni, küçültülmüş bir topluluğa katılmaya karar verirler.
Bu filmi izlediğinizde, siz küçülürken bütçeniz büyüyor.
Şöyle daha açık örnekle açıklayayım…
Büyük bir ev satın almanız yerine siz küçülerek boyutunuza göre ev alıyorsunuz veya daha büyük mücevherlere para ödememiş oluyorsunuz veya bir damacana suya verdiğiniz para ile yaklaşık 3 ayda tüketiyorsunuz gibi…gibi…
İnsanlar küçülürken etkileşim alanı ise daha daralıyor. Çevre kirliliğinden, küresel ısınmaya, geçim sıkıntısından hatta enflasyona uzanan birçok konuyu daha aza indirebiliyorsunuz.
Downsizing filmi dünyanın gelecekteki sıkıntılarına karşı alınan bir önlem gibi düşünebilirsiniz.
Ben de bunu ekonomiye dair uyarladım.
Küresel krizde, Kırılgan Beşli’den en hızlı kırılanız.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yükselen dolar kuruna karşı harekete geçerek geç likidite penceresi borç verme faiz oranını yüzde 13,5'ten 16,5'e yükseltti.
TCMB yaptığı açıklamada;
"Yakın dönemde piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları ve enflasyon beklentilerinde süregelen yükseliş genel fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırmıştır. Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.
"Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir.
"Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul'un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır." diyerek
Merkez Bankası sıkılaştırma politikasıyla 300 baz puan faiz artırdı.
Buna mecburdu elbette…
Bu ne demek biliyor musunuz?
Tasarrufa yönelin demek… Ben faiz artırıyorum siz tasarruf edin demek.
Aslında tüketimden vazgeçmenin bedelidir faiz artırımı.
Biz iç tüketimle, cari açıkla büyüdük ve 1950 ila 1980 yılları arasında yüzde 5 büyüme yapmışız ama yüzde 20 tasarruf ile ilerlemişiz. Şimdilerde ise tasarruf oranımız yüzde 13’lerde kalmış.
Yazımın başında küçülen hayatlar filminden bahsetmişken bir araştırma şirketi kalkınan ülkelerin boylarıyla ilgili araştırma yapmış ve Hollanda insanlarının boyları yaklaşık 10 cm uzamış ABD ise boy oranları daha da düşmüş. Bu göstergede ise insanların ne kadar sağlıklı beslenmeleri ve kalkınma hızlarıyla bölünmüş ortaya çıkan sonuç ise sağlıklı beslenen ülkelerde kalkınma hızı daha yükselirken küçülen hayatlar ile sınırlanmış.
Diyeceğim şu ki:
Mahşerin 4 atlısı gibi karşımızda duran enflasyon, döviz kuru, cari açık ve faizler var. 24 Haziran’da seçimler ve gelecek yıl tekrar yerel seçimler var.
Tedbirlerimizi buna göre alalım.