İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

​KATILIM BANKACILIĞI VE İFM

YAYINLAMA:

Katılım bankaları faizsizlik prensibi üzerine faaliyet gösteren finansal aracıdırlar. Finansal aracılık faaliyeti yatırımların finansmanı için yapılır. Dolayısıyla büyümenin sağlanması ve refah artışı mümkün olur. Bu teoriye göre finansal aracılık faaliyetini en uygun şekilde yerine getiren banka grubu katılım bankalarıdır.

Çünkü katılım bankalarının finansmanlarının doğrudan ekonomiye katılması esastır. Yani katılım bankacılığında finansman ekonomik aktivite ile mümkündür. Katılım bankaları ancak mal, sermaye veya hak formunda kaynak aktarırlar. Nakden kredi sunulması mümkün değildir. Bu haliyle her finansman üretimle ilişkilidir.

Konvansiyonel bankaların faaliyetleri arasında ise tüketimin finansmanı da mümkündür. Hatta yabancı sermayeli bankaların bireysel finansman tarafında konsantre oldukları görülür. İzmir İktisat Kongre’sinde kurulması kararlaştırılan bankalarımız olmasa Türkiye’de yatırımları gerçekleştirmek çok güç olurdu. Nihayetinde yabancı sermayeli bankalar, ithal malların tüketimini sağlamak misyonunu taşırlar. Katılım bankalarının kamu nitelikli olanları hariç tamamı yabancı sermayeli bankalar olsa da böyle bir durum ortaya çıkmaz.

Kamu katılım bankalarının kurulması ve ortaya çıkan başarıları ekonomimiz için çok önemlidir. İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında da kamu katılım bankalarının stratejik önemi vardır.

İstanbul Finans Merkezi projesi ortaya çıktığında İslami finans anlamında Londra’ya rakip olmak iddiasındaydık.

Bu rekabet iddiamızda çok çetindik. Adeta bilenmiştik. O kadar inandık ki hızlıca inşaat yapmaya başladık. Halbuki yapılacak şey mevzuattı. Özgün düzenlemeler gerekiyordu. Seküler ekonomi içinde faizsiz finans yapmak çok zordu. Faizli bankalar Sukuk ihraç ederken görüldü. Sonra İstanbul’da bir zirve gerçekleştirildi. Zirve rakibin sahasındaydı.

İstanbul’daki Birleşik Krallık Konsolosluğu’nda toplanıldı. Dünyanın değişik yerlerinden katılımcılar geldi. Gelenlerden birisi de Londra Finans Merkezi Başkanı idi. Aslında böyle bir kurumsal yapı yoktur. Başkan olarak tanıtılan finans merkezini en üst düzeyde temsil eden Belediye yetkilisidir. Bir yıllığına seçilen bu yetkili Londra’nın finans elçiliği görevini yapar. Bu temsilcinin rolünün dahi nasıl özenle kurgulandığını anlatmak için bu detayları paylaşmak istedim. Londra’da finans söz konusu iken her şey titizlikle yapılır. Özellikle de mevzuat. Çünkü para düzenlemeyi sever ve ona doğru gelir.

Bu İngiliz temsilcinin toplantıda sarf ettiği bir sözü çok önemlidir; “İstanbul finans merkezi olmaya çok uygun ve en büyük destekçisi olarak bizi bulacaktır.“ Bu çok iyi planlanmış ve meseleyi uzun uzun tartışmış olduklarını gösteren bir sözdür. Bu sözden alınacak mesaj şudur; siz bizi rakip görün bakalım biz sizi planlarımızda çoktan şube yaptık. Bu noktada Almanlar ile İngilizlerin yöntemleri arasındaki fark da ortaya çıkmaktadır. Almanların sığ 3. havalimanı karşıtlığı karşısında İngilizler sinsice damarlara işletmekte mahir olarak değerlendirilebilir.

Dönelim konuya eğer düzenleme ihtiyacı giderilmezse gerçekten bir şube olmaktan öteye gidemeyiz. Faizsiz finans alanında BDDK’nın hazırlayıp yasalaştırmak için gönderdiği düzenlemeler bu bakımdan çok önemlidir. Düzenleme bu yıl içinde Meclis gündemine gelecektir. Bu düzenleme teklifinin çiğ seküler tartışmalara kurban edilmemesi ekonomimizin geleceği açısından elzemdir. Bu bakımdan toplumun her kesiminin bu düzenleme önerisine sahip çıkması gerekir.


Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *