Sindire sindire…
İzleyen yorumlarında “Gassal”a “komedi dizisi” diyorlar… Bu yorumu yapanlarla aynı şeyi izlemediğime, yemin edebilirim! Dizi trajikomik bile değil. “Gassal”, şu anki konjonktürde yurdum insanını inceee ince dürtüyor… İnançlarını, kültürünü, bilgisini, vicdanını, doğrularını sorgulatıyor. Biraz kafası açık kişilerin, şu dünyada yaşarken ne kadar zorlandığını, “Ya Sabır” çeke çeke nasıl yaşadığını anlatıyor. Yani; anlayana, dokunuyor da dokunuyor. Sağ gösterip, sol vurduğu yerler de çok.
Bu diziyi “Ahmet Kural bizi güldürecek!” önyargısıyla izlerseniz, büyük hata yaparsınız. O ince esprilerin, mimiklerin alt yazısını okumadan izlemeyin. Bu dizi sindire sindire izlenmeli, hatta bir süre sonra ikinci kez izlemenizi tavsiye ederim. Gassal'ın müzikleri de çok konuşuldu… Ki bence de konuşulmalı. Her ne kadar söyleyenin sesini pek beğenmesem de, şarkı seçimleri gerçekten çok güzel. Ve gelelim dizinin tanıtımı için billboardlarda kullanılan, herkesin eleştirdiği o cümleye… “Ölünce beni kim yıkayacak?”. Diziyi izleyince; içeriğe en uygun, en çarpıcı seçimin o cümle olduğunu da anlıyorsunuz. Dilerim ekranda Gassallarımız bol olur.
Tuttu tutacak…
ATV’nin yeni bir dizisi daha başladı. Kanal o kadar çok diziyi bitiriyor ki, yerine sürekli yenileri geliyor. “Zembilli”, Ferdi Tayfur’un en sevdiğim şarkısıyla başlayınca, beni hemen içine çekti. Şarkı seçimi hem hikayeye uygundu, hem de Ferdi Tayfur’u yeni kaybetmiş olmamızdan dolayı ayrı bir duygulandırdı. Dizi samimi, sıcak ve en önemlisi bu sıcaklık izleyene geçiyor. Emir Dinler’in oyunculuğunu da beğenirim…
Adam doğal, gülümsemesi, duygusal sahnelerdeki gözlerinin doluşu filan çok samimi. Diğer oyuncular da genel olarak fena değil. Amaaaa köylü kızların lamine dişleri, dolgu dudakları, maşalı saçları ve abartılmış makyajları ister istemez rahatsız ediyor. Sadece kadınlar da değil… Erkek oyuncuların da çoğu Nişantaşı sokaklarında gezerken, Zembilli’ye uğramış gibiler. Sanırım hikaye günümüzde geçiyor… Ama arabalar, dizide kullanılan birçok alet edevat 80’ler, 90’lar kasabasındaymış gibi hissettiriyor. Dizide en az beş çift var, hepsi de birbirine aşık. Başka bir konu yok. Umarım ilerleyen bölümler bu kadar yüzeysel ilerlemez. Ama şu haliyle bile, “Yurdum insanının genel izleme zevkini düşünerek yazıyorum”, bu dizi tutacak gibi!
Demi de Demi!
Altın Küre Ödülleri dağıtıldı! Şimdi siz benden, kim hangi ödülü almış… Hangi rolle kazanmış diye bir sıralama bekliyorsunuz ya… Çok beklersiniz! Merak edenler, bi zahmet Google’a tıklasın. Ben bu yazımı sade ve sadece Demi Moore’a ayırdım... Kadın 62 yaşında! İnanabiliyor musunuz? Eğer hala görmediyseniz, hemen Google’a “Altın Küre Demi Moore” yazın. Yıllar önce “Ghost”taki Demi Moore’dan daha güzel bir kadın vardı o gece sahnede. Bakmalara doyamadım. Saçı, makyajı, kıyafeti, duruşu ve törende yaptığı konuşma her şeyi ile kusursuzdu. “Benden geçti, işim bitti!” diyen, birçok oyuncumuz Demi’yi örnek alsın. Bu yıl Demi Moore, Altın Küre’nin ödüllerinden çok konuşuldu. Tabii ki “The Substance” (Cevher) filmindeki performansıyla, kazandığı En İyi Kadın Oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ettiğini söylemeden geçemem. Şimdi gözler Oscar’da. Bakalım Demi Moore orada da aynı etkiyi yaratacak mı?