BİR KARIŞ GÖZYAŞIMDA BOĞUL!
Tam 23 yıldır aynı yerde oturuyorum.
Bahçe katı.
Sebebi..
Toprağa yakın olayım, elimle uzandığımda ağaçlara değeyim, yapraklarını seveyim isterim.
Taşınır taşınmaz, salon camına en yakın yerine iğde ağacı diktim..
Arsızdır, cangıldır, gelişi güzel büyür.. Hesapsız kitapsız hali vardır ve rengi yaz geceleri mora döner.
O da büyüdü... Salonumun camından içeriye girip bana arkadaşlık, yoldaşlık etmeye başladı.
Uzun yıllar, bana en mutlu günlerimde, en duvara tosladığım, en acılı günlerde arkadaşlık, sırdaşlık yaptı.
Hep ona baktım, hep ona anlattım.
Elimi uzattım değdim.
Sessizce dinledi
Sonra ne oldu.
Şimdilerde onun da kolu kanadı kırık, benim de kolum kanadım kırık.
Ayrı dertlerden değil.. Birbirimiz adına kırık.
Üst kat komşum var.. Canı ister merhaba der, canı ister hiç tanımaz.
O da yaklaşık 20 yıldır burada oturuyor.
Ortak bayramımız veya ona benzer bir şeyimiz olmadığı için birbirimize merhaba diyecek bahanemiz de olmamıştır..
Hani "iyi bayramlar" falan gibi!
Kadın evini satmaya karar veriyor, gidecek buralardan yani.
Tam da benim evde olmadığım zamana denk getiriyor ve “evim karanlık oluyor, camımı örtüyor, ben havuza giren insanları göremiyorum, evimi satamıyorum” der ve ağacımı budatır.
İğde ağacım öyle bir budanır ki, geldiğimde yok olduğunu görürüm.
Kolu kanadı kesilmiş, bitmiş..
Ne kadar zaman süre ile ağladığımı ve gözyaşı döktüğümü tahmin edemezsiniz.
Ağacım, hatıralarım, sırdaşım, yoldaşım kesilip yok oluvermişti.
Senin yerinde olsam, böyle terk etmezdim burayı diyorum o kadına.
Allah seni, nasıl bilirse öyle yapsın diyorum.
Ama acıma yetmiyor.
Kadınsın sen, erkeklere göre duygusal anlamda hani daha duyarlıydın.
Kadınsın sen, hani kokulara, dokunmaya, tabiata daha duyarlıydın.
Kadınsın sen, hani sen daha ehildin.
Kadınsın sen hani anaydın.
Yine yangınlardayım, yine gafil avlanmanın yazgısındayım.
Öylesine üzgünüm, öylesine öfkeliyim ki...
Cancağızım, dostum iğde ağacım benim.
Gözyaşlarımın dostu, biricik sırdaşım benim.
İnsanın kendi içinde kaybolması, yok olması ne ise onu yaşıyorum.
Bu ne kadar sürecek bilmiyorum.
Bu kayboluştan, kaybettiğim dostumun yok oluşundan, nerelere nasıl kaçarım bilmiyorum.
Aklım kalbimi sakinleştirmeye, iyileştirmeye yetmiyor.
Ölenlerim var, gidip de gelmeyenlerim var... Onların yokluğuna alışamamışken ve giydiğim ateşten gömleklerin ateşi vücudumu cayır cayır yakarken.
Komşu kadın.
Ne yaptın sen.
20 seneden sonra Allahaısmarladık demeden giderken, iğdemin kalbini ve benim kalbimi söküp de gittin.
Hani..
Komşu komşunun külüne muhtaçtı.
Hiç tanımadığım komşu kadın.
Olmadığım zamanı fırsat bilen, beni gafil avlayan, tabiat sevmez.
Sen.
Yalancısın.
Ve kötüsün.
Ve fırsatçısın.
Sizin gibiler yüzünden dünyaya ayak uyduramıyorum. Dünyaya güvenimi kaybettiğim bu zamanlarda senin gibileri sabun köpüğü gibi gördüğüm son zamanlarda.
Ağacımın ve benim kalbimi söktün.
Bir karış gözyaşımda boğulmanı dilemekten başka elimden bir şey gelmez.
Merhaba merhamet.
Funda'ya takılanlar...
... Ayşe Arman, Gülriz Sururi ile röportaj yapmış. 56 yıllık aşkı, yeni kaybettiği Engin Cezzar'ı anlatmış. Engin ile bir testinin kulpu olarak toprak olarak buluşacağız demiş.. Ne kocaman aşk... Sonra "vatanını seven bir cumhuriyet kadınıyım" demiş. Bu ülkede vatanını sevmeyen ya da cumhuriyet kadını olmayan kadın var mı ki.. Bu kendini ötekileştirici tanımı anlamadım.
... Sevgililer Günü geçti gitti biliyorsunuz... Kimin umuru diyeceksiniz..... Haklısınız. Bugün için sevgili bulma rehberi hazırlamışlar. Kadınlar... 30 yaş üstü sıfır sıkıntılı erkek bulmak için bilmem nereye, cool adamlarla tanışmak isteyenler için başka bilmem nereye gitmeliymiş.. İnsan böyle bir rehber hazırlamaya utanır, muhafazakar bir gazete de yayınlamaya utanır.. Sevgili demeye de iyice utanır... Bu rehberin adı başka ya.. Utanma kaldıysa tabi..