İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

​AÇ KAPIYI VEYSEL EFENDİ

YAYINLAMA:

Hababam Sınıfı’nın ünlü repliklerindendir. Bu sözde bir yorulmuşluk vardır. Bir umutsuz edayla söylenmiştir. Servet-i fünun şairi Tevfik Fikret’in ölüm yıldönümü anılacaktır. Merasim alayı nizamiyeye dayanır. ‘Aç kapıyı Veysel Efendi’ diyen öğretmendir.

Bu söz özü itibariyle kapitalist bir mottodur. ‘Laissez-faire, laissez-passer’ yani bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler. Kapıları açmak Tevfik Fikret’in edebiyattaki Batılılaşma hareketindeki payı ile örtüşür. Ancak Fikret Batılılaşma söz konusu iken küllerinden doğacak bir toplumun hayalindedir. Tanrılardan ateş çalan mistik Yunan kahramanı Promote’den ismini alan şiirinde

Kalbinde her dakîka şu ulvî tahassürün

Minkâr-ı âteşini duy, dâimâ düşün:

Onlar niçin semâda, niçin ben çukurdayım?

Gülsün neden cihan bana, ben yalnız ağlayım? ...

Yükselmek âsmâna ve gülmek ne tatlı şey!

diyen Tevfik Fikret’in ve bir kapıyı açmak hevesinde olan Hababam Sınıfı’nın, kapitalizmin girmek için açılan kapıları yerine çıkmak için açılan kapıların işlendiği görülür. Bu çıkış bir yükseliş içindir.

Referandumla beraber biz de bir kapı açtık. Bu kapı Cumhurbaşkanlığı sistemidir.

Başkanlık türevi sistemler liberal politikaların sistemleridir. Piyasanın istediğidir. Popülerin, elitlerin beslendiği sistemlerdir. Müteahhitlerin, işadamlarının, sinema yıldızlarının sistemidir. Siyaset birkaç dar grup ailenin elindedir. Başkan en popüler olandan seçilir. Yoksa dışarı bakılır. Bir kişiyi tutup ona popülarite kazandırmakla kaybedecek vakit yoktur. Halen popüler olan birisi aday yapılıverir, olur biter.

Şimdi bizde de başladı. Popülerlerin partileşmesi. İlk defa son referandumda AK Parti’nin patrondan destek görmesi de bu anlayış yüzündendi. Fakat hesaba katılmayan bir husus var. Cumhurbaşkanlığı sistemi Türk tipi ile tamlanır. Yani açılan kapılar yükseliş, yüceliş, diriliş için açılacaktır. Bu kapıların kapitalizmi ağırlayacak misafirperverliği bulunmaz. Elbette Türk tipi olduğu unutulmazsa.

Cumhurbaşkanlığı sistemi muasır medeniyet sistemidir. Ekonomik çıkarlar için bu sistemin böyle ele alınması gerekir. Popülerin illüzyonuna kapılırsak kısa vadede göreceğimiz refah artışı uzun vadede her zamankinden daha bağımlı bir toplum olmamıza neden olur. Artık Türkiye vadesi uzamış planların ülkesi olmalıdır. Ekonomik istikrar bu şekilde beslenir. Artık hep semalar onların aşağılar bizim olmasın istiyorsak yeni hükümet sistemini doğru anlamamız gerekir. Bu sistem modern şartta ekonomiyi besleyecek unsurlardan birisi olan demokrasiyi kuvvetlendirecektir. Daha sistemin referandumunda dahi birçok partinin birbirleriyle ittifaka gittiği ortadadır.

Üstelik yeni hükümet sistemini anti-demokratik bularak eleştirenler, bu sistemin %49’un değil %51’in sistemi olduğunu yani daha geniş kesimi kuşattığını herkesten iyi görmektedir. Belki itirazları bunadır.

Halkımız şimdiye kadar sorumluluk almaktan hiç korkmadı. Bu yüksek bir özelliktir. Korkusuzca kim girecek diye bakmadan kapıyı açtı. Yorulmuşluktan değil hevesle. Artık kimsenin girip giremeyeceğine de halkımız karar verecek bir şartı var elbette; illa Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı sistemi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *