İstanbul
Parçalı az bulutlu
14°
Ara

​ÇİNLİ CEP TELEFONU MARKALARI

YAYINLAMA:

Yazının başlığına bakarak hemen Lenovo ve Huawei gibi ülkemizde ofisi olan, cep telefonu dışındaki segmentlerde de faaliyet gösteren Çinli markalardan bahsedeceğimi düşünmeyin. Aslında bahsedeceğim konu bence en çok onları ilgilendiriyor ama dolaylı olarak ilgilendirdiğini de kabul etmek lazım.

Bu yazıda asıl olarak Xiaomi, Meizu, Oppo ve LeEco gibi Çin markalarından bahsediyorum. Son bir yıldır Türkiye’de birçok son kullanıcı ucuz oldukları için bu saydıklarım veya bunlara benzer markaların cep telefonlarını almayı düşünüyor, araştırıyor ve bir kısmı da alıyor. Çinli üretici dediğim için sakın aklınıza merdiven altına kurulmuş küçük atölyeler gelmesin. Bu markalardan Xiaomi’nin yaklaşık 8000, Meizu’nun 3000 çalışanı var. Ayrıca Xiaomi’nin tahmini 2015 yılı geliri 20 milyar dolarken, Meizu’nun 2013 yılında 451 milyon dolarlık ticaret yaptığı ve yılı 16 milyon dolar net kâr ile kapattığı biliniyor.

Yani aslında devasa üretim tesislerinden bahsediyoruz. Çinli markalar bu tesislerde sadece cep telefonu değil, ev elektroniğinden bisiklete, otomobil yedek parçalarına kadar geniş bir gamda üretim yapıyorlar.

Bu markaların temel satış felsefeleri ise uygun fiyata teknolojik olarak üstün ürünleri son kullanıcılara sunmak. Yani aslında tüketicilerin yararına gibi görünen bir ticari anlayıştan bahsediyoruz.

Ben öneriyor muyum?

Bu anlayışın faydalarından yararlanmak isteyen Türkler de, Türkiye’de resmi olarak ofisi bulunmayan bu markaların telefonlarını ithalatçılardan satın alıyorlar. Sonuç olarak 1500 TL gibi bir fiyatla piyasada 3000 TL etiketle satılan telefonlara muadil bir ürün kullanmak söz konusu. Fakat bana soracak olursanız bu konuda evdeki hesap çarşıya pek uymuyor. Bir kere birkaç müteşebbisin Türkiye’ye getirdiği bu telefonlar için muazzam bir teknik servis ağı kurulmuyor. Aynı markaya ait bir önceki, bir sonraki model de Türkiye’de satılmadığı için doğru dürüst bir ikinci el pazarı da oluşamıyor.

İşin en ilginç ve bence en kötü olan yanı ise Çin’den telefon ithal edip Türkiye’de satma niyetiyle yola çıkan girişimciler aniden fikir değiştirip başka iş kollarında faaliyet göstermeye başlayınca yaşanıyor. Yani dün cep telefonu satın almak için gittiğiniz mağaza bir anda organik tarım ürünleri satan bir markete veya yan sanayii ürünlerinin ithalatının yapıldığı bir başka şirkete dönüşebiliyor.

Tabii ki burası Türkiye olduğu için “çantacı” tabir edilen kişiler yedek parça ihtiyacınızı karşılamaya devam edecekler. Sadece bu tedarik süreci biraz daha pahalı olacak. Bir de telefonunuz Türkiye’de satılması için üretilmediği için güncelleme sorunu yaşanabilecek.

Benim çok bilmediğim ama sektör profesyonellerinin sıkça dillendirdiği bir başka konu ise telefonların kaynağı. Çin’den getirilen bu telefonların çalıntı veya tamir görmüş cihazlar olabileceği kaygısı. İşte tüm bu nedenler yüzünden ben Türkiye’de bir ofisi, temsilcisi veya en azından evden çalışan bir personeli olmayan tüm markaların cep telefonlarına mesafeli yaklaşıyorum.

“Alınır mı” diye sorulan sorulara cevap verirken zorlanıyorum. Mantığım alınmaması gerektiğini söylüyor. Nedenlerim ortada. Diğer yanda da 1000 TL - 1500 TL gibi fiyatlarla satılan telefonlar var. “Alınmaz” demesi zor ama mantığım “alınır” demeye izin vermiyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *