İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

İş sulandırılıyor biri frene bassın

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İş sulandırılıyor biri frene bassın

İş giderek sulandırılıyor benden söylemesi! Öcalan evlenmek istiyormuş,15 Şubat’ta dışarı çıkarılacakmış, Nevruz’da hep beraber kardeşlik türküleri söylenecekmiş, miş miş miş… Evet iş giderek sulandırılıyor hem de çok kirli sularla. 

DEM Parti Heyeti parlamento ziyaret/istişare sürecini tamamladıktan sonra yeniden Öcalan’ı ziyarete gitmeden önce Selahattin Demirtaş’ı ve Figen Yüksekdağ’ı da ziyaret edeceğini belirtti. NEDEN?  Halbuki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı netti. Bahçeli Türkiye adına tüm eleştirileri göze alarak “Öcalan çıkıp PKK’yı lağvettiğini açıklasın” dedi. Hedef belliyken, muhataplar belliyken, amaç belliyken ve herkes adına huzur istendiği belliyken DEM Heyetine “Kürtler için Demirtaş ve Yüksekdağ ziyaretinden şimdilik vazgeçin” derim. Eskiler boşa dememiş “niyet bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olmalı”. Sürece dair pek çok başlık sulandırma amaçlı kullanılıyor dedim. 

Öcalan’ın “lağvetme açıklaması”nın ve şartlar oluşursa ev hapsine çıkarılma tarihinin, Türkiye’ye iade edildiği gün olan 15 Şubat’ta olacağı zikrediliyor. Ve 21 Mart’a denk gelen Nevruz’da birlikte halaylar çekilmesi bekleniyor. Stratejik olarak söylüyorum; her ne yapılacaksa “Nevruz’dan sonraya bırakılmalı” çünkü henüz şartlar buna uygun değil. Çünkü devletin himayesinde ve parlamento inisiyatifinde ilerlemesi gereken bir durum var ortada. 

Ayrıca Bahçeli öncülüğünde parlamentonun desteklediği bu konuya Kürtlerin nasıl baktığını/samimi olup olmadıklarını en net okuyacağımız sosyolojik tablo Nevruz. Bu nedenle beklenen Öcalan açıklaması mutlaka Nevruz sonrasına bırakılmalı. Önümüzdeki ajandada geçmişte denenmiş “niyette iyi, süreçte oldukça başarısız bir girişim” varken Türkiye Yüzyılı adına açılan bu kapıdan sorunsuz geçilmesi için ders alınmalı “o zaman yapılıp şimdi yapılmaması gerekenler” konusunda.

 SAMİMİYET VE EMPATİ OLMADAN YÜRÜMEZ 

5 Ocak tarihli “Ya Şehit Ya Hain Mi Olmalı” başlıklı yazımda, Dem Heyeti’nin Devlet Bahçeli’yi ziyaretine dair “off the record” Muhsin Kızılkaya detayını paylaşmıştım sizlerle. Yurt içi ve yurt dışından büyük ilgi gördü bu bilgi. Bahçeli o ziyarette, yaptığı tarihi açıklamanın ilhamı olarak Kürt Yazar Muhsin Kızılkaya’nın “Bir Dil Neden Kanar” kitabına vurgu yapmıştı. Bu süreç mantık, zeka, istişare, diyalog, uzun vadeli stratejik yaklaşım, başarılı bir geçmiş- gelecek-niyet okuması gerektirmekle birlikte fazlasıyla “empati” barındırmalı çünkü Türkiye’nin karşısında terör kaynaklı dağlar misali geçmişin travmaları ve geleceğin kaygıları var. 

Ve insana dair her iletişimin/çözümün merkezinde samimiyetle kurulan empati köprüleri olmalı. Dilerseniz biraz da “açılım değil SAÇILIM OLMASIN SÜRECİ”ne dair önümüzdeki ihtimalleri değerlendirelim. Süreç bu şekilde sulandırarak ilerletilirse bir süre sonra form kaybeder, masadan akıp gider, yerle yeksan olur bu net. Öcalan böylesine tarihi bir misyon yüklenmişken ilk aklına gelen “beni evlendirin” demek mi olacak? Hiç sanmıyorum. Bunlar fazlasıyla ivme kaybettirir benden söylemesi. “Lağvetme açıklamasına” varamadan masa devrilirse üç ihtimal çıkar 

Türkiye’nin önüne: 

1) Sil baştan; terörle mücadele, şehitler, gaziler, yetimler, öksüzler, gözü yaşlı analar… 

2) DEM Parti tepki oylarıyla hiç olmadığı kadar büyük bir siyasi çıkış elde eder fakat bu durum geçmişte olduğu gibi siyasete ve kazanımlara değil, şiddet ve zarara döner… 

3)Kürtler; muhafazakarlar, marjinaller, “ne haliniz varsa görün bıktım artık ben gidiyorum” diyenler ve birkaç başlıkta daha bölünebilir. 

*** Peki Bahçeli’nin yaptığı “Öcalan gelsin lağvettiğini açıklasın” söylemi başarıyla devam edip sonuç bulursa ne olur derseniz hemen söyleyeyim; 

1) Dem Parti siyasi zaferlere imza atar. Bu kazanımlar Türkiye’nin ve “terör kısır döngüsüne” hapsedilen Kürtlerin faydasına olur. 

2)Türkiye coğrafyada daha da güçlenir (zira Türkiye-İran-Irak-Suriye-Ermenistan- Azerbaycan’da ortalama 40-50 milyon arası Kürt nüfusu var). 

3) Kürtler Türkiye’nin Başkanlık-belediye-parlamento seçimlerinde önemli söz sahibi olur… 

*** Ve elbette ki Türkiye, maddi manevi pek çok kazanım elde eder. Bugün olayın fazlasıyla sulandırıldığına ve bazı gazeteci- akademisyen-yorumcunun “miadı geçmiş” sığ cümleler üzerinden yürüttüğü algı yapma yöntemlerine değinmişken 21 Aralık 2024 tarihli yazımdan bir paragrafı tekrar paylaşmak istiyorum müsaadenizle:

 “Özetle Kürtler; bunca pozitif veriye rağmen gösterilen negatif yaklaşımlara maruz kalmayı kabul etmiyor artık. Yahudilerin geçmişte yaşadığı ötekileştirme, dışlanma, sürgünler ve acılar nasıl ki günümüzün güçlü-üst kimlikçi İsrail’ini yarattıysa, bu durum son yıllarda yükselişe geçen Kürt Milliyetçiliğine de emsal olabilir mi diye şapkayı önümüze koymak gerekiyor…”  

Kabul edelim ya da etmeyelim Kürtler Yeni Dünya Düzeninde, bu coğrafyanın ve dünyanın güçlü bir gerçeği olmakla birlikte “Türklerin tek ve kadim kardeşidir”…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *